Dar coğrafyanın ufukları - düz yazı Şiir ...

Cevat Çeştepe
1210

ŞİİR


147

TAKİPÇİ

Özel ilgi alanıma girerdi çocukluğumda coğrafya. Atlaslardaki rengarenk boyalı ülkeler, mavi denizler hep hayali gezilerimin valizlerinde küçük anı etiketleri olarak yapışıp kalırlardı. Hala duydukça şaşırır, bir anlam veremem sıkça duyduğumuz “haritada yerini sorsan gösteremezler, bilmezler” türünden beyanat arası sözlere. Ben sekiz-on yaşlarında bir Türk çocuğu olarak; dünyadaki bütün ülkelerin başşehirlerini, dağlarını, ovalarını, göllerini, kıyısı olan denizlerini, karadaki komşularını neredeyse ezbere sıralarken bugünün teknolojik imkanlarını eğitim alanında üst düzeyde kullanan bir ülke çocuğunun, örneğin Türkiye’nin değil başkentini bilmek haritadaki yerinden bile habersiz olmasını anlayamam. Oysa dediğim yaşlardaki bir çocuk; aşkı, ekonomiyi, siyaseti bilmeyebilir, ilerde başına çok dertler açacak bazı duygulardan habersiz olabilir ama elinin altındaki renkli kitaplardan iki karış uzaktaki bir ülkenin çarşısında hangi ürünün satıldığını bilebilir, bilmelidir de. Çünkü çocuktaki merak duygusu, öğrenmek, bilmek isteği körleşme sürecinin kapı önünde dolaşmaya başlamamıştır henüz.

Sonraki dönemlerde bir işe yaradı mı peki dünya coğrafyası hakkında yaşımın ve bugünkü akranlarımın bile ötesinde bilgi sahibi olmak. Ben biliyorum demenin verdiği zevk ötesinde bir işe yaradığı söylenemez. Esasen belli yaş dilimlerinde, okullarda “tamam sen coğrafyayı biliyorsun ama ben de tarihi çok iyi biliyorum” demekte, ben biliyorum zevkini tattırmaktan öte bir işe yaramaz. Kurbağanın sindirim sistemini hiç kimsenin öğrenememesine karşın ısrarla öğretilmeye çalışılmasının ve belki sonrasında gösterilen bunca çaba üstüne sadece kara tahtaya tebeşirle çizilmiş bir garip şekil olarak belleklerde bir süre işgalcilik oynaması gibi.
Kurbağalı bataklıklara fazla dalıp konudan uzaklaşmadan biz gene coğrafyaya dönelim. Ben çocukluğumun uzmanlık alanı gereği o ülke senin gezerken, bu deniz benim yüzerken pek moda bir deyim vardı. Radyo ajans saatlerinde ve sekiz sayfalık gazete manşetlerinde kulak ve göz misafirliğini bizden esirgemeyen.

“Balkanların ve Orta Doğunun en büyük ….”

Tamamını Oku
  • Sevinc Kavuk
    Sevinc Kavuk 02.06.2007 - 23:53

    hep merak etmişimdir, yeryüzünde bir tek nesil sorunlarla dengeli gelişebilmeye olanak bulmuş mudur diye...

    ya iş olur, evde aile yaşamı veya vatanda toplum yaşamı olmaz, ya okul sistemi işliyor gibi görünür, sanat kavramı, kültür yaşamı tatil yapma bolluğu veya yokluğu ile iş yoksulluğuna uğramış bir dönem yaşanır oluyor... sanırım, hayal gücü merak etme hisleriyle yan yana olabilmesi yine en geçerlisi oluyor hâlâ, varlıkta da uygulayabilmesi mümkün, yoklukta da biraz dengelenebilmesi olanaklı derken aklıma yine şu da geliyor, okuma hevesi biraz üst düzeyde olursa diye düşünürdüm, almanya da örneğin, okuma hevesi yüksektir, hatta bu süreçte seyahat olanağı da yüksekti, ama konuşma arasında yine de ne çok zavallılık beliriyor... bu olanak kimi yoksul ülkelerde olsaydı daha büyük başarılı bir genel durum sergilenebilir miydi? diye soracağım ama, zaten böyle sorulmuş bütün çağlarda... umudumuz bitmemeli diye bir noktada takılıyor insan sürekli...
    his ve hissiyat hep seçici bir uyanıklık gerektiriyor olağanüstü emek bilinciyle... umarım bir dönem bu başarılır ve devamı uzun süre korunabilir...

    kaleminizin rengi hiç solmasın efendim... sevgim, saygımla

    Cevap Yaz
  • Halenur Kor
    Halenur Kor 31.05.2007 - 03:15

    Yazınızı keşke herkes okuyabilse...Tebrikler...
    Medya, çocuklarımızın, gençlerimizin beyinlerini öyle boş şeylerle dolduruyor ki...Eskiden hayâl gücümüz kadar, merak etme hissimiz de kuvvetliydi. Çünkü televizyona, boş dizilere, şiddet görüntülerini seyretmeye bağımlı değildik. Seyrettikçe uyuşup, kitap okumayı, Bir şeyler öğrenmeyi de unutuyoruz.Oysa eskiden nerde kitap görsek, yutarcasına okurduk...
    Şimdi belli kesimin özendirici yanlış yaşantıları, gençlerimizi, para hırsına, onlar gibi yaşamaya özendiriyor. Parayı bulamayan kapkaça başvuruyor. Akıllar çoğunlukla kötüye işliyor.Doyumsuz bir gençlik var. Tabii belli bir kesim.Ayrıca uyuşturucu müptelâları da çok. Kafalarda lüzumsuz bilgiler. Kim nerede, kiminle?Gerçek sevgi yoksunları... Sevgiyi tadamayan zavallı yavrularımızın içler acısı halleri. İnanın gençlere çok acıyorum.Kaybettikleri güzelliklerin farkında bile değiller...
    Kulaklarında volkmen, sarsak ve aptalca bakışlar...Kirli saçlar, sanki hiç yıkanmamış, tarak görmemiş gibi. Dizlere düşmüş garip görüntülü pantolonlar. Sadece kıyafet, para ve cinsellik, odaklanma noktaları...Okumak yok, kelime hazneleri dar... Uyuşmuş, saygısız ve arsız...
    Daha küçük çocuklarımız ise cipslerden çıkan sporcu resimleriyle haşır neşir...Bacak kadar boylarıyla marka peşinde. Çünkü aileler de birbirleriyle aşık atıyor. Gözler hep yükseklerde, aşağılara bakan yok. Yokluk ve yoksulluk öğretilmiyor.Acaba harçlığını kitaba yatıran kaldı mı?
    Öğretmenine karşılık verenler mi, Küçücük, daha ana okulundayken gözleri, dudakları boyanıp, dansöz kıyafetiyle göbek attırılanlar mı?
    Maalesef, çocuklar çocukluklarını, gençler gençliklerini yaşıyamıyorlar ve telef oluyorlar...Kafalarına bilgi yerine çok yanlış şeyler dolduruluyor. Tabii ki bunlar azımsanmayacak kadar çok belli bir kesim. Çok mu karamsarım bilmiyorum...Ama karşılaştığım, iki kelime konuşmak zorunda kaldıklarım beni öyle hayâl kırıklıklarına uğratıyorlar ki, çok üzülüyorum. Onları, ne yapıp edip doğruya ve güzele yönlendirmek lâzım...
    Yine de umudumuz bitmiyor. Çok da okuyan ve terbiyeli davranan gençlik de var...
    Yazınızı kutlarım, selâmlar ve sevgilerle... Hâlenur

    Cevap Yaz
  • Nazlıhan Hasköylü
    Nazlıhan Hasköylü 29.05.2007 - 20:37

    evet ya, biz de çok oynardık bu yer bulmaca oyununu...bir şehri ararken onu saran dağları görür tepelerine çıkar hemen yamacında akan nehirlere atlar o nehirlerin döküldüğü denizlere kadar gider kendimizi maviliklere atar ve sonunda yine adını ilk kez duyduğumuz bir karaya basardık...ne çok şehir ülke gezdik...ne çok toprağa dokunduk böyle...şimdi haritalar yaz aylarında çıkılan yolculuklarda hangi yol kısa diye hesap yapmamıza yardımcı olmaktan öteye gidemiyor ne yazık ki...ve ne yazık ki çocuklarımız, sahip olunan eğitim sisteminin birer atı olarak o sınavdan bu sınava koşturmakta ve birinci gelmek için ezbere dayalı olarak öğretilenlerle donatılmaktalar...sorup soruşturmaktan, merak ve ilgiyi uyandırmaktan uzak bir eğitim sisteminde düşünen beyinlerin düşündüğünü dile getirebilenlerin azlığına da şaşmamak gerek...ne diyelim...belki bir gün...
    teşekkürler duyarlı kaleme...

    Cevap Yaz
  • Mustafa Nuri İnanç
    Mustafa Nuri İnanç 29.05.2007 - 19:17

    Değerli üstad kırbaçlanan duygular sadece o
    olsa zaman zaman değişerek kazandığımızı
    sanarken neleri kaybediyoruz ayrıca düzeltmemiz
    çok çok zor.Böyle yazmalarına saygıyla hareretle katılıyor devamını diliyorumve kitap
    diyorum.O kadar.Mustafa. sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Mustafa Nuri İnanç
    Mustafa Nuri İnanç 29.05.2007 - 19:16

    Değerli üstad kırbaçlanan duygular sadece o
    olsa zaman zaman değişerek kazandığımızı
    sanarken neleri kaybediyoruz ayrıca düzeltmemiz
    çok çok zor.Böyle yazmalarına saygıyla hareretle katılıyor devamını diliyorumve kitap
    diyorum.O kadar.Mustafa. sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Mustafa Nuri İnanç
    Mustafa Nuri İnanç 29.05.2007 - 19:16

    Değerli üstad kırbaçlanan duygular sadece o
    olsa zaman zaman değişerek kazandığımızı
    sanarken neleri kaybediyoruz ayrıca düzeltmemiz
    çok çok zor.Böyle yazmalarına saygıyla hareretle katılıyor devamını diliyorumve kitap
    diyorum.O kadar.Mustafa. sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Canan Güleşin
    Canan Güleşin 29.05.2007 - 18:15

    şimdiki nesiller sözlükten kelime aramayı bile bilmiyorlar maalesef:(( bilgi birikimi de bu yüzden kalıcı olmuyor haliyle...bir ilginç noktamız ise şu sıralar okuma bayramıda kuran okutularak başarılı olacağımıza inanan öğretmenler..:((idealist olan öğretmenleri bunların dışında tutuyorum elbette ama müfredat gereği yansıtılan acı gerçekler var ortada ne yazık ki:(( paylaşımınız için teşekkürler..

    Cevap Yaz
  • Caner Yücel
    Caner Yücel 29.05.2007 - 16:01

    ben de çocukken gezmeye gittiğimde kuzenimin yanına;ikimizde elimize büyük britanya ansiklopedisi alır,karıştırırdık ve ilgimizi çekenleri okurduk.(o yüzden ansiklopedilerimin sayfaları liğme-liğme oldu.)o zamanlar şimdiki gibi oyuncak bolluğu da yoktu.Tek zevkimiz buydu.ama;şuan kendime bakıyorum da iyi ki oyuncağımız yokmuş.
    TEBRİKLER HARİKA OLMUŞ YAZIN

    Cevap Yaz
  • Halil Çimen
    Halil Çimen 29.05.2007 - 14:53

    güzel konu anlatım güzel kutlarım borani

    Cevap Yaz
  • Sevginaz İnal
    Sevginaz İnal 29.05.2007 - 12:53

    'şimdiki çocuklar öğrenmiyorlar ezberliyorlar bana kalırsa bir s,ürü bilgi görüyorlar ama belleklerinde hiç bir şey kalmıyorki ...bazen ben 30 yıl önce öğrendiğim şeyi anımsıyorum söylüyorum ama 7,sınıf oğlum da yok ...dünkü öğrendiğini bu gün unutuyor demekkki öğrenmemiş...güzel bir konuydu değindiğiniz teşekkürler'

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta