Dede Korkut Sisifos'un Köyünde Şiiri - Y ...

sınıfına sığmayan bir şair olmalı...Sonra en gizbe köylerde tutmalı eşkiya...Hesap sormalı en gaddarından...Yüzüne inen garipliğin bir faturası olmalı elbet...yalnızlık kader olduğu kadar şiir olmalı...olmadı...hayat durabilmeli onun kadar dik...tarlalarda yine ölmeli...ırgatlık tarihine ilk onun adı küçük yazılmalı...

BUgünden izler taşımalıdır şairin suratı...Kalp ağrısına benzer zonklamalıdır başı...Balık pazarından geçerken Nerval hışımla tutmalıdır ŞİİR ...eFSANE BU KADAR MI YARAŞIR TARİHİN şiirsiz şairlerine...

şiir sanatına dair gizli yüzler vardır...Ara sıra tophane yokuşundan geçerler...Kavun kokusuna benzer bir geçmiş taşırlar...Bozulmaya karar vermiş göklerin altında yürürken...Bütün ceplerini boşaltır fakirliğin...dERGİ SEVDASINA...mECMUA ANILARI YAZARLAR...Kazankarası cadı büyülerine bir nebze efhir katmanın keyfiyle...yalancı çınar gölgesine aldanmadan...ölmenin yolunu bilirler...sevgilerimle...AnarZalem...

didaktik şiir örneği gibiydi yazarı ve seçici kurulu kutlarım. saygılarımla

her yerde yangın...denizler de yanar bu dünyada,ha valla!..en yanmadık şeyler bile yanar kibriti çakınca...ne gerek var 'çakar çakmaz çakan çakmağa' ama!..:)))))))

dedim gitti.......

kutluyorum şairi,herkese saygılarımla...

Soylama tarzında bir şiir sade anlaşılr özellkte-saygıyla

Erzurum benin asker ocağım,Yıl 1961.Erzurum lu gerçekten Er durumludur.Şiirinde çok güzel ve yerinde göndermeler yapmış,Açıkça yazmanın yasak olduğu bir zamanlarda yazıldığı besbelli.Belkide şiir okumanın cezalandırıldığı zamanlarda,belkide daha sonra.Göndermeli ve manidar şiir.
Anlayana.Kutlarım.Manasız abuk subuk imge bataklığından gına gelmişti.Seçen kimse ayrıca teşekkür ederim . vesselam.

belki de şairin, karanlığa daim ışık tutma ahdi ve çabasıdır,'metnin yeterince şiirleşmediği'ni düşünmek. öyle heyulalarla ,kaptı kaçtı hüzünlerle değil,birşeyleri dava edinerek yaşar ve yazar şiirini şair Koytak. sadece zekayla,entellektualiteyle,donanımla açıklanamaz onun davası. lafzın,ruhuna..karanlığa..ve ışığı neden oraya sürüklediğine bakmak gerek,kelimeleriyle.

onu yorumlayacak kadar davama sadık değilim.olsam da tasadduk edici değilim henüz..sadece önünde bir saygı duruşunu borç bilirim istisnasız her şiirinin.

Dede Korkut ve sisifos.... birisi Türk efsanesine ait diğeri Yunan efsanesine ait iki karakter...şu kayayı zirveye çıkarma cezası alıp da bir türlü çıkaramayan odessa tiplemesi sisifos...

Böylece bir tesbit sonrasında ne söyleyebiliriz...Şair bu iki kahramanı diyaloğa sokarak günümüz sorunlarından birisine telmih (gönderme yapıyo)r..irsal i mesel kullanmamış en azından bu iyi..efsanelerle başım hiç hoş olmamıştır...efsane bir bilinçte bugünü belirleyici yarına yön verici bir irfana dönüşmemişse zaten şiirde pütür pütür duru...ve işte bu yüzden her türlü bilgi (ilim) eğer irfana dönüşmezse hiç bir sanat üretim şansı kalmaz eser verme gayretinde olanın

Her neyse..Şiir diğer hangi sanat dallarına veya diğer yazın çeşitlerine aşırı şekilde öykünürse baştan kaybeder..

Şiir bir bulmaca değildir...ama sıradan insana veya entelektüel insana bir sezgi ve çağrışım ihtiyacı duyurması başka bir şeydir..bulmaca olmaktan başka bir şeydir..şöyle ki...

Her bulmacanın eninde sonunda bir çözümü vardır...ama herkesin bilipte söyleyemediğ şey ...bu şey işte bulmacadan farklı bir durumdur..

Bu metin , dil bilim açısından, güzel ifade açısından yani Türkçenin kurallı bir çok konusu açısından faydalı bir metin olabilir..Bilgili bir insanla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz bu metni okuyunca..ama bu metnin yeterince şiirleştiğini söylemeye doğrusu gönlüm el vermiyor

Emeğe saygılarımla