Hayat, un gibi ezilenlerin,
Sırasını bekleyenlere öğüt olamadığı
Bir değirmendir
Sırasını bekleyen öğütülür
Direnen tek başınadır
Dönen bu dikenli çölde
Hayat mı kalır?
Yenilmesi zor bir rakip değil ki
Bizi sömürenler
Sessiz kabullerimiz
Ortak direniş refleksinden yoksun halimizdir
O hayattar kitleyi yaşatan
Körün bildiği çarptığı yerden ibarettir
Hayatın doğuştan kendine has
Bir sistemi olmasına rağmen
Din ve ideoloji mitleri
Bu sistemi tahrip etmektedir
Dünyaya yeni gelen bir çocuğu
Mal ve mülk debdebesi
Şekillendirdiği müddetçe
Hayat muhtaçlık üretecek
Bu debdebe de kimseyi mutlu etmeyecek
Hayatın iyiliği, doğumdan önceki geçmişe
Ölümden sonraki geleceğe kalır
Hayat doğumdan ölüme
Çeşitli fiil ve hareketler silsilesidir
Bu değirmen de öğütülenler iyi bilir
Varoluş piyangosunun cümbüşü
Ana rahmine seçimsiz düşüren
Zengin/fakir çekilişinin çelişkisinde yok olur
Gücümüz; gücü bize karşı kullananların
Elinde kaldığı müddetçe
Hakkımızı bizden başka geri kim alır?
Sakalını değirmende ağartanlar
Kendini yaşlanmış sayar
Bu koca değirmende
Kendini satmayana ekmek yok
Bedava tıkınanlar yüzünden aç çok
Bu yüz karasını
Hangi su temizleyebilir?
İnsanın enfüsi hali değirmen taşı gibidir
Çareyi bildiği halde ya öğütülür
Ya da kendi kendini öğütür
Önder Karaçay
Önder Karaçay
Kayıt Tarihi : 14.12.2017 17:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Enfüsi: İçsel, öznel
Beğeniyle okudum
TÜM YORUMLAR (1)