Davul Zurna Halebî Şiiri - Nebi Ünler

Nebi Ünler
1710

ŞİİR


24

TAKİPÇİ

Davul Zurna Halebî

DAVUL ZURNA HALEBÎ

Açmışım davul zurna halebi… Ağlıyom ulan!
Aşam dan kaldıysam “Anam avradım olsun”…
Yanamdan aşşa akana demedim, gözlerim sulan,
Babam, anam yok ki oğlum diye saç-baş yolsun.

Ah be çukurağ, gozan, gızılyazı, yapalak önü
Gavun, garpuz, üzüm, portakal, maya, arada perde…
Mümkün olsa şu garibin, Deli Çay’ dan Andıl’a yönü
Şalvarı yırtık, göynanın kolları sümüklü, o çocuk nerde?

Bir eşek, bir inek… Mutlaka kaybolurdu, birinden biri,
Karanlıkta babamın sesi… “Fadıma buldunmu? Diye…
O güzel adamların ve kadınların şimdi hangisi diri, dipdiri?
Ulan ağarmış, saçım sakalım, beni kahreden bu efkâr niye?

Göbamız gurbete atılmış gardaş! “Allahına gurban” demiyor kimse,
Burada hiçbir sabah ağlıboğaz’ın üstünden doğmuyor güneş…
Felamızı şaşırtmış gardaş, ayrılık denilen belayı icat eden her kimse,
Hiçbir aşam Çomak Dede, ayvalı koyağın üstünden batmıyor güneş.

Elbette burada da dağlar, ovalar var, var olmasına var, var da lakin,
Açtım mı gözlerimi, Gozan galesini arıyom… Yok olan yok… yok… yok!
Beş bacı, beş gardaş dan yedisi ölmüş, birde gurbet! Sakin ol lan sakin,
Diyenin… Davul zurna, Halit Arapoğlu’nun Döne’si bağrıma ok.. ok… ok!

Kertişli, Cin deresi, Kızıl yazı, Çanaklı da, beton duvarlar yoğ idi henüz,
Yapalak dan baktığımda, eski gozan, tarlalar, bağlar, bahçeler, vardı…
Koca Cami den Fahri hocanın sesi yayılırdı, her yana dere tepe düz,
Çatal Kaya önünde, “Şefaat ya resulullah! ” derken babam, ağlardı.

Çirçir, Hurşit, Irbık, Tip, Cuma, Malik, Cöddü, Kâha, İrfik, Kerim nerede?
Nerede hamam kızdı, saklambaç, kös, ent, kör ebe, arası kesti oyunlarımız?
Emmilerimiz, dayılarımız, bibilerimiz, ebelerimiz, dedelerimiz nerede?
Nerede babamın hasretle anlattığı İrepçe, hiç göremediğim, davarlarımız?

Seferberlik olmuş, bedel kalmış, askere gitmiş emmilerimin dördü birden,
Bir yandan ermeni komitacıları, bir yandan, acımasız eşkıya baskınları…
Develer, inekler, davarlar, koyunlar dedem, ebem, geçivermişler ser den,
Dedeoğlu gayrı sus, ben senin gurbetini… Zapt et ulan içinin lav taşkınlarını.

İnanmıyor oğlum, kızlarım, anlattığım Arap Ganiler’in göç Hikâyelerine,
Ben şartsız inanırdım oysa babamın, her masalına, hatta kinayelerine.

Adanasız, 14.08.16 – 11.23 Dedeoğlu
…………

Nebi Ünler
Kayıt Tarihi : 14.8.2016 11:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


İnanmıyor oğlum, kızlarım, anlattığım Arap Ganiler’in göç Hikâyelerine, Ben şartsız inanırdım oysa babamın, her masalına, hatta kinayelerine. Adanasız, 14.08.16 – 11.23 Dedeoğlu …………

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Naime Özeren
    Naime Özeren

    Ben de çocukluğumda yaşadıklarımı çocuklarıma anlattığımda: ' geçiniz ,hikaye bunlar' demişti oğlum... Allah razı olsun. Hikayelerimi derledim sayesinde. 'BUZ TUTAN ATEŞ' dlı öykü kitabım onun bu sözünün üzerine yazıldı...

    Hoşgörün şimdiki gençleri.Kutluyorum Nebi bey. Keyifle okudum...

    Cevap Yaz
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Adam olanı ne yaşatır, ne taşır dünden bugüne, bugünden yarına deseler..:
    'Katıksız mazisi' derim, ben olsam.. Hatta şiir bile yazarım.. 'Yarına dünden gelinir' diye..

    Şivesi, deyişleri, samimiyeti ile 'şiirdi..' Kutlarım Nebi Bey.

    Cevap Yaz
  • Talat Semiz
    Talat Semiz

    Teşekkürler. Yerel ağız kullanarak kaleme aldığınız şiir, bana öncelikle en başarılı yerel ağız yazarı merhum Orhan Kemal'i anımsattı. Ne hikmetse, Çukurova insanı bölgesinin köksalan gelenek ve kültürleriyle bütünleşmeyi biliyor. Doğayı, sosyal toplumu, toplumsal yaşamaya içtenlikle bağlı insanların geçmişten gelen anıları okunmaya değer nitelikte duyarlıca işleniyor. Biz çok küçük yaşta gurbete gittiğimiz için çocukluk yıllarımızın geçtiği doğum yerlerimizi bu denli etraflıca öğrenemedik. Kutluyorum, başarılar diliyorum....++

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Nebi Ünler