Acı geldi gönül kapımdan
Eksiltti beni gönül otağımdan
Bazen zemheri bir soğukla sardı beni
Bazen kor bir ateşle yaktı beni
Yakıp tüketti beni vefasız bir sevda eli
Ümitler ektiğim hayal kapım tarumar oldu
Ellerimde tanıdık eski bir masal
Kalbimde eski benin coşkusuyla dans eder
Titrek adımlar korkutur mu beni
Yazıp çizdiğim yol yanlışlarıyla büyütür beni
Zaman şelalesi kayıp bir gizemiş
Gizemler içinde çalan en güzel şarkısın sen
Ey Güz vaktinin kırgın gülü
Ey canı candan gitmiş yıkık gönlüm
Ey viraneyi harabe
Ey bende hükmü divaneyi naça
Ey sarmaş sarmaş sararmış Gül-i Rana
Ranay-ı kalbe ıssız bir gölge düştü
Gökyüzü mavi Ateş
Yeryüzü keskin buz
Nedir bu ruhumu saran çivili tel örgü
Aldığım her nefeste canımı yakan
Yürüyorum çölün ortasında
Attığım her adımda kaybolurken
Kurşuni renkler giydim çıktım sokağa içimdeki çocukla
Ben dolaşırken anılarda
Birden üstüme sindi garip bir hava
Sokağın başında bekliyordu beni
Yıllarca duyamadığım yalnız sesim
Kördüğüm olmuş kalbim , aklım ve ruhumla karışmış
Deli dolu fırtınalar içinde kayboluyorum sensizlikten
Öylesine değil kaybolmuşluğum
Öylesine değil hasretin
Öylesine değil nefeslerimin kimsesiz kalışı
Öylesine değil gözyaşlarımın ruhuma ilmek atışı
Öylesine değil bi başıma kalışım
Ruhumda deli sarmaşıklar
Damarlarımda akan kan keskin bir bıçak
Kalbimin içinde derin kuyular
Sessizce yürüyor ağır dişli bilinmezliğe
Sessiz yankılar hayat buluyor hayal alemimde
Muhabbet ehline selam olsun
Çaylar hep demli olsun
Şu virane ömrüme
Can dostlarım merhem olsun
Seyreyle şu haney-i viraneyi
Göreceksin bak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!