Bilmek istediklerim kadar versem geriye senden ne kalırdı
Örneğin hâlâ bilmiyorum boz, ak ve kara bulutları nasıl yoğurduğunu
Raflara istifleyip zamanı geldiğinde kaç top hamur kullandığını
Dirseklerine kadar kaç kez sıyırdığını, ardını görmek isteyeceğim ince kolu
Bazen zanaatkar havasında aceleci ve kararlı, teri düşse aldırış etmeyen
Bazen terzi dudağına sıkışmış bir iğne oluyorsun
Onlarca kez dolanıp duruyorsun, bu kumaş oluyor, et oluyor, aklım oluyor, duruyorsun.
Düğüm atmak gibi masum bir sözcüğü kızgın yağda kavrulan düş ediyor,
Bir zanaatkar havasıyla tuttuğun iğneyle, yoğurduğun bulutu aklıma düğüyorsun
Ellerinin her hareketini üstüme alınıyorum, her düşüncen bilinmeli, nitekim bu giz büyük
Topladığım ne varsa koyduğum kutunun adı yok, olursa değişecek, bunu anlayan kimse yok
Gerçek olmaya çalıştıkça bozunuyorum, bu yüzden anlıyorum, bazen bu giz başka büyük
Ya, bilsem ne olacak? Ya da ne olurdu?
Bilmem neyi koruduğunu, hep zordu güç yanıtlar
Bilmem kaç arsan var içi dolu insan başağı
Her sorunun yanında verilen yaramaz bir doğru çıkmazı
Kuşkusuz her yanıttan alacağım bela olurdu
Bu yüzden gözlerini ve kulaklarını kapat, bırak söylediklerimi
Ben de öyle yapacağım
Sen gerçek değilmişsin gibi
Kayıt Tarihi : 19.2.2024 01:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sonrakiler. Usluluk dizisi. Uzay'a.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!