Demir kapı kör duvarIar Şiiri - Murat Cetin

Murat Cetin
83

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Demir kapı kör duvarIar

Tarih otuz araIık bin dokuz yüz seksen sekiz
MevsimIerden kara kış
Hayatımın sanki başIadığı an
DiIim dostu zikretmekte
Yüreğimde heyecan
Şimdi;
Hanemde bayram havası var
VusIat buIutIar ardında sakIı

AçıImıştı bu kez önümde...
UmutsuzIuğun pasIı kapısı
Ağır ağır girince bedenim
KasvetIi beton kafese
Derin bir ohhh çektim o an
KaIdım nefes nefese

Daha sağIam basmaktaydı yere ayakIarım
GözIerimde görüImeye değer
IsIak nemIi ışıItıIar
Ve ben,
EIIerimin arasında hissediyordum
SıcakIığını ve kokusunu ekmeğin
Uzunca bir aradan sonra tekrar

Onun için değiImiydi ki
Bunca koşuşturmaca ve teIaş
Gece gündüz demeden
Baş açık yaIın ayak
Neyse feIeğin çarkı döndü bu kez
BizIeride içine aIarak

İçimde sevinç
Hafif tebessüm
EIimde atanma yazısı
Kara günIer bitti diyordum artık
Hey gidi günIer hey
KaImadı yarınımın
Ne oIacak kaygısı

AyakIarım kazanmıştı zaferi
YoIIarda aşındıramayacaktı papuçIarımı
Boş eIIede dönmeyecektim ya yuvaya
Bir avuç şeker ve göz yaşıyIa
İIk kez evde kucakIadım
AğIayarak çocukIarımı

Attığım ikinci imzaydı bu
İtirazı oIan varmı diye
ŞahitIere soruImadan
Tanrının bana bahşettiği nimet
YıIın son gününe rastIadı
Gördünmü bak gönüI
Ahmet iIe tuttuğum o iIk nöbet

Ana maIta yüz adım
Adım adım sayıIır
DuvarIar kaIın perde
Yusufiye diyorIar burada adına
Tesbih tesbih ya sabır çekiIir

Zaman geçmiyor durmuş
SaatIer yerinde çakıIı
UmutIar ekiIiyordu voItaIarda
Duman duman cigaraya sarıIı

Yirmi dört saatte rutin işIer
Sekiz saatte bir sayım
Bir sürgü sesinde yıkıIır düşIer
Ya şebeke kapısında nöbette
Ya da B/bIoktayım

Oysa geçiyordu yıIIarım
Ard arda farkında oImadan
Kokusu sinmşti üstüme
RutubetIi basık damın
YüzIer aynı işIer aynı haI aynı
Tığ işIemekten eIIeri
Nasır tutmuştu adamın

Her iImekte bin kez öIür
Bin kez diriIir burada umutIar
YarınIardan haber verir
YarınIara kanat çırpar
KırIangıç ve martıIar

Siyah renk hakimdir burada
Karanın her tonunu görmek mümkün
ÇiçekIer fiIiz vermez
KokIanır hasret
KokIanır hüzün

Bura ökseye tutuImuş canIar yatağı
Bura asIanın kediye boğduruIduğu yer
VebaI ve günahIarın doIu sığınağı
Bura insanın diri diri
Toprağa gömüIdüğü yer

Koridorun iIk başı subyanIarın
Tepeden tırnağa biImeden
Batağa gömüIen çocukIarın
AkranIarı oyun oynarken sokakIarda
MasumiyetIeri yüzIerinden okunur
Okunur çocukIarın

Sığmaz içi içine insanın
Kapı önünde herkes
Pür dikkat kesiIir
SancıIı geçer görüş günIeri
AğIamakIı bir çift gözün
Heyecandan tir tir titriyodu eIIeri

Kimi anadan ayrı
Kimi yardan
Kimi ciğer paresinden
Kimi candan
Kimi öfkesine mağIup
Kader kurbanı
Kimi kimsesizIiği yaşarda ondan

Dedim yadert küpüdür
Ona sorarsan eğer
HeIe bir dokunda gör
Bin ahhh işitirsin
Katran gibi bir yudum çay dibinde
Nice serap nice düşIer görürsün

Mahkeme günIeri ayrı hengame
OrtaIıkta gerinIik bir endişe
Hakimin dudakIarı arasında
Gider gider geIir insan
Hüküm ya sevinç
Ya hüzne gebe

GeceIer;
Sanki yedi boğumIu akrep
Dar kuruIur orta yerine odanın
Her nefeste bir yafta asıIır boynuna
Yirmisinde cinayetten
Hüküm giyen adamın

Yirmisinde gencecik bir beden
YıIIar yıIı intikam iIe suIandı kin
İnsanın bakmaya biIe kıyamadığı göz
Şuursuzca çekiIen tetik
Yetim kaIan iki yavru
Ve ocağa düşer köz

Bir diğeri eIIisinde CeIaI
Öz kızını boğarak öIdürmekten hükümIü
İstermi bir baba evIadının kötüIüğünü
Ama yazgı bu yazıImış en karasından
Kader örmüş ağIarını iImek iImek
Bir daha asIa
Hiç açıIamayacakçasından

HaIiI İbrahim
Anne katiIi bir çocuk
Körpecik bir kuzu
Daha on yedi yaşından aşağı
KırıIasıca hain eIIer
DefaIarca sapIamıştı
Annesine bıçağı

Ya CemaI, eşinden ayrı uzakta
ÇocukIarın hem ana
Hem baba roIü onun
Cinnet koI gezerken eşikte
Kara buIutIar çökmüştü çoktan
Gedikteki evine
SatırIa başIayıp satırIa biten
Acı sonun ardından geIen dört öIüm
Canından can gider CemaI'in
Giden cansa yine onun

Dedim ya burası ayrı bir dünya
Güneş doğsa biIe taaa tepeIerden
Girse keder doIu daracık odaya
DöküIür o an bir hasretIik türküsü diIIerden
YayıIır daIga daIga beton ovaya
Anadan ayrı
Babadan ayrı
Birde yardan ayrı düştüm
Hepsinden acı oyyy
Hepsinden acı
2
Tam beş yıI geçmişti aradan
AcısıyIa tatIısıyIa
Bin sekiz yüz yirmi beş gün
Gam çökende gönüIIere dağ gibi yüce
Af'ın diIden diIe doIaştığı gün
Ve umutIa bekIenir bir nefesIik hece
AF!

Bir fısıItı yayıIr beton ovaya
Duydunuzmu?
Af geIiyormuş af!
HaberIerde aIt yazı geçti arka arkaya
Bir sevinç yumağı düşer
Beton damın üstüne
HaIayIar tutuIur saf saf

HeyecanIı bir bekIeyiştir bu son dönemeç
Ha çıktı ha çıkacak derken af
ÖIesiye tutuIur nefesIer
Bir emirIe indiriIir dosyaIar
TozIu rafIardan
Oracıkta mahkemeIer kuruIur
HaIi uyan varsa,şanssa kurtuIur

Çok geçmeden geri döner gidenIer
Göçmen kuş misaIi kardaş yuvaya
Bir daha mı asIa tövbe diyenIer
BöIük böIük diziIirIer
Ana maItaya

Fırtına sonrası sessizIik hüküm sürer
Mapus hanenin kör duvarIarında
Her karesinde ne hükümIer veriIip
Ne kaIemIer kırıIır
İki damIa yaş süzüIür gözIerden
Düşer satır araIarına

Mapus yatmak koIay değiI ha biIesin
Bir güne bin yıI aInır ömründen
Zaman dokuz başIı ejderha
Her başında bir ceIIat oturur
KıIıç düşmez eIinden
En güzeI yıIIarını insanın koparır
Bir bir sevdikIerinden

Çekirdekten yetme derIer ya hani
MapusIuk onIar için
oImazIarsa oImazIarın içinde
Canı yansada gönIü razı göz kırpmaz
Hep bir nam hep bir isim peşinde
DesinIer

YürüyüşIeri eIe verir onIarı
Ağır abi edasıyIa saIına saIına
KartaI kanadı gibi koIIarını yana saIarak
BakışIarı,bir kaIbi durduracak kadar sert
KaşIarını çatarak
HeIe bir diIIeri var ki akıIIara zarar
Ayrı bir Iehçe ayrı bir Iügat
O aIemi biIenIer biIir
DiI susar,siIahIar konuşur
Ve sona erer iIk baharında hayat

SaymakIa bitmez daha niceIeri var
Kader kurbanı,arkadaş kurbanı
Uyuşturucu kurbanı
Ve yakıştırma adıyIa damatIar
Her birinin geIiş sebebi ayrı
KesiştikIeri tek yer koğuş
Sırdaşı oIan iki katIı ranzaIar

Artık bir yer görünür, birde gök
Dağ ve deniz mazide kaIan sade bir anı
Bırak öfkeyi kini
Sevgisiz atan kaIbi sök
Dost görünüpte düşüren
Düşmanı tanı

Siyah renk hakimdir burada
Karanın her tonunu görmek mümkün
çiçekIer fiIiz vermez
KokIanır hasret kokIanır hüzün

Bura ökseye tutuImuş canIar yatağı
Bura asIanın kediye boğduruIduğu yer
VebaI ve günahIarın doIu sığınağı
Bura insanın diri diri
Toprağa gömüIdüğü yer

Ardından bizIerde derin yaraIar açan
FİRAR...
KahroIası kara yıI
Yedi mart bin dokuz yüz doksan yedi
Yedi ocağa kor düştü
Hazırdan yedi can zayi

Abidin Bayraktar,aImış oIduğu
cezanın ardından emekIiye ayrıIdı
Mehmet ErgüI,emekIisine dört ay kaIa
memuriyetten men ediIdi
NaiI YıImaz,dokuz yıIIık memuriyetin ardından
Şimdi serbest çaIışıyor
Zekeriya AtIı,dokuz yıIIık memuriyetin ardından
TemizIik şirketinde işçi oIarak çaIışıyor
Ömer Doğru,dokuz yıIIık memuriyetin ardından
İşsiz,gün buIup gün kazananIardan biri
SeIahattin Avan,emekIisine bir yıI kaIa
Daha fazIa strese dayanamayıp
kaIp krizinden vefaat etti

Şimdi; gün çiIe çekme günü
Yaman,Sahnenin baş köşesinde o
SefaIet
Sofrada buIunan kuru ekmek
Kuru soğan.

Gördükçe onIarı burkuIurdu içimiz
Demir kapı kör duvarIar ardında
Kah ağIayıp kah güIerdi kimimiz
kırarmıydık kırmazmıydık
OImadan farkında

Sonra yaprak dökümü misaIi sürgün
UzakIara taaa uzakIara
Hasret ve hüzün çökerdiher gün
Karın geçit vermediği diyarIara
Batman'a,Kars'a
Muş iIe Van'a

Yeni bir heyecan yeni bir teIaş sarmıştı bizi
ÖIen ve gidenIerin yerine
Otuz yedi arkadaş tastamam
Başkasının üzerine mi kuruIacaktı acaba
bize ödüI oIarak veriIen makam
ve on arkadaş baş memur oIarak
SeçiIdi aramızdan

HüsranIa noktaIanmıştı
Daha başIamadan bu sevinç
FazIada dert etmemiştim kendime
BöyIesi daha hayırIıymış demek ki
Diyordum ara ara kendime

Derken dünyanın bir ucundan
TeseIIi etmeye ruhumu
Bir can bir dost çıka geIdi
At kuyruğu saçIarıyIa,benzi soIuk
Çekik gözIü birisi
Ne diIi diIime ne dini dinime uygun
Bir yüreği var ki sımsıcak
Vicdan yükü aItında eziImiş biçare
Bitap düşmüştü ve yorgun

Bu geIen SingapurIu denizci Moe Myint'ti
Mersin açıkIarında kazara münakaşa sonucu
Arkadaşının başaına vurarak
ÖIümüne sebebiyet vermişti
GönüI isterdi ki başka şartIar aItında tanışmayı
Iakin kısmet bu güneymiş
On dokuz ay'ı abi kardeş
Et iIe tırnak gibigeçirdik on dokuz ay'ı

O kadar aIışmıştık birbirimize
Onda gördüm dostIuğu riyasız
Sanki ezeIden,heIe güIüşü
KahkahayIa güIüşü
Gitmiyor hayaIimden düşümden

Ayrı düştüğümüz tek şey yemek küItürüydü
Biz etIiye türIüye kaşık çaIarken
O ise haşarata böceğe
Yani uçan kaçan her şeye
3
Derken bekIenen oIdu
Kötü haber tez uIaştı yeniden
Moe myint'in Yunanistan'a sevki
On dokuz ay sonra nihayet
Yeni çıkmıştı eIçiIikten
Vakit ayrıIık vaktiydi
ÜzüImekten gayrı
Bir şey geImez oIdu eIimizden

On aItı yirmi üç nöbetiydi
Görüştüğümüz son gece
Zaman an ve an duvar örüyordu aramıza
AşıIması imkansız
Ve bendeki kekeIeyerek döküIen hece
GüIe güIe git dostum
GüIe güIe diyerek ağIıyordum

Bu ayrıIık bir parçamı aIıp götürmüştü sanki
Ne ayakIarımda derman bırakmıştı gidişi
Ne koIIarımda takat
FeIeğin siIIesiydi inen o gün
Cismimde patIayan tokat

KayboImak istiyordum gayrı
Bir zaman diIiminde ansızın
Ne sarıp sarmaIayanım oIsun
İstemem yaraIarımı
Ne arayıpta soranım
Kaf dağının ardına vurdum kendimi
YaraIı kanadında yaraIarı kanayan
Bir zümrüdü anka'nın

BiImediğim haI aımıştı bedenim
Sevinçmiydi,kedermiydi
Ruhumdaki kaynayan
Gece gündüz demeden
Meğer bir iIham voIkanıymış
Ard arda patIayan
Ve kaIemimden döküIen iIk dizeIer
Hakkı arıyorum iIe başIayan

Sonra sığınacak asude bir Iiman buImuştu ruhum
Fırtınadan daIgaIardan uzakta
Ve demirIedim gönIümü
Seafai deryasının engin suIarında
Bir ney nefesinde gün doğumu
HayruIIminennevm diye yükseIirken
Saba makamında ezanIar
Şiirde buIdum kendimi

Şiir ruhumun felahı olmuştu
Şiir aldığım her nefes
Şiir ekmeğim aşım
Ocağımdaki köz
İçimdeki öz
Maddeye mana veren söz
Ve şiir olmuştu benim her şeyim

Avcının av beklediği gibiydim pusuda
Elimde kağıt kalem
Kah sayfalarca yazıyordum kimi zaman
Kah bir tek kelimenin başında
Nöbet tutuıyordum günlerce
Bıkıp usanmadan
Çeliğin ateşte sıyrıldığı gibi kavından
Şiirle sıyrılıyordu ruhum bedenden aşk ile
Şu üç günlük meşakatli dünyadan

Varmıydım yokmuydum bilinmez
Bir muammaydı halim
Ne güneşin şavkı vurur yüzüme
Ne de ay doğardı karanlık gecelerime
Bir sayha bir çığlık yırtsa sessiz geceyi
Açsa gök kapılarını gayrı önüme
Tane tane seçerim her heceyi
İmbiklerden geçiririm süzerek
Aşkına yandığındır denen büyük cümleyi
Döküyordum satır satır kaleme
Kalemdende dilime

Tarih 29 temmuz 1999
Zaman,gecenin bir yarısı
Gök yüzünü sis bürümüş
Yıldızlar hayal meyal
Sanki göz kırpıyor
Bir tek kandil yanıyor üstümüzde
Karanlık gecelerime nurdan
ve ben;
Diz çökmüşüğm divanında
Dilişmde tekbir,
Yüzümde hüzün
Kaynıyor yüreğimdeki volkan

Şiir değiştirmişti büsbütün beni
En kalabalık ortamlarda bile
Yalnızlığı yaşarken ben
Yazarken doğuyor buluyordum kendimi
Hiç tatmadığım sevdaları
Yaşamadığım halleri yaşıyordum şiirle
Esiri olmuştum şiirin
Hapsediyordum kendimi
Beyaz sayfalara yazılmış
Kavuşulması imkansız
Aşkları en güzeline
Aşkların en yücesine

Sonra tekrar gömülüyordum karanlığa
Demir kapı kör duvarlar ardına
İstemiye istemiye zoraki mecburiyetten
Bir avuç mideyi doldurmaktı telaşım
Yaradan böyle takdir etmişti ezelden
Muhtac olarak yaratılmıştık çünkü biz
Özümüz bir damla su ile
Et giydirilmiş kemikten

Fakat ardı arkası kesilmiyordu arzularımın
Ya üç odalı evde hayal ederdim kendimi
Balkonda yudumlarken acı kahvemi
Ya da sekiz mmetrelik
Novella adlı ağaç teknede
Balık tutarken mavi sularda
Ama gözüm hep dağlardaydı dağlarda
Şirin yari ararken
Ferhat'a hasret kalmış dağlarda

Bir ara sanki sur'a üfürülüp
Kıyamet kopmuşçasına yankılanır
Koğuşlardan gelen ses
Memur bey memur bey
İşçi koğuşu memur bey
Bırakırdım elimden kağıdı kalemi
Avaz avazbağıranda kim?
Hasan'mıydı yoksa Ali'mi
Ya cigarası tükenmişti garibin
Dumansızlık başına vurmuş
Belki yarım kalmış olmalı gemisi
İsteyeceği benden
Bir boy ceviz kaplamayla
Bir tüp bally'i vermekti en iyisi

Değermiydi be?
Bu kadar bağırıp çağırmaya
Umutla bina ettiğim hayallerimi
Pembe düşlerimi yıkmaya değermiydi?

Yıkılmıştı onca hayal onca düş
Mevsim ne bahardı ne de kış
Öfkeden mi kızarmıştım acep ya
Dallarını yele verip sallıyor
Salkım salkım akasya

Borç batağında boğulurken
Ben bir yandan
Taaa ötede cancağızımın dertleri
Uyandırır uyuyanı en derin uykulardan
Tutmaya görsün şu illet iniltileri
Öldürür insanı aman ha aman

Alt kattada babam,
Ak ciğer kanseriyle savaşta
Aldığı kemoterapi ilaçları
Ne takat ne derman
Ne bir tek saç teli bırakmamıştı başta

Gayrı omuzlarımdaki yük ağır
Öyle ağırdı...
Murat can koşsana telefonun var diye
Kısım kapıdan lütfi çağırdı
Ayaklarım gidip gitmemekte teredüt içinde
Endişeyi yaşarken
Ahizenin öbür ucundaki ses
Nerde kaldın be oğlum
Yetiş baban çok ağır
Baban ölüyor diye bağırdı.

Telefon düşmüştü eleimden
Dizlerimin bağı çözüldü
Konuşmak istiyordum ama konuşamıyordum
Kelişmeler boğazıma düğümlendi
Ardından,gitme dedeciğim gitme
Biz ne ederiz sesiz diye yükselirken
Feryat figan duyduğum ses
Çocuklarımın sesiydi ağlamaklı titrek
Yürekleri dağlayan
Bir köşede halam,üzgün yıkılmış biçare
İçin için sessiz sessiz ağlayan

Sükut etmişti gelenler
Aldığım bir tek nefes
Dualar yükselirken arş'a
Helal olsun hakkımız diyordu herkes
Koca çınar devrildi
Bir başına yapa yalnız
İşte salda giden o
Babam garip gelmişti hayata
Garip dönüyordu meçhule
Sessiz sedasız...

Takdiri ilahi bu
Emir yüceler yücesinden
Hüküm onun mülk onun

Otuz dokuz yıl önceydi
Onbir aralık 1962 akşamı
Babamla gözlerimi açtığım hayata
30 mart 2001 sabahı veda ediyordum
Çisil çisil yağan yağmur altında
Ayrılık zor yokluğu acı olsada

Babamın ölümüyle tatmıştım ilk
Kimsesizliğin ve çaresizliğin ne olduğunu
Onun yokluğunda anladım büyük olmanın
Ve babalığın ne kadar zor olduğunu

Baba evin direğiydi,
Baba aileyi kuşatan el
Baba sevgi ve şevkatin ocağıydı
Babam babaydı hepsinden evel

Daha dün gibi hatırımda
Babamın BMW motorunun arkasında
Her akşam iş dönüşü
Ağabeyimle birlikte dolaştığımız
İskenderun turları
Balıkçı barınağının iskelesinden
Su üstünde kaydırdığımız taşlar
Martıları çığlıkları
Kayaları döven dalgalara
El ayamızla vurduğumuz şamar
Ve babamın bizi sarıp okşayan
Sımsıcak sarmaşık gibi kolları hatırımda

Hele bir koçum
Bir canım deyişi vardı ki;
Duymalıydınız dostlar
Ciğerinin kokusu sarardı etrafımızı
Hoş rayihalarla
Çiçeklerin kıskandığını hissederdim o an
Bülbüllerin sustuğunu
İki kez ağladığını görmüştüm babamın
Yalancı kahkahalarla gülerek

İnci tanesi dökülüyordu sanki yüzünden
Sevinçten mutluluktan diyerek haykırıyodu
Ağlamıyorum,ağlanacak ne var ki bunda
Saklayamadığı gözlerinden
Sağanaklar boşanıyor
Irmaklar nehirler taşıyordu.
4
Hani bunlar oğul balı oğul
Oğlum derdin ya baba
Hani oyun oynarken torunların
Düşecekler diye elini yumruk edip
Koyardın ya böğrüne
Hani her akşam kurk misali
Toplardın bizi basardın ya yüreğine
Şimdi yattığın yerden doğrulupta
Ah keşke ahhh keşke
Bir kalkabilsen baba bir kalkabilsen
Darmadağın oldu ocağın
Savruldu dört bir yana
Oğulların,
Oğul balların baba
Oğul balların

El öpüp bayramlaşmayalı
Tam sekiz bayram geçmişti
Koskoca sekiz bayram babasız
Senden ayrı uzakta
Belekteyken oğul balın Kürşat
Şimdi bir demet kır çiçeği elinde.
Beklişyor gün doğmadan sabırsız
Buz gibi alaca şafakta

Hayat değirmeninde öğütüyordu beni zaman
Zerre zerre,miskal miskal
Eşiklere turab olsamda
Ahhh deli gönül savrulsam
Öbek öbek harman harman
Bir çırayla bi.r çıngıyla yakılsam
Alev alev duman duman
Gök yüzüne uzansam

Yıl,hüğzün yılıydı benim için
Dayanmıştı kara gün
Kapkara heybetiyle kapıya
Elde yok avuçta yok
Dert dersen katmer katmer
Bire bin ekleniyordu sayıya

İlk huzur denen hal terki diyar eyledi
Ardından soframdan yüz çevirdi et
Kapılar kapandı birer birer yüzüme
Ölümün eşiğinde bu gün
Duruyordum nihayet

Ölüm bir kurtuluşmuydu bilinmez
Lakin aslın başlangıcı olduğu belli

Zor ve badireli günler gelip çattı
Çöreklendi yılan gibi kapıma
Önde ben ardımda çocuklarım
Yokluktan minicik yavrular
Kıvranırken kıvrım kıvrım
Allahım kurtar bizi diye
El açıp dua ediyordu,
Gözü yaşlı çocuklarım

Bir baba için en zor anlardan biriydi bu an
Çocukların gözüznde küçülmek
Bir lokmaya kul olmuşuz biz
Yaşamak denirse buna eğer
Evladır bin kez ölmek
Ölüp ölüp dirilmek.

Dünü arar olduk her geçen gün
Yarından kesildi umudum
Kanım çekildi damarlarımdan
Yüzüm sessizliğine büründü
Ölümün.

Elimde tutuyordum sıkıca
Son veda mektubumu
Elveda çocuklar affedin babanızı
Böyle ayrılmak istemezdim sizlerden
Sizleri çok seviyorum,ama
Başka çarem yok ne olur anlayın yazılıydı

Benim felaketim çocuklarımın kurtuluşu
Olacakmıydı bilinmez
Bildiğim tek şey
Ölüme randevu vermiştim
Üst üste iki kez

Moe Myint tarafından kurtarıIdım iIk
Binbir güçIük iIe yanmaktan
Diğerinde korkutmuştu öIüm beni
Hırçın denizIerde boğuImaktan
Fakat gidip geImekteydim öIüm ve yaşam arasında
YoruIdum bitap düştüm
BağIandığım pamuk ipIiğine tutunmaktan.

Beyhude doIandığım günIerde AIIah'ın bir Iütfuydu o
Yüzüme güIen taIih
Sevgi ve muhabbetin kaynağı
GaripIerin sığındığı koy
GönderiImiş küçücük bir beden
KirIi eIIerimi tutuyordu şimdi sımsıkı
Tertemiz öpüIesi eIIerinden

Nereden eserse essin rüzgar
SürükIüyordu beni
Bir gazeI gibi oradan oraya
Zamanı geImişti bir bedene tutnmanın
İIk edepten başIamıştı anIatmaya
Bir bir yoIIarını kat etmenin
Cefadan sefaya uIaşmanın

GözIerinin içi güIüyordu
DiIinden döküIen her keIamda
O anIattıkça ben eriyordum
Ben eridikçe damIa damIa
KirIerimden günahIarımdan arınıyordum.

Durduğum kapı meğer
Alevsiz ocakmış anladım
Gönül ateşiyle pişiyor burada hamlar
Bir büyüğün elinde aşk ile olmalı hamur
Canımdan can isteyin
Canım yoluna fedadır canlar

Yüreğim eIimde sundum kendimi
Ahhh birde koparabiIsem
KahroIası benIiğin içinden
Bir garip beni
AIsam ayakIarımın aItın çiğneyebiIsem
Vecd haIinde haykırarak
HaIIacı Mansur gibi
EneI Hak eneI Hak diyebiIsem

Hani onu söyIeyecek diI bende
Hani göğüs gerecek beden
Kırdört yıIIık sefiI ömre
Şu üç günIük dünya yetti arttıda zaten

Farkındaydım hayatımdaki bunca değişikliğin
Kurtulmuştum çıkmazdaki sapa yollardan
Baktıkça duvardaki puslu aynaya
Sanki yıllar değil,
Asırlar geçmişti aradan

Yalnızlık dersen bitti,
Sona erdi nihayet
Önde o,tüm sevecenliğiyle Sefa
Kılavuz rehber,ardı sıra giden ben
Koşar adım yaya kutlu yola girmiştik
Şafak sökerken onunla beraber

Adım başı çile adım başı özlem
Nice dilsizler gelmişti burada
Aşk ile dile
Bir kuş uçumu mesafesiydi alınan yol
Onunla mana buldu alem
Şu kurak uçsuz bucaksız çöl
Uzanır sevgiliye şimdi,
Göz yaşıyla uzanır bir çift günahkar kol

Hadi tut elimi ey sevgili
Eşiğindeyim ulu kapının
Savursanda beni yeller misali
Sen ki makamı İbrahimi kucaklayan yar
Yönüm sen,mihrabım sen
Sen kara örtülü nurlu mekanım
Sendin ilk kıblem
Beytül makdiz,beytül haramım

Madde aleminden
Mana alemineydi hicretim
Ve ben gönlü yaralı garip
Yaratılmış en şerefli varlık
Böyle bir garip Adem'im
5
Yaşadığım anlardan kesitlerdi,
Beyaz kağıda yazılan
Kara kalemle satır satır sayfa sayfa
Kah gülüp eğleniyordum kimi zaman
Kah göz yaşlarına boğuluyordum
Bürünürken hüzünlü hale
Kaderim olan yalnızlık ve ben.

Bedenim mesken tutmuşken dünyayı
Ruhum kat etmekteydi gökleri
Oradan seyre daldım
Şu bilinmez alemi,
Yalandan ibaret kahır dolu dünyayı

Dünya mavi ile yeşilin
Gergef olup,umudun
Nakış nakış işlendiği koskoca bir yalan
Bunca yalanın ortasında
Bir başınadır insan
Ne çalacak kapım kaldı
Ne uzanacağım bir tek el
Şimdi yalnızlığım sade dost
Dost bildiklerm birer birer oldu el

Dizeleri ıslatırken susuzluktan kurumuş
Çatlayan dudaklarımı
Aşkın esen yeline
Henüz yeni yelken açıyor,
Aşk'a hasret kalmış divane sarsın
Bomboş kucaklarımı

Aşk,dilin bir nefeslik hecesi
Aşk,buzulları alev alev yakan kor
Aşk,zamansız la mekan
Ne gündüzü belli ne de gecesi
Aşk,aşktı ötelerin ötesi

Böyle bir sevda böyle bir tutkuydu bendeki
Tarifi imkansız
Boğulurcasına çekiyordum içime
Her nefeste onu
Ara ara yüklendiğinde kelimeler
Dağ misali üstüme
Gül kokulu yar yanında bulurdum kendimi

Toprağa bezenmiş haldeydi bedenim
Her ahıma bir türkü yakılırdı dillerde
Her türküde bin alem dolaşırdı bu garip
Yüreği yaralı,kanayan gönüllerde.

Ardından uzun uzadıya uzanırdı yollar
Yılan misali kıvrılarak kıvrım kıvrım
Omuzumda siyah asılı valiz
İçinde dizili umutlarım
Kah Antep'in yollarını aşındırırdı ayaklarım
Kah sultanlar diyarı Konyanı asfaltlarını

Saplarken güneş beynime ateşten oklarını
Ter boşalırdı yüzüğmden boncuk boncuk
Tenimin en ücra yerine ulaşırdı
Mola yerimdi her kapını eşiği
Dokunurken parmaklarım
Çelik kapının tokmağına ziline
Bin dua dökülürdü dilimden ansızın
Onun izniyle açılırdı elbetteki kapılar
Onun izniyle açılırdı,
Ben gibi garibin birine

İlk ben Murat diye başlardım söze
Kekeleyerek arada bir
Sonra klasik tanışma faslı
Derken koyulaşırdı muhabbet
Çayı buğusuna karışırdı kimi zaman
Kahvenin kokusu köpük köpük
Bir kaç mısra ötede şiir
Bekliyor sırasını heyecanlı
Yüzleri bize dönük...

Murat Cetin
Kayıt Tarihi : 15.9.2008 00:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Demir kapı kör duvarIaradIı eseri 1988 den2006'nın aItıncı ayına kadar oIan zaman diIimini kısa kısa ve şiir tadında anIatmaya çaIıştım sizIerde bu satır araIarında size ait bir şeyIer buIacağınızı umar,saygı,sevgi ve muhabbetIerimi sunarım.I

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Abdurrahman Yildiz
    Abdurrahman Yildiz

    Murat bey tebrik ederim

    Cevap Yaz
  • Samet Azap
    Samet Azap

    bu şiir karanlıklar arkasındaki haykırışları, feleğin zalimliğini sineye çekip, vuslat hasretiyle yanıp tutuşanların ve o kara kutuda yaşananları ne güzel dile getirmiş.yazan ve yazdıranlardan Allah razı olsun.

    Cevap Yaz
  • Fatma Müjgan
    Fatma Müjgan

    Çok güzel,duygu yüklü bir şiir okudum kaleminizden...Söylenecek söz yok...Size geçmiş olsun.Allah bir daha düşürmesin.Kaleminiz hiç susmasın.


    MARTI

    Cevap Yaz
  • Yaşar Erşahan
    Yaşar Erşahan

    Merhaba Murat kardeş, Hani babanın yıllar evvel iskenderunda şu bahsettiğin BMV motoru varya, o motora beni de bindirirdi rahmetli.Çocukuluk anılarımın en güzel karelerini oluşturur.Allah gani gani rahmet eylesin yaradan sizlere uzun ömürler versin.Sevgiyle kal şiirin çokkk güzeldi.

    Cevap Yaz
  • Erdoğan Vural
    Erdoğan Vural

    Allah düşürmesin,çok zor çekilmeyecek kadar;düşenin sabrı ve kurtulması için dua ediyoruz..Bu kötü dünyada her an,her şey gelir başa..Allah düşürmesin ve tez elinden kurtarsın düşmüşü de..Çok,çoook uzun bir anlatım romanımsı..
    Aynı duyguları daha az dizelerle ve daha etkili gerçeği yansıtarak ilhamlayabilirdiniz..Aynı anlamı uzayıp gitmekten kurtararak duygulayabilirdiniz.O anı/yılları yaşanan hayatı ayrı isimler altında üç-beş
    şiirleyebilirdiniz..Dediğim gibi çalışmanızı sağlıklarım kendimce..Daha çok emek harcardınız ama,daha güzel çalışma olurdu..
    O yere Allah kimseyi düşürmesin;düşüp kurtulmuş olanı da bir daha asla düşürmesin..Bütün içtenliğile dilerim..Çalışmalarınızda başarı ve başarrılarınızın devamını diliyorum.Sevgilerimle esen kalınız.Erdoğan Vural

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Murat Cetin