DAVUL ZURNA HALEBÎ
Açmışım davul zurna halebi… Ağlıyom ulan!
Aşam dan kaldıysam “Anam avradım olsun”…
Yanamdan aşşa akana demedim, gözlerim sulan,
Babam, anam yok ki oğlum diye saç-baş yolsun.
Ah be çukurağ, gozan, gızılyazı, yapalak önü
Gavun, garpuz, üzüm, portakal, maya, arada perde…
Mümkün olsa şu garibin, Deli Çay’ dan Andıl’a yönü
Şalvarı yırtık, göynanın kolları sümüklü, o çocuk nerde?
Bir eşek, bir inek… Mutlaka kaybolurdu, birinden biri,
Karanlıkta babamın sesi… “Fadıma buldunmu? Diye…
O güzel adamların ve kadınların şimdi hangisi diri, dipdiri?
Ulan ağarmış, saçım sakalım, beni kahreden bu efkâr niye?
Göbamız gurbete atılmış gardaş! “Allahına gurban” demiyor kimse,
Burada hiçbir sabah ağlıboğaz’ın üstünden doğmuyor güneş…
Felamızı şaşırtmış gardaş, ayrılık denilen belayı icat eden her kimse,
Hiçbir aşam Çomak Dede, ayvalı koyağın üstünden batmıyor güneş.
Elbette burada da dağlar, ovalar var, var olmasına var, var da lakin,
Açtım mı gözlerimi, Gozan galesini arıyom… Yok olan yok… yok… yok!
Beş bacı, beş gardaş dan yedisi ölmüş, birde gurbet! Sakin ol lan sakin,
Diyenin… Davul zurna, Halit Arapoğlu’nun Döne’si bağrıma ok.. ok… ok!
Kertişli, Cin deresi, Kızıl yazı, Çanaklı da, beton duvarlar yoğ idi henüz,
Yapalak dan baktığımda, eski gozan, tarlalar, bağlar, bahçeler, vardı…
Koca Cami den Fahri hocanın sesi yayılırdı, her yana dere tepe düz,
Çatal Kaya önünde, “Şefaat ya resulullah! ” derken babam, ağlardı.
Çirçir, Hurşit, Irbık, Tip, Cuma, Malik, Cöddü, Kâha, İrfik, Kerim nerede?
Nerede hamam kızdı, saklambaç, kös, ent, kör ebe, arası kesti oyunlarımız?
Emmilerimiz, dayılarımız, bibilerimiz, ebelerimiz, dedelerimiz nerede?
Nerede babamın hasretle anlattığı İrepçe, hiç göremediğim, davarlarımız?
Seferberlik olmuş, bedel kalmış, askere gitmiş emmilerimin dördü birden,
Bir yandan ermeni komitacıları, bir yandan, acımasız eşkıya baskınları…
Develer, inekler, davarlar, koyunlar dedem, ebem, geçivermişler ser den,
Dedeoğlu gayrı sus, ben senin gurbetini… Zapt et ulan içinin lav taşkınlarını.
İnanmıyor oğlum, kızlarım, anlattığım Arap Ganiler’in göç Hikâyelerine,
Ben şartsız inanırdım oysa babamın, her masalına, hatta kinayelerine.
Adanasız, 14.08.16 – 11.23 Dedeoğlu
…………
Kayıt Tarihi : 14.8.2016 11:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İnanmıyor oğlum, kızlarım, anlattığım Arap Ganiler’in göç Hikâyelerine, Ben şartsız inanırdım oysa babamın, her masalına, hatta kinayelerine. Adanasız, 14.08.16 – 11.23 Dedeoğlu …………

Hoşgörün şimdiki gençleri.Kutluyorum Nebi bey. Keyifle okudum...
'Katıksız mazisi' derim, ben olsam.. Hatta şiir bile yazarım.. 'Yarına dünden gelinir' diye..
Şivesi, deyişleri, samimiyeti ile 'şiirdi..' Kutlarım Nebi Bey.
TÜM YORUMLAR (3)