Hayli bekledi değirmencinin karısı,
Çay soğumuştu, ateş ölmüştü;
Ve aksi bir şey yoktu belki de
Gidişinde ve deyişinde:
“Artık değirmenciler yok,”
Kocasının söyledikleri arasında buydu duyduğu;
Ve dün kadar uzun sürmüştü
Kocasının kapıda uzun uzun oyalanışı.
Belirsiz bir korkuyla hastalanmış kadın
Biliyordu nihayet oraya vardığını;
Ve değirmende sıcak
Ve unsu bir rayihası vardı geçmişin.
Kocasının ne demek istediği hakkında
Daha başka ne varsa, tekrar söylemiş gibiydi;
Ve kirişte asılı duran neyse
Önemsemeyecekti kadının nereye gittiğini.
Ve eğer düşündüyse kadın kendisini izlediğini,
Muhakeme etmiş olmalı karanlıkta
Ki var olan birkaç yoldan biri
Kendisini saklayabilirdi ve iz bırakmazdı:
Siyah su, bendin üstünde pürüzsüzdü
Gecede yıldızlı kadife misali,
Buruşmuş olsa da bir kez, yakında görünür
Görüntünün aynısı her zamanki gibi.
Edwin Arlington Robinson (1869-1935, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Kayıt Tarihi : 27.2.2009 10:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
The Mill by Edwin Arlington Robinson The miller's wife had waited long, The tea was cold, the fire was dead; And there might yet be nothing wrong In how he went and what he said: 'There are no millers any more,' Was all that she had heard him say; And he had lingered at the door So long it seemed like yesterday. Sick with a fear that had no form She knew that she was there at last; And in the mill there was a warm And mealy fragrance of the past. What else there was would only seem To say again what he had meant; And what was hanging from a beam Would not have heeded where she went. And if she thought it followed her, She may have reasoned in the dark That one way of the few there were Would hide her and would leave no mark: Black water, smooth above the weir Like starry velvet in the night, Though ruffled once, would soon appear The same as ever to the sight.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!