açmışım gözlerimi dağ / yürümüşüm dağ
sakın sorma bana neden sevdiğimi
gökte oynaşan yıldızları ve her biçimini ayın
pelit ağacını yağmuru karı
gök gürültüsünü ve kuzu melemelerini
ve fırtınayı bile
yalnızlığı ve korkuyu bile
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Türkiye de şairlerin kaderidir öldükten sonra tanınmak ve anılmak..İşte rahmeti rahmana kavuştu.Rabbim mağfiret esin..Şimdi artık bekleyin.?!
Ben seni neden sevdim?
Ben seni bir okyanusun derinliginde buldum da sevdim
Parlak bir inciydin benim için
Paha biçilmez bir inci
Ben seni soguk ve yagmurlu bir günde
Seni düsünürken gülüsündeki sicakligin içime dolup da
Beni sardigi bir anda sevdim
Seni sadece selvi boyun,siyah saçlarin yada kara gözlerin
Güzel bir yüzün var diye degil
Fikirlerinle,konusmandaki güzelligin ve benim o kor halde yanan yüregimle sevdim
Ben seni derinden ve hissederek sevdim
Her kalp atisimda vücudumun dört bir kösesine yayildigini
Beni sardigini her nefes alisimda cigerlerime isledigini bilerek sevdim
Seni kis gecelerinin o soguk yataginda birlikte uyuyup beni isittigin
Yaz sicaginda uyuyamayip sikintilarim oldugun
Ve rüyalarimda bulustugumuz gecelerde sevdim
Seni ellerinden tutup kanimin kaynadigi
Kalbimin yerinden firlayacagini hissettigim anlarda
O islak dudaklarinla beni sevdigini söyleyecegin anlari düsünerek sevdim
Ben seni o sensiz anlardaki bos ve degersiz geçen dakikalarda
Kayip zamanlarimizda,seni arayip bulamadigim
Çaresizlik içinde oldugum,içki sofralarini dost bildigim anlarda sevdim
Sen ne kadar uzak olsan da,
Aramizdaki kilometreler nasil çoksa
Bende seni o kadar yogun ve o denli çok sevdim
Seni kalbimde yanan atesin ile
Zihnimde olusan hayallerin o ay parçasi çehrenle
Bana derinden bakan o gözlerindeki isiltiyi görecegim anlari beklerken
Kalbimin yanip tutustugu anlarda
Gelip o bu atesi alevlendirerek
Bana sarilarak beni sevdigini söyleyecegin anlari düsünerek sevdim
Korkuyorum!
Hakkettigin mutlulugu sana verememekten korkuyorum.
Seni beni sevdiginden fazla sevememekten korkuyorum.
Senin sevgine layik olduktan sonra baskalari tarafindan o sevgiyi kaybetmekten korkuyorum.
Seni kazandim derken kaybetmekten korkuyorum.
Aramizdaki maneviyat haricindeki uçurumlardan korkuyorum.
Senin kalbini daha fazla kirmaktan korkuyorum.
O temiz ve masum göz yaslarini daha fazla akitmaktan korkuyorum.
Evet korkuyorum;
seni kaybetmekten, seni daha fazla üzmekten ...
Sana kendimi ifade edememekten korkuyorum.
Yada yanlis anlasilmaktan korkuyorum.
Uçurumun kenarinda yalniz kalmaktan korkuyorum.
Dostluguna doyamadan uluorta yalniz kalmaktan korkuyorum.
Yüregimdeki o ince sizinin bir gün çogalmasindan ve beni sarmasindan korkuyorum.
Sevgi denen güzelliginin bir gün beni terk etmesinden korkuyorum.
Dostlugun ölüp yerine nefretin yesermesinden korkuyorum.
Korkuyorum evet;
seni kaybetmekten ve seni daha fazla üzmekten...
Bir çiçek misali ne ellemeye nede koparmaya kiyamiyorum uzaktan seyrediyorum çünkü;
Seni daha fazla incitmekten korkuyorum.
Ömründe yasadigin mutlulugu huzuru sana yasatamamaktan korkuyorum.
Sana kalbimden fazlasini verememekten korkuyorum.
Sonunda sana gözyasindan baska bir sey birakamamaktan korkuyorum.
Seni sevmekten degil;
dostlugunu suiistimal etmekten,
Seni kaybetmekten ve degerini bilememekten ve Yüce Rabbime hesap verememekten korkuyorum.
Belki de çok fazla korkuyorum ...
ÇÜNKÜ; BEN iLK DEFA SEViYORUM...
Dünya
Düşme aşka! Derinlikte yok eşi
Ben düştüm de paramparça kırıldım
Kalpte kormuş yare hasret ateşi
Sönsün diye hayaline sarıldım
Sorma bana kimdir, nedir, nereli...
Sustu dilim ona gönül vereli
İtmiş derler uzatılan her eli
Bir an bana güldü sandım, vuruldum.
Fark etmedim geçen baharı, güzü
Karıştırır oldum gece, gündüzü
Çıkmadı hiç aklımdan güzel yüzü
Saat oldum, vuslatına kuruldum
Konu komşu tez alıp da haberi
Çıkıştılar “kimsin hele gel beri
Onu sevmek haddine mi serseri? ”
İşte böyle adım çıktı, yerildim
Aldırmadım onca söze, azara
Sevdasıyla gözüm her şeyden kara
Fırsat bulup, hislerimi bir ara
İlan edip ayağına serildim
Kız demez mi “yılan soksun dilini
Bu ne cüret! Çek gölgemden elini
Sen kimsin ki buldun böyle gelini”
Bu son sözle yamacından kürüldüm
Sızladı gönlümün en derin yeri
Soldu yüzüm, söndü gözümün feri
Dört yanıma çivi olup sözleri
Yüreğimden çarmıhlara gerildim
Aylar geçti hiç geçmedi bu eza
Var mı aşktan daha büyük bir ceza?
Gördüğüme sordum bunu ha keza
“Unut” diyen her ademe darıldım
Duramadım daha fazla orada
Ayrıldım dostlara ederek veda
Ummanda bulup da ıssız bir ada
Göç ettim, dört yanım suyla çevrildim
Aklımda gözleri, bir çift mücevher!
Gözleri, sineme saplanmış hançer!
Gözleri, aşkımı gömdüğüm makber!
İki ela közde yandım kavruldum
Günlerce düşündüm her anı azap
Bir gün özlem duydum, diğer gün gazap
Sonunda ruhum ve bedenim harap
Çaresizce bir köşeye kıvrıldım
Nedendi bu sevgim, muhatap toksa?
Kalplerde aşk hissi boşa mı yoksa?
Kim layık, bu dev aşk, bir kıza çoksa?
Ne yöne meyletsem düştüm devrildim
Ve bir gün bilinen doğrular şaştı
Aşk selim vuslatın setinden taştı
Anladım, hasretim yari de aştı
Sınırı geçmeye layık görüldüm
Uzun bir gecenin sonu, o seher
Gönül dehlizimde yandı bir fener
Yıkıldı iç duvar, kalktı perdeler
Tam ortadan hakikate yarıldım
O an duyduğum ses: “Cevap var ama
Gözlerinle ufku boşa tarama
Maşuku hariçte, dışta arama
O hep içindeydi” dedi, dirildim
Doğruymuş! Bir ben var benden içeri
Her nesneden gerçek, herkesten diri
Gösteren, duyuran, anlatan biri
Okşadı ruhumu, gayri duruldum
Onunmuş bu gözler, bu dil de onun
Onunmuş gönül, ruh... Şekil de onun
Fail de, mef’ul de, fiil de onun
Gördüm ki ulvi bir “El”ce derildim
Binbir tür duyguyu ruha veren O
Aşk denen zinciri kalbe seren O
Kendine erene kadar geren O
Zincire tutunup yerden doğruldum
İlkin aşık etti fani Leyla’ya
Aşk çölünde susuz, bıraktı yaya
Gün gelip tuttu da Rahmani maya
İlahi bir aşkla tekrar yoğruldum
Bitince hayırın tuğyanla cengi
Boyadı mat nefsi imanın rengi
Bir huzur, bir haz ki yok eşi dengi
Bazı kez vecd ile “Ben”den ayrıldım
Ben bu ruh halinde safa sürerken
Bir kız çıkageldi bir sabah erken
Bu yüzü nerede görmüştüm derken,
Hatırladım oydu, birden buruldum
Ey güzel! Kapında az mı dilendim?
Gölgene iz değse dizle silendim
Reddettin de sözlerinle bilendim
Bilendim, süngüden beter sivrildim
Nefretinle kaçtım bu ıssız yurda
Öğrettim kin neymiş yılana, kurda
Ne keskin hınç varmış “aşkta gurur”da
Taşlara vurdum da anca köreldim
Şimdi neden döndün ey mağrur güzel?
Bak senin peşinde hep yedi düvel
Unuturken ağır olsa da bedel
Bu ben başka eski benden sıyrıldım
Dedi: “Dinle! Ben sözümün eriyim
Ne şeytan ne melek ne de periyim
Kim bana diz çökmüş, ondan beriyim
Kim yüz çevirdiyse ona eğrildim”
Aşkıyla zindandan kaçılan benim
Uğruna savaşlar açılan benim
Önüne servetler saçılan benim
Maksudum ki istenmezsem erildim
Kimine mevkiyim, kemendim şöhret
Kimine kadınım, silahım şehvet
Kimine kibirim, tetiğim servet
Her bir nefse farklı tuzak örüldüm
Sen beni yar bildin, gönlünü verdin
İlla ki masum bir sevgiydi derdin
Suretlerden kopup Asıl’a erdin
Beni de kopardın, sana savruldum
Sus ey kız! Ben ki bilmecede pirdim
İlmimi herkesten geniş bilirdim
Şimdi her sözünle buhrana girdim
Kimsin sen, necisin? Cidden daraldım
Dedi: Bilmeceyim, hem de cevabı
Kah günahım, kahi takva sevabı
İsmim çok da, sen kullan şu lakabı:
“Dünya” Yüzyıllardır böyle çağrıldım
Tarlayım, ektiğinle test ederim
Hasadı mizanda derdest ederim
Bire yediyüz verir mest ederim
Yeter ki bileyim, hayra sürüldüm
Zahirime kanıp sanma düz çayır
Sinemde öbektir hem şer hem hayır
Sök muzır otları, çiçekten ayır!
Zira hem gül, hem zakkumla karıldım
Beni kaftan değil, yola kilim bil
Kulluk yokuşunda yetmiş milim bil
Ebed sofrasında ince dilim bil
“Dünya bir yol azığıdır” buyruldum
Varım, beni var edeni bul diye
Varsın, var edene ancak kul diye
Kefeni giyip de birgün çul diye
Son davete gitmek için girildim
Toprağın altında kıymetin ne ki?
Gübresin, toplasan yok yarım çeki
Kopunca her uzvun bedenindeki
“Ah! ” dersin “Dün tamdım, bugün seyreldim”
Velhasıl gördüğün ne varsa fani
Gün gelir kıyamet kopar da ani
Yeni bir yurt kurar o büyük Bani
Bakmışsın başka aleme evrildim
O gün insan anlar sırları, gizi
Kimi silmek ister sürdüğü izi
Kimini taşımaz titreyen dizi
Ben de defter olup elde dürüldüm
Bana ne yazmışsan sorudur o gün
“Gençliğin” sorunun zorudur o gün
Her hatan cehennem korudur o gün
Her sayfadan, her satırdan soruldum
Öğüdüm: Ömrünü kul gibi yaşa
Tutmazsan, kölemsin olsan da paşa
Tutarsan mahşerde geçersin başa
Bakmışsın köşküne gelin verildim
Fakir bu şiire pek emek verdi
Biraz dertleşmekti yegane derdi
Kırk kıtada kelam kemale erdi
Ersin artık zira epey yoruldum
Kemal Budak
Jüri üyesi olduğunuz yarışmaya gönderdiğim şiirimin mansiyon bile alamadığını öğrendim. Şiirim sizi, şairliğinizi ve şiirlerinizi çok mu aştı?
Yorum şiirin içinde bir büyük ANADOLU kocaman bir sevgi ANA GİBİ ,BABA GİBİ yürekli bir sevda SEVGİNİN böylesi yüce olmalı .SAYGILAR.
Çok güzel bir şiir. Bu güzellikteki bir şiirin yorum almaması ilginç ve eleştirilmesi gereken bir husus aynı zamanda. Maalesef insanımız artık o kadar ürkek ki. Anlatım olarak dipte yatan duyguların iyi bir öze sahip olmasını hissedebilmesine rağmen yanlış anlaşılmasından ürkerek beyenisini sunamıyor. Beyler yukarıda yazılan değerler vatan değerleridir bu değerlerimize sahip çıkalım lütfen. Bu dizeleri yazan ince yürekleri alkışlamadığımız sürece yanlış anlamalara neden olacak ve en tehlikeli ayrımcılığı kafalarımızda oluşturmuş olacağız. Değerli Şair sizin doğumeviniz olan ve burada yaşadığınız doğal havayı bizlerle paylaştığınız ve bu muhteşem şiiri bizlere takdim ettiğiniz için teşekkür ve esen dileklerimi sunarım.
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta