Kaç mevsim çeşmelerden susuzluğu içtim
Bölük bölük içimde yalnızlığındı
Çağırdığım hiçbir bahar öpmedi beni
Yüzünün çizgilerinden ağır ağır geçtim
Geyikler ıslanıyordur şimdi senin yüzünde
Gözlerin sürülmüş papatya tarlasıdır
Kimsesiz tren yolculuğuna benzer ellerin
Uzar uzar usulca sesimi inceltir
İlk yağmurla konuşmak gibiydi sözlerin
Ey aşk!
Ulu orta çiçeksiz kıl beni
Sözlerimi bulandır, sahipsiz koy beni
Okşanmamış bir sabaha uyandır da;
Açılmamış yollara şarkısız vur beni.
Yağmurlarla bilendim hoyrat bir zamana,
Söktüm yamalarını bir bir karanlık sözlerimin;
Soyundum kurt soluğu sinsi vakitlere,
Adımladım çocukların cinnet çenelerini.
Geçti artık ıslak çimen gülüşler,
Eve ekmek getirmek gibi
Bir şeydi bana gülüşün
Ne kadar hafifti ellerin
Ve ne kadar agırdı gözlerin
Üşümemiş saçların vardı senin
Ovalanmamış sözlerin
Uzak şehirler gibisin her gece
İçinden geçip bir türlü konuşamadığım
Karanlıklara söyledim deli sözlerimi
İçinden geçerken bir tren yolculuğunda...
Sen daha güzelsin sevdiğim,
Yağmur yağarken gülümseyen
Hüzünlü şehrim gibisin
Senden gidiyorum ya;
Sanki hayattan gidiyorum.
Sensizliğin kurşunlarıyla
İçim delik deşik oldu
Ve ben yinede
Başımı eğmeden asilce
Dimdik karşında duruyorum
Geleceksen
Dağlar olur, yüreğime iner
Bir haber bile yok senden
Çılgın gözler, kan parıldar
Geceler sessiz senden
Ben yağmurun kirli çocuğuyum
Sesim bir kızın saçlarında ıslanır
Hangi sevdaya sığmazsa gülüşlerim
O zaman giderim belki şehir uslanır
Kara sözler görürdüm beyaz düşler içinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!