/kadın; ayna karşısında omuz başına baktı, geceliğinin askısını hafifçe indirip
……..
merhaba;
bak masa aynı masa, hiç değişmedi,
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
ben aynı ben, inan hiç değişmedim,
bıyıklarım kaytana zaten hiç dönmedi, o zamanda briyantini sevmezdim
hep bildiğin işte, ellerimde tütün kokusu, saçım sakalımda aynı haldeyim
gene daldığım her dalgaya senin ismini yazar, kurumuş terinle sevişirim
ben aynı ben işte, hangi uçurumun en ıssız yerinde yanıyorsa çoban ateşi.
Enfesti. Yüreğinize sağlık.
sivilceli ergen dönemlerin içimizi kaplayan yerinde duramamazlık, yasal kötülükler ve kıyımlar karşısında uyanan başkaldırma halinin çoban ateşi, omuzbaşlarında-tende hiç nefes al(a)madı...
zaman ilerledi ve değişmezlik direnişinin üzerindeki toz toprak 'öp hadi' ile temizlenerek, 'insanların en çok inandığım yanları da değişirliktir,' sözüyle montaigne bir kez daha haklılığını kanıtladı...
ideal ve aşkın yakın tarihini bizlere anımsatana selam olsun.
'derler ki, son büyük servüvenci yaralıdır hala...'
üstada merhaba, han duvarlarından sonra manzum nesir mi denir o kadar bilgili değilim ama çok güzel
tutan otururken koşanın sana dokunması gibi bir tarz kutluyorum sevgi ve saygılarımla eyvallah.mustafa-sufist_05
Şahsen şiirlerinizi hiç bir şairle örtüştürülecek
kişilik bozukluğunda bulmuyorum.Hattâ o kadar kadar öznel 'şahsınıza münhasır' buluyorum ki;
başkasında çokluğuna tahammül gösteremediğim
sözcükler yığını,sizin şiirinizde 'size özel' bir değer,ahenk, duygu ve anlam kazanıyor.Bu da bana
zevk verirken, değer yargımı daha musbet-olumlu
kullanmama sebep teşkil ediyor.Ve bu yargımı,bir
teneke laf yerine, çoğu kez birkaç özlü söz ile anlatmağa gayret ediyorum.Beni doğru algıladığınızı
bildiğim için de ayrıca memnunum.
Gözlerinizden öpüyor, sağlıklı başarılar diliyorum.
Enver Özçağlayan
Şahsen şiirlerinizi hiç bir şairle örtüştürülecek
kişilik bozukluğunda bulmuyorum.Hattâ o kadar kadar öznel 'şahsınıza münhasır' buluyorum ki;
başkasında çokluğuna tahammül gösteremediğim
sözcükler yığını,sizin şiirinizde 'size özel' bir değer,ahenk, duygu ve anlam kazanıyor.Bu da bana
zevk verirken, değer yargımı daha musbet-olumlu
kullanmama sebep teşkil ediyor.Ve bu yargımı,bir
teneke laf yerine, çoğu kez birkaç özlü söz ile anlatmağa gayret ediyorum.Beni doğru algıladığınızı
bildiğim için de ayrıca memnunum.
Gözlerinizden öpüyor, sağlıklı başarılar diliyorum.
Enver Özçağlayan
Ahmet ÇUHACI’nın belleğime yer etmiş dizeleri geliyor ilkin…Ve söylediklerini bu şiirle örtüştürüyorum:
‘’Şimdi’’ den öncesi ‘’eski’’
Aslolan ‘’şimdi’’ …yok ki…
Sudan kaygan,ışıktan çok
Daha ‘’şimdi’’ derken,’’şimdi ‘’ yok ki…
İnce duyarlılıkların şiirsel öykücüsü olarak görüyorum Sayın ÇEŞTEPE’yi…
Bu çalışmasını okurken soluksuz kalıyor insan.Her dizesinde,her dizesinin içine giren sözcüklerinde ,satırlarını,satır başlarını tutan sözcüklerde durup durup düşünüyorum.Sonrasında tekdüze olmaktan hızla uzaklaşmalara takılıyorum.
Kilidini çözmeye çalışıyorum anlatılanların…
Uzun,upuzun bir geçmişe gömülü değişimlerin içinde bulunulan andaki sülietlerine…
Geciktirilmiş öykülerimize…Okurken, yeniden yazıldığını kanıksıyorum sevilerin.
Şiirde dağlanmış gönül oyunlarının büyülü görüntüsünü hayranlıkla izliyorum.
Bir kadın…Bir erkek…
Zamanın içinden bazen yenik bazen de utkulu yanlarıyla geçip gidiyorlar…Yaşamın ve birbirine odaklanmış iki insanın kendileriyle olan gel/gitleri…Onları örseleyerek değiştiren kaygılr,umutlar,gerginlikler,acılar,mutluluklar ,sonu gelmez özleyişler,avunmalar…Sıradan biri olamayışları belki de..
Tüm bunların ötesinde bazen sıradan biri olmaktan sıyrılarak ‘’sınırları çizilen o mekana sabitlenen’’ve de görkemli bir gökkuşağına benzeyen yeni renkler,portreler…
Değişmeyen Düetler,sevi bilincinin odağına düşen gerçeklerle ,gerçeklerden düşlere uzanan anısal sezdirmelerin şiiri bir bakıma.Şair ,bu geçişlerin ayırdında olduğunu ‘’Kadına’’ anımsatmakla yetinmiyor.Onu da bilincinde bütünleştirmeye davet ediyor.Tiplerin çizilişindeki ustalıktan bu durum kolaylıkla anlaşılıyor.
ÇEŞTEPE’nin bu geçiş ustalığı salt yapıtını değil,onun içindeki fotoğraflarda görülen iki yüz’ü diri bir şiirin içine sokuyor.
Ve şiir ,izi silinmemiş kıyılardan ,gizemli dokunuşlarla yeni zamanlara açılıyor…
Dün ve bugün değişmiyor.
Aşk değişmiyor.
Duyguların, bizi ,rol kalıplarından daha çok etkilediklerini hissediyoruz
Bugünün sesini ve rengini arayan her kadını ve erkeği buluyorsunuz .Böylelikle,belleğin yaşama ve aşka bakışını yansıtan bu şiir,belleğin seçtiği anlara ,tutkulu sevişlerimize ,akıp geçen yaşamın bizde kalan izlerine değinen bir anlatılar özeti oluveriyor…
Değişmeyen düetleri dinleme zamanıdır şimdi…
Sayın Cevat ÇEŞTEPE’yi bu harika şiirinden dolayı alkışlıyorum.
kaleminizden güzel mısralar çıkmışş..tebrikler
Hikayesi şiire palet olmuş...ne güzel dizelerdi..siz aynı siz kalın..saygımla...
işte bir baş yapıt daha / sayın Çeştepe 'kıvılcımları yakalamak' adlı şiiriniz tam bir başyapıttı bu da ona denk.Bütün şiirleriniz çok güzel ama sanat ve şiirsellik kurgu ve anlatım içerik ve bütünlük bu iki şiirde diğerlerini gölgede bırakıyor.Lirik ama vurucu çok uzun cümleli ama çok akıcı bıkmadan okunabilen doyumsuz kesintisiz soluksuz... çok sağlam duruşlu.çok kişilikli çizgisi kesin net ve uslubunuza denk...(içim buruk bu şiiri ben yazmış olmalıydım)
Bu şiir kaleminize çok yakışmış.Ve ben nedense bu şaheseri yazarken hiç zorlanmadığınız ve sular seller gibi mısraların birbirinin ardı sıra aktığı bir ruh haliyle şiirin tamamını tek solukta kaleme aldığınız duygusuna kapıldım... bu sadece bir sezgi.... ama sormadan geçemiyeceğim...yanılıyormuyum.?
saygılarımla
Mine Özdemirtaş
Bir sarkacın salınımı gibiydi şiiriniz..
her salınım bir dokunuşa denkti..
çok güzeldi sn çeştepe...
Kutluyorum zihninizin sarkacını....
Bu şiir ile ilgili 106 tane yorum bulunmakta