Deli Divaneyim Şiiri - Savaş Barha

Midemde uçuşan kelebekler
göğsümdeki sevdamı harlıyor.

Geldi işte en sonunda mutluluk.
İnce ince çaldı kapıyı, girdi içeri.

Sıcacık bir el tuttum,
sanki Tanrı’nın eliydi.

Cennetin kapısı
bir çift gözde gizliydi.

Teşekkürler Tanrım.
Cennetin kapısından girdim.
Hasret kaldığım gözleri gördüm.

Beni benden alıp del’ eden sesin
her saniyesini yüreğime işledim.

Yârin kokusunu, yardan habersiz
ciğerimin her hücresine doldurdum.

Gülüşler duydum Tanrım.
Gülüşlerle güldüm.

Utandım,
yüzümde bir tebessüm.

Dağlara sarıldım.
Denizler kucakladım.
Rüzgârlarla dans ettim.

Ben gibi şaşkın durmayın kuşlar.
Uçun, uçun uçun, semaya uçun.

Bakın,
gündüzleri de ay parlıyormuş.

Dünyayı güneş değil,
ay ışığı aydınlatıyormuş.

Avuçlayın ay ışığını.

Bu ölümsüz, ebedi güzelliği
avuç avuç yarınlara taşıyın.

Gel kedi kardeş, gel.
Seni de bağrıma basayım.
Patilerinle kanat göğsümü.
Sevinç çığlıklarıma eşlik et.

Sıcacık kanımla erisin buzlar.
Kayıp düşmesin semadaki yıldızlar.

Kardelenler, hani neredesiniz?
Neden kışı bahara çevirmediniz?

Siz de gelin halayıma eşlik edin.
Bu halay yerle göğü birleştirecek.

Çocuklar kucaklaşın.
Güneşe kement atın.

Erisin bütün karlar.
Nevroz çiçekleri açsın.

Durmayın, şarkılar söyleyin.
Kulakların pasını zılgıtlarla silin.

Bakma öyle uzaktan,
koş koş, hadi sende gel.
Sende karış bu deli halaya.

İki ileri, bir geri;
ama böyle olmaz ki.

Hey sen, halay başı!
Gelme geri, hep ileri, hep ileri.

Dünyanın çevresini dolanmalıyız.
Söndürün içinizdeki kürd-i efkârı gayri.

Çabuk büyüyün bebeler, çabuk.
İkinci turda bize katılın, çabuk.

Ali Amca, Veysi Dayı, Hatce Nine!
Davet mi bekliyorsunuz, hadisenize?

Bırakın bastonları, tutun ellerimizi.
Bu halay bizim, bu halay hepimizin.

Ey cumartesi anaları!
Kavuşacaksınız evlatlarınıza.
Kırmızı oyalı yazmalar bağlayacaksınız.

Hey Can’larım!
Can kardaşlarım!
Canım yoldaşlarım!

Pir’e ‘hu’ deyip dönen
canımın canı candaşlarım.

Sizler olmazsanız bizler eksiğiz.
Gelin, Pir’i hep beraber anıp dönelim.

Kaldır başını hanımeli çiçeği.
At üzerindeki şu ölü toprağını.
Eskisi gibi masumuz, mutluyuz.

Çekilin önümüzden.
Surlar, saraylar yıkarız.

Ey keşişler!
Ey şamanlar!
Ey mahkûmlar!

Kıl Köprü'nüzü yerle bir ettim.
Makûs talihinizden sizi kurtardım.
Haydi, durmayın, sizlerde katılın bize.

Ali'm, Arzu’m, Arif’im! 
Sesi yanık dengbejlerim!

Bu halay yedi diyar dolaşacak.
İndirin duvardaki yedi telli sazları.
Yedi diyar boyunca dağıtın yasları.

Tılsımlı sözler
dilinizde mahsur kalmasın.

Azat edin dilinizdeki esir cümleleri.
İbrahim ateşindeyiz, türküler yakın.

Ey canı bedenden çıkarıp alan!
Azrail’de olsan güleceksen, buyur.

Tek gelme gelirken.
Mikail'i de al gel gizliden.

Bize lazım olan bir damla yağmur.
Bir damla yağmur kalbimizde bir nur.

Ey ecelin arkasına gizlenip
mezarlıklarda saklanan ölümlüler!

Bunca zaman
yetmedi mi yattığınız?

Şimdi kalkın,
aramıza katılın.

Dans edin
çingene kızlar.

Susmasın davullar,
susmasın zurnalar.

Yandığımız geceleri unuttuk.
Dertlerimizi toprağa savurduk.
Zülüfler gördük, yâre kavuştuk.

Gelin gelin, daha çok gelin.
Burası mahşer-i dünya halayı.

Daha sert vurun toprağa.
Çatlasın kaskatı kurak toprak.
Yerden göğe ab-ı hayat fışkırsın.

Okyanuslar taşsın.
Çöllere yağmur yağsın.

Yeşile dönsün
kurak memleketler.

Bağışlayın hayatın kadınlarını.
Bağışlayın eli kanlı yaratılanları.

İçinize attığınız dertler
yeryüzünde birer zelzeleler.

İnsan yükü dertleriniz
kuşların sırtında birer tüyler.

Yusuf değil miydi
kuyudan saraya çıkan?

Aşk değil miydi
Adem'den bize kalan?

Kalbinizin gizli mabedindeki
Züleyha aşkıyla donatın dünyayı.

Darağaçlarını yakın,
tel örgüleri kopartın.

Yeni bir dil yaratın,
adı sevmek olsun.

Özgürce sevin,
deliler gibi sevin.

Sevginiz yıldızlara ulaşsın.
Aklınızı yitirircesine sevin.

Savaş BARHA