D E L İ D O K T O R U
_ŞARAPÇI: suskun ve sancılı bakışlarla doktorun odasına girer, alaycı, alaycı gülümser. Koynundan şarap şişesini çıkarır, etrafa bakar, ve şarabı kafaya diker.
_Doktor: şaşkın bakışlarla neler olduğuna henüz anlam verememiştir.
_DOKTOR: Hoşğeldin, şöyle otur bakalım
_ŞARAPÇI: Alaycı, alaycı gülümsemeye devam eder
_DOKTOR: Adın ne senin
_ŞARAPÇI: Bilmem siz adımı daha iyi bilirsiniz
_DOKTOR: Söylemesen ben nereden bilecem
_ŞARAPÇI: Oysa siz her şeyi daha iyi bilirsiniz ve daha iyi düşünürsünüz, inanınki bende adımı unuttum. Kimileri deli der, kimileri şarapçı ben bile ne olduğumu şaşırdım. Kimileri bakmayın bunun böyle olduğuna ben geçmişini bilirim bunun zamanında İstanbullun haracını tek başına alırdı gözünü kurşundan sakınmazdı delikanlı adamdı. kimileri birini umutsuzca sevmiş kız başkasıyla evlenince oda kafayı yemiş bu deli aşık. Çocuklar deli, deli kulakları küpeli der bakın bunlar benim adımı ve hayatımı böyle biliyorlar beni tanıyanda deli şair der.
_DOKTOR: Neden buradasın
_ŞARAPÇI: Bilmem yazdığım şiiri okuyordum birde baktım buradayım.
_DOKROR: Nasıl bir şiir bu oku bizde dinleyelim ne varmış senin şiirinde.
B E N
D E L İ Y İ M
N E
A N L A R I M
Ş İ İ R D E N
K E N D İ M İ A R I Y O R U M
G Ö R E N V A R M I..?
Gecelerin hakimi olup
kalemini kırmak isterdim
ama
zaman kendi kanununu uygulamakta
korku yüreğimin demir parmaklıklarını kemirirken
yüzümü yırtan sevgi
beni işkencelere maruz bırakmakta
sen...
ölümü hatırlatsan da kelebeğe
yinede yakışır güzelliğine
sonsuzluğa uzanan bir gül kurusu
henüz boynunu büküp, yapraklarını dökmemiştir
halen notalarımın kime ait olduğunu bulamadım
bir, do...
bir, re...
mi...
bana bir şeyler hatırlatır gibi
köpekler ve haydutlar taşlarken yüreğimi
kendimi arıyorum
yaşadığım kentin yeşil caddelerinde
görenler yada bulanlar
insaniyet namına
dizelere teslim etsin
kendimi arıyorum
bomboş küçelerde
köy tandırında yeni pişmiş taze ekmeğin buğusunda
kendimi arıyorum
Diyarbakır-ı kurşunlamış faili meçhullerde
Mardinin gece gerdanlığı gündüz mezarlığında
Batmanın petrol mavisinde
Bitlisin dört minaresi gece Paris’inde
Muş da
Muradın yıkık köprüsünde
ovanın lale bahçesinde
Varto’nun vurulmuş mahallesinde
dağların zirvesinde
avazım çıkıncaya kadar adımı haykırarak
bulan varsa insaniyet namına
şiirlere teslim etsin
ben deliyim
yazdığım şiirden belli değilmi
abuk sabuk, saçma sapan, anlamsız
zaten hiçbir zaman anlamını bulamadım
söylediğim sözcüklerin
seni ilk sevdiğim zaman
titreyen dudaklarımın kelime anlamını
anlamadığım gibi
ben deliyim
ne anlarım şiirden, sevmekten
ilham bana uğramaz bile
seni anlatamam dolma kalemime
tükenmez kalemim tükenir
adının baş harfini yazacak diye
buruşturup atılan kâğıtlar
ekmek olur, kâğıt toplayan çöpçülere
ama sen ekmek olamazsın
ekmeği hatırına savaşan işçilere
sen ancak...
deliyim
ne anlarım şiirden
bir kelimeden seni türetmeyi
düşünmeyi beceremem
seni düşünürken
rüyalarımın güzeli olsan da
seni yazamam...
hem ben deliyim
susturulmuş şairlerin mısralarında
mürekkep karasında
adı hiç konulmamış şiirlerde
deliyim
ne anlarım şiirden
dilimde eşek arıları vızıldasın
haykırışlarımda demir parmaklıkları aralansın
bilmem sen bilirmisin benim bilmediklerimi
bilipte söyleyemediklerimi
seni sevdiğimi
içimden hangi şarkının selam vermeden geçtiğini
sen bilirimsin çocukken bile seni seveceğimi bildiğimi
deliyim
ne anlarım şiirden
kafiyelerini bile tutturamam
elini tutamadığım gibi
hem öpüşmeyi bilmem ki
heyecanlanırım dayanamam
pat diye düşer bayılırım
sevmeyi beceremem
zaten hiç beceremedim ki
iki kelimeyle yüreğimi sana anlatmayı
kumar oynamayı da bilmem
seni kaybedemem sihirli şapkamda
ya sihirli kelimeyi unutursam
ya geri döndüremezsem
deliyim
ne anlarım şiirden
kendimi kaybettim
bulan varsa insaniyet namına
şairlere teslim etsin
yine saçmalıyorum bu gece yarısı
saat biri otuz beş geçenin on beşinci saniyesinde
sen manasız
ben anlamsız
lades kemiğimiz bile yok
bozuk çalacak bozukluklarınızda
artık ben kime bozuk çalacağım
korkuyorum, korkuyorum bozulmuş bir aşkın
tamircisini bile bulamayacağım
zaten bozulmadık yanım kalmamış ki
uykumun kaçtığı saatlerde
yeter artık yeter, yeteeerrrr …
deliyim
ne anlarım şiirden saçma sapan kafiyelerden
anlamsız sözcüklerden
seni hiç bir zaman anlayamadım şairlerin dilinde
ben deliyim
kendimi arıyorum
bulan insaniyet namına
zamana teslim etsin
artık yaşamak isteğim yok
kır kalemimi
öldür içimdeki hiç anlatamadığım seni
ben deliyim
kendimi arıyorum
bulan insaniyet namına
yağmurlara teslim etsin...
ŞARAPÇI: Doktor bırakın beni şarabımla baş başa. ister deli desinler ister veli. Her ne kadar da halkın dilinde şarapçı pis bir sarhoş olsa da, denizlerin maviliğini,
yıldızların parlaklığını,
yakamozların duygusallığını,
karanlığın hainliğini,
düşlerin serinliğini,
yağmurların romantikliğini
ihanet siyahı gözlerin taşıyıcıları anlayamazlar.
DOKTOR: …….Gidebilirsin
Şarapçı ayağa kalkar. Yamalı elbiseleri, boşalan şarap şişesi, yüreğine sakladığı sevgilisi ve meçhul kimliğiyle karanlığa karışır ……
Abdullah YazıcıoğluKayıt Tarihi : 5.2.2005 08:55:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Abdullah Yazıcıoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/02/05/deli-doktoru.jpg)
TÜM YORUMLAR (2)