Eylül'lerde büyüyen, uçurumlardan düşüyorum
kentlerden birine...
Demlenmiş acı renginde, yağıyor hüzün.
Elimde tarihin karanlık bir sayfası,
postal sesleri kırıyor kaldırımları...
Bir darbe kesiyor bileklerimizi
Soğuk duvarlar peydah oluyor üstümüze.
Kar, boran, tipi değil! kanımızı donduran
Dokuz Kartal vuruluyor Tanrı Dağı'nda!
Dokuz Can idam sehpasında!
Fermanları hükümsüz.
Yitirdiklerimiz;
Ruhumuzdan sararmış hüzün gibi dökülüyor
toprağa.
Yasemenler soluyor saksılarda,
küfrün kokusu düşüyor zalimin dilinden
Güne / Geceye
Bir şafak vakti
Dokuz Can kırığı sesi kesiyor gökyüzü
Dokuz kırık kalem sesi patlıyor kulaklarda
Ölümü kıskandıran
Mertlikler kuşanıyorlar...
Erdemli yürüyüşlerle varıyorlar uçmağa
Ve
Ardından Semah dönüyorlar yiğitler vatana
Bir marş yükseliyor Semaya
"Çünkü Bu Yol Kutludur Gider Tanrı Dağına"
Kayıt Tarihi : 9.1.2019 23:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!