Dönen, değişen gece gündüz gibi
Ân ân uzuyor, kısalıyorsun
Denize koşturan bir ırmak gibi
Mevsim mevsim coşuyor, duruluyor, boşalıyorsun
Çaresizlik; içinde aşılmaz surlar gibi
Dağ dağ düşünüp bunalıyorsun
Hüznün ellerinde bir dolu sünger gibi
Sıkılıp sıkılıp sonra açılıyorsun
Bağlanmak; sevdiğine yaslanmak gibi
Hayal hayal sarınıp söz söz kapılıyorsun
Vurulmak tutkunun bedeli gibi
Kurşun kurşun, âh âh sarsılıyorsun
Müsamaha, sevmenin esiri gibi
Güven güven kayıyor, çarpılıyorsun
"Tekrar olmayacak!" sözünü tekrar ettiğin gibi
İnce ince eliyor, yine yakılıyorsun
Sinirin sinir; kabarmış deniz gibi
Dalga dalga, sahil sahil dağılıyorsun
Tez yorulan dalgaların sönüşü gibi
Dönüp dönüp kıyılarında sağalıyorsun
İncinmek, teklifsiz, sinsi bir bela gibi
İçten içten vuruyor, söz söz darılıyorsun
İncelik; hoş kokulu bahar rüzgârı gibi
Ilık ılık dokunuyor, eriyip ayılıyorsun
Yavrusunu kaybetmiş bir ceylan gibi
Sevgi sevgi; yağmur yağmur yollara takılıyorsun
“Dost! Dost!” diye sızlanan vefasız gibi
Kaçış kaçış dosta dost kalıyorsun
Avını arayan bir kaplan gibi
Geyik geyik kokuyu yakalıyorsun
Kaplanın pençesinde bir geyik gibi
Hırıl hırıl hayata asılıyorsun
Mazi, tıfıl tıfıl deştiğin anne sandığı gibi
Itır ıtır, hatıra hatıra sarılıyorsun
Hâl, düzen istediğin düzensiz dünya gibi
Ve işte düzen düzen, düzen düzen satılıyorsun
Yoldaşın; “ölürüm” dediği yolunun artık düşmanı gibi
Güm güm vuruyor; güme... güme gidiyor; dalıyorsun
Hayal âleminde yazdığın mektubu gibi
“Geliyor, geliyor!” deyip her gün, yine yanılıyorsun
Sosyal medya, sokağın ev hâli gibi
Her şey, her şey ortada; bakılıyorsun
Dumanlar ortasında yüzen heyula gibi
Sanılıyor, sanılıyor; kısılıyorsun
Umursanmamak duruşunun yazgısı gibi
Sosyal sosyal gülünüp sakınılıyorsun
Dalgınlık verdiğin karşılık gibi
Dalıyor, dalıyor kuyularından çıkıp ayrılıyorsun
Yalnızlık, ruhuna etiket gibi
Baskı baskı, baskı baskı basılıyorsun
Kalabalıklara içindeki varlığın gibi
Beyhude beyhude kırılıyorsun
Adalet, istediğin kısasta gibi
“Af! Af!” diyor lâkin önce Hak, bocalıyorsun
Hakkından af, affına karine gibi
“Saf!” diye, “Saf!” diye, saf saf sanılıyorsun
Geleceğin önünden kaçılmaz gibi
İmtihan imtihan yalpalıyorsun
Ta ezelden aşmaya söz vermiş gibi
Mecbur mecbur yokuşlarda çabalıyorsun
Tedirginsin, uçurum kenarında her an düşecek gibi
Tetiktesin, tetiktesin, kas kas kasılıyorsun
Uyanıksın, üstüne karlar yağan sızmış sarhoş gibi
Sayıklıyorsun: “Zaman! Zaman! Beni kargı kargı, sargı sargı, yargı yargı yargılıyorsun”
Rüzgârlara dayanmış eskimiş surlar gibi
Taş taş zamandan ân alıyorsun
Tahammülün yarınlarda anlamın gibi
Yankı yankı yarınlarda anılıyorsun
Dünya; ihanete alışkın sevgili gibi
Yar yar sarılıp yar yar yarılıyorsun
Ömür, her ân sönmeye hazır kandil gibi
Tükenirken ses verir: "Haydi! Haydi! Çağrılıyorsun!"
Sözünün vaktine yaklaştın gibi
Saat saat sayıyor, gün gün azalıyorsun
Erişmeden yol bitmez; bildiğin gibi
Ümit ümit "Hu!" deyip çoğalıyorsun
Uğur Baştugan
Kayıt Tarihi : 21.12.2022 12:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!