Değersiz bir hayata sahibim, elimde başka hiçbir şeyim yok...
Değişmeyen günlük rutinlere sahibim. Herkesten farklı düşüncelere ve herkesten farklı hissiyatlara sahibim. Çevremdeki herkesten bir mutluluğa ulaşma baskısıdır görüp duruyorum. Sanki kendileri hayatlarında mutluluğa ulaşmışlar gibi bahsediyorlar. Evli olanların aslında pek çoğunun mutluluğa ulaşamadıklarını gördüm. Mutluluk zordur, zaten ulaşılması kolay olan bir şey olsa, bir anlamı ve bir değeri kalmazdı. Evli olmak kolay, zor olan; her yeni gün, uyandığında gördüğün kişiyi, sanki hayatında ilk kez görüyormuşçasına, o eşsiz ve tarifsiz duyguları yeniden hissetmektir...
İçimde narin, kırılgan ve zarif duygulara sahibim. Aslında ben hep böyleydim. Bu muazzam döngüye hayatım boyunca uyum sağlamakta hiçte zorlanmadım. Kimi zaman bazısı, bana bunun iyi bir şey olmadığı söylesede, kendi içimde sahip olduklarım, hiçbir şeye sahip olamamaktan çok daha iyi ve güzeldi...
Sorunu mutsuzluk ve yalnızlığa bağlayanlar, sanki hiç güven sorunu yaşamamışlar gibi davranıyorlar. Bir tarafım hâlâ insanlara güvenmek ve kalbimi yeniden aşka açmak isterken, bir tarafım da hâlâ insanlardan çekinerek, onlardan uzak durmamı söylüyor. Bir tarafım hep insanlardan ihanet beklerken, bir tarafım da hâlâ ihaneti kaldıracak kadar güçlü değil. Sanırım sırf bu yüzden insanlardan uzak olmak o kadarda kötü bir şey değil benim için. Bu yalnızlığı sürdürmesi ne kadar zordur, onu elbette bende henüz bilmiyorum...
Bazen kırılır ve inciniriz, bazen de ansızın yeni umutlar belirir içimizde. İki kelimedir oysa işittiğimiz şey, başta anlamlandıramayız, ama sonra hemen bir hayra yorarız. Birisi çıkar, seni sevdiğini söyler ama ne kadar gerçektir bu, ne kadar yalandır asla emin olamayız. "Seni seviyorum!" o kadar büyülü iki kelimedir ki, benliğimizi manipüle ederek, bizi gafil avlar, köşeye sıkıştırır. Sırf bu yüzdendir ki, herkesin dilinde, söylemesi en kolay iki kelimedir. Asıl zor olan, duyduğunda, gerçekliğine inanmak ve kendini saklandığın köşeden çıkararak, kalbini teslim edip, etmemeye karşı içinde hissettiğin duygularla savaşmaktır. Bir tarafın yeniden bir ihanete her zaman hazırdır ama diğer bir tarafın da hâlâ bu ihaneti kaldıracak kadar güçlü değildir...
Sevgi, bu yüzdendir ki, yapılması en zor savaştır. Ansızın kazandığını sandığın o eşsiz ve tarifsiz duyguyu, gıdım gıdım kaybettiğinde anlıyorsun. Alıştığın sevginin eksikliğini hissetmeye başladığında yaşıyorsun asıl ne yaşıyorsan. Yokluğundaysa peşinden gitmek isteyecek kadar kendini kaybediyorsun. Hayatta bu şekilde hiçbir yere varamayacak olduğumuzun farkına çok geç varıyoruz. Bir sabah uyanıyoruz ve görüyoruz ki, bu savaşı kaybetmişiz. Hissettiğimiz baskı o kadar büyük ki, boğazımızda dile gelmeyen bir yumru, suskunluğumuzun asıl sebebi oluvermiş. Göğsümüzde derin bir boşluk oluşmuş, ölümden beter bir his uyanıvermiş içimizde...
Öğrendiğim bir şey varsa eğer; insan, insana inanır ve güvenirse, başımıza neler geleceği az çok belli ama yinede her gün, o kadar çok şey görüyor ve o kadar çok şeye şahit oluyorum ki, gördüklerim ve şahit olduklarım, aslında henüz hiçbir şey bilmediğimi bana hatırlatıyor. Sırf bu yüzden sahip olduğum yalnızlığı ve günlük rutinlerimi seviyorum. Sırf bu yüzden görünmez olmayı ve bu görünmezliği alışkanlık haline getirmekten hoşlanıyorum. Sırf bu yüzden faydasız ve lüzumsuz insanlarla sohbeti kestim. Hikayelerini dinlemek ve hikayelerini bilmek istemiyorum; hikayelerimi anlatmak ve hikayelerimi bilmelerini istemiyorum.
Bulunduğum hayatın içinden kopmalarından çokça hoşnut ve mutluyum...
Yasin BölükbaşıKayıt Tarihi : 31.8.2024 00:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
