Currıculum Vıtae
I..
ilk an göğüs kafesimi ısırdı dünya
canhıraş bağırmamın sebebi bu
yeryüzüne bir yüz de benimkidir artık
içimde nefesler sızıya ait
kavganın göbeğinde çatlıyorum durmadan
esefsizliğe teessüf ederek
sonra
bir yılkı atından bir hikaye çalarak
bir devenin hörgücüne bakarak
neonlara şaşırarak
aşka düşüp
gözlerimi yamalayarak gözyaşına
işte öylece gravatsız
öylece safi et
safi melal
bir ekim düşünden düştüm
bir terazi sallanıp durdu hep
göğsümün orta batısında
bir akrep dolaştı ve yelkovdu hep
kafamın coğrafyasında
bu ne kadar işime yarar bilmem
neye denk gelir bunca kıyamet görmüşlüğüm
kariyerim bakımından
ama her zehirli fikri sabahlarıma taşıdığım bilgisi
kayıtlara geçsin istiyorum
panzehiri altının katlarında bulunan
yılan ısırıklarıyla dolu beynimin kıvrımları
medical geçmişime dair bir işaret vermeyecek olsa da
kayıtlara geçsin istiyorum bu da
II..
demirle tanıştım sonra
ölmeden ölmüş olan bir akrabamın
cenaze merasimi sırasında
gri elbiseleri içinde oldukça devlet duruyorduda
çember yapıp çevirmek gelemedi aklıma
eczaları eczaneden aldım
bu doğru ve normal
cezaları neden aldım
buna dair bir kuşkuyu yemliyorum
kuş kuyuya düşerken
dizlerimde kabuklar
gözlerimde ekseriyetle bayramlık gözyaşları
horoz ibikleri kadar pembeleşmişken tam da kısacık cümlelerim
ah o kimyacıdan tenime yayılan kimya
ah nefesime eşlik eden adrenalin kokusu
dolaysız tümlemelerime tünemiş ilk kıpırtım ah
çalıntı şiirlerle korunaksız bahçelerine dalışım gelir sonra
gözlerini gök ekinler kadar hışırtılı ve narin
kalplerini başaklar kadar dolgun bulduğum
bizim sokaklı kızların
ilk itirazımı seslendirdiğimde
cüney Tarkın henüz kalenin üçüncü burcuna kadar sıçrayabiliyordu
bense orta asyalı düşler içinde
yere dizler vuruyordum
ki tanrı bundan hoşnut olmuyordu o günlerde sanırım
yağmura hayret ediyor oluşum da bu döneme denk gelir esasında
anlardım biraz sudan zira her insan cinsi kadar
yağmurun iki yakasında durmadan ağlayan annemin
yemenisine yağa yağa
bir zindanın demirine değe değe
ağlaya ağlaya
ölmemeye dair bir imkan sağlaya sağlaya babamla
pazardan elma alıp eve dönüşlerim kadar
enteresan olmasa da şimdi ki akılla
yağmura her daim bir isterik nazarla
hayret ettim durmadan
elimde demir
çok tanıdık korkularımı siperliyor artık bu kanca
biraz muşta biraz kılıç kesiği
iki doz bruce lee ile demire ayna tutuşum da
bu kayıtlarda bulunmalıdır oysa
III..
aklımı sudan çıkarıp
ıslak ıslak astım zamanın iplerine
kırıştı karıştı
ütüledim
dilimle damağımı düzelttiğim gibi
zor zenaat ehliydim
bulutlara kuşlar bulmam gerekiyordu o sıra
zencefilli kek nasıl olur anlamalıydım
nasıl yazıyordu ulan bu herifler
bunca pervanesiz uçmaya benzer şeyleri oysa
epeyce yeşil biriktirmiştim Allah tan ki
işime yaradı sonra
isyan dekoratörlüğüm sırasında
şifaya belime kadar girdikten sonra üşenmeseydim
bir borazan tınısından korkup da
bandocu ali amcayı bıçaklayıp öldürmeseydim
zihnimin arka sokaklarında
belki usumun uslanmasına faydası olurdu
onun gergin derisinin
kusma nöbetlerim sırasında
iki de bir gökyüzüne bakıp
bulutlara kuşlar uydurmaktan yorgun düşmekten
fırsatım olmadı hiç karanlık hakkında bir kaç kelam etmeye
zarfımı cibril yalamıştı sanırım ki
açılmıyor besmelesiz
asla korkmuyordum şeytana fransızca hitap etmekten
ama çok üşeniyorum dağları kaldırıp altında cümleler aramaya
ben bütün bu denklemin bir tarafı olduğum zannıyla
geçip giderken kaymakam beyin ve garnizon komutanın önünden
çizgilere basa basa
meğerse gülden bir tabut hazırlıyormuş
yeryüzü annem bana
ne farkeder artık virgül oluşum
kesirlerin çıkmazlarına yol işareti niyetine
ne manası var ki entegrali bilmemin
yazlık düşlerimde oldukça esnek bir zaviyeye oturtmuşsam kelebekleri
ne farkeder gözlerimde ha bir bomba
ha gözyaşı tuzundan inşa ettiğim putlar olması
aya suya hayale
yağmura gökyüzüne köre
resimlere ve şehir yükseltilerine kötü davranmadım hiç
artı haneme çentiklensin lütfen
sesimi aşkın savaşlarında şehit verdiğim de
kayıtlara böylece geçsin istiyorum
ben bir düş değilim (yataktan fırlatmadım kimseyi)
ben bir iş değilim (kimse bensiz kalmadı)
ben bir fiş değilim (katma değerim oldukça düşük)
gövdem tüy niyetine öfke ve aşkla kaplı
nefeslenmem de bu sayede
tüy diplerimden
kimyacının düşüyle
zararsız bir kimyaya dönüşmüşken ne güzel
şimdi radyoaktif bir atık olmaya doğru hızla ilerliyorum
taklamakan ve gobi arasında
IV..
piyano ödüllü bir piyango görsem zevkten bayılırım
piyano çalmayı bildiğimden ya da
piyangodan zengin olmaya hevesimden değil
sadece kafiyeden
sadece sihrinden kelamın
rock gitar trash metal ve de bazuka
kafamda parçalanışı hendrix in
koma bir çellonun ezgilerinden
ve sallanan kaideler üzerinde bir ihtiyar kadının
terennümleri ile hatırlayışım
kitaplara kapaklandığım gecelerin izlerini
beni artık haylayamaz hiç bir kaside sudan başka
hiç bir yerime dokunamaz hiç bir kırağı
annemin çiylerinden başka
göğsüme epeyce bal ve
gazetelerin ekonomi sayfalarını
bir de vicks sürerdim ki
palyatif bir öksürüğe balgam olmasın kalbimin infarktı
uzun zamandır uzayda bir boşluk düşlüyordum
meğerse bulmuşlar kara delik adıyla
gizli saklı bir bisikletim vardı kenarda
yutmuş olmalı kara delik onu da
şimdi şehirler sızıyor dudaklarımın kenarından
gökdelenlerle paylaşıyorum bulut resimlerimi
epeydir bir üveyik gördüğüm yok
bir güne bakana bakmayalı çok oldu
gerçi mevsim kış ne de olsa
şimdi köprülerin altı tuzaklarla ve
türkan şoray posterleriyle dolu
dilime incecik sihirler sürüyorum artık
geceyi bir düş ülkesi saymaya her niyetlendiğimde
kayıtlara geçsin ve eksi haneme yazılsın
şürekâyı asla tanımadığım
asla yüz vermediğim bilinsin müdür koltuklarına
oysa yüzümden ıtırlı bir sabah kesiyorken perdeler
ben aynasız bir loşlukta öylece durup dururken
taşlı sopalı kavgaların perde arkasında durup dururken
başımdan sızan her damla kanda
bir kaç alem büyüklüğünde bir araziyi
suluyorum yağmurla
gizlinin gizi
içimin lokomotifine kömür olmasaydı
yürümezdi bu tren
ve ben tanrım
ne makinist ne de kondüktör pozisyonu için değil
direkt ray olmak için başvuruyorum
emir yolları müssesenize
V..
bütün hayatım boyunca
sadece üç kez kustum banknotlara
ilki hüzzam bir şarkının gergin esindeydi
sesin kıvrak bir armoniye dönüştüğü
o keskin uçurumdaydı
ve epeyce pahalı bir frak kiralamak gerekiyordu o sıralar
taşralı konserlere gitmek için bile
ikincisi bir tayın öldüğünü gördüğümde
sektörel yeşilçam ekranından sarkan
turuncu bir yirmiliğe idi
atını seven her türk çocuğu adına
üçüncüsü saat satan bir adamın
elindeki kirli desteye idi
sadece midem bulanmıştı
zamanın tecime sunulması fikrinden o kadar
bu modern şairler
kusmadan şiir yazamaz mı demeyiniz sayın Binboğa
gerçek budur
modernite oldukça kusturucudur
her beyin artık emezis sebebi
her sevişme sonrası anti-emetik gerek
tenlerin tine saldığı kokudan dolayı
ekranlardan ve gazzeden dolayı
yahudiden ve kurşundan
microsoftttan ve hollandalı ineklerden
ve reklamlardan dolayı
zemini sallayan depremlerden
suyun uzun boylu ve yakışıklı intikamlarından dolayı
her temastan sonra gusül
ve mutlak bir doz anti emetik almalıdır
gönlü varsa insanın
insan kalmaya
gelelim mutlu sona
sızıları kaydettikten sonra iğneli bir yaprağa
şunu bilmelisiniz ki ey garavatlılar
üstümde hala gök olmasaydı
ya da altı üstü tanrıyla kaplı bir fon olmasaydım
yeşilin mavinin suyun ve toprağın dekorunda
hiç gelir miydim kapınıza
sayın hırdavatçılar
bordrolara ve senetlere
borsalara kerhanelere
zifosa bulanmış su kuşlarına
vesaire ve vesaireye
petrole bir de evet
son olarak bir de penislerinize
ayinsel çıkarımlarla yaklaşmanızı hiç sevimli bulmasam da
benim ürüne dönüşecek bir maharetim olmasa da nazarınızda
kapital değerim sıfır ya da ona yakınsa da
buraya yazdıklarım en az kütle formülleri kadar gerçektir
işiniz işime gelmiyor
işim işinize sövmektir gün boyunca doğru
ama
ilenmeyle karışık bir dilenme değil midir
tüm özeti
tüm ömrümün
tüm adem gibi hem de
böylece değil midir herkes için
curriculum vitae
..
yirmiİkiMartİkibinon
Kronik MuhalifKayıt Tarihi : 30.3.2011 23:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şair Şükrü Özmen'in şiir sayfasından.. Orijinal metin için link..: http://www.antoloji.com/sukru-ozmen/siirleri/
ne güzel...bilenler, fark edenler olsun, ne güzel
TÜM YORUMLAR (2)