sayrıl umutların yatağından
gürüldeyip akıyordu gece
suları kovulmuştu yerinden.
aktıkları duru sancıydı saf,
tunç kazanlarından boşaltarak keder;
çaresini dökmüştü kendi içine
kızgın yağları kavurmuştu benliğimi
yüzdeşti mehtapla yüreğim..
yüzleşti ateşle ateş
gürüldeyip akıyordu gece
sayrıl umutların yatağındaki leş!
elin tersindeki öfkedendi soluk;
vuruyordu hayata,
bu yoluk yoluk ateşe!
soluyordum kînimi tutuk,kesik kesik
sıtmalı yağmurlardı;
her gece güneşin doğmasıydı aksilik.
hasretimi hasır gibi işliyordu zaman
ve uhde!
her ilmeğinde dokunandı yar;
toprağın derininde tutan mermer gibi
tutuyordu beni damar damar
kaskatı kaldım buzul sessizliği
değirmenin kanadında sulardı,
yıllar yılı aynı hicranda döndüm
uykularımda değirmen kâbusları
öğüttüm yüreğimin taşında kendimi tane tane
benliğimin unundan ekmekler yapıldı
nice uzak köylerde
geldi zaman gitti zaman
çektim ellerimi kendimden
beyazdı papatya, güneş sıcaktı,
deniz vardı, rüzgar!
ve yeniden insan vardı yeniden!
yıkıldı değirmen
kanatlarımı yaktım ısındı yüreğim
suyunu denize verdim değirmenin
yüreğimdeki taş, yosunlara ev oldu
gece sıyrıldı sayrıl umutların çürük yatağından
hasretimi hasır gibi işliyordu zaman
her ilmeğinde dokunandı yar;
şimdi eski topraklarına yüreğimin
şefkatli bir çiftçi gibi dokunan duyar
ince mermer damarlarımın kalın çatlama seslerini
28.07.06
Kâmil Çağlar
Kayıt Tarihi : 13.8.2006 21:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!