Nazar çarptı ey dostlar, ben bahtsızı nazar.
Bütün varlıklarım gidiyor, azar azar.
Bu dünyada varlığımda bir, yokluğumda,
Varsın Rabb’im alsın şu canımı ne yazar...
23 Mart 2012 Cuma 19:34
..
Süte margarin teper, sorsan, manda kaymağı;
Sirke diyerek içer tuz ektiği konyağı;
Aydın Müslümanları kafir gören densizin,
Eli tesbih çekerken beyni küfür manyağı...
YUSUF BİLGE
..
Gelir geçer sanmıştım, dert etmedim evvela,
Ne var ki bu yangını, söndüremedim hala.
Neler neler denedim, seni unutmak için,
Çırpındıkça tutuştum, oldum daha müptela.
14 Ekim 1988 – Cuma / Ankara
..
Yedi düvel birleşse, etmez bir yıldız-hilal,
Andımız var dönmeyiz; ya ölüm, ya istiklal…
Çanakkale, Sakarya gördü en son yüzünü,
Şimdi Kocatepe’de, Gazi Mustafa Kemal.
30 Ağustos 1996-Cuma / İzmir
..
Öyleyse git hiç durma, neyleyim karar senin,
Ben izini süreyim hayalinin, gölgenin.
Bu şehrin her yerinde, türlü hatıran gizli,
Yeter bana bir ömür, seninle olmak için.
10 Mayıs 1991-Cuma / Konya
..
Yüreğim darmadağın, sersefilim yalan yok,
Sen, ben, Tanrı’dan başka, sebebini bilen yok,
Çekildim inzivaya, bu köhne viranlıkta,
Şu baykuş da olmasa, yerim - yurdum bulan yok.
31 Mart 1989 – Cuma / Ankara
..
Sana dair ne varsa, silip attım dünyamdan,
Kurtulmak istiyorum, sürüp giden bu gamdan.
Biraz da sen yardım et, bitsin sayıklamalar,
Git artık yalvarırım, geceleri rüyamdan.
11 Ocak 1991-Cuma/ Bilecik
..
Sanırsın yaşıyorum, o gün bu gündür hala,
Ölmek son nefesini, vermekle midir illa.
Ruhum hapsoldu kaldı bedenimde velâkin,
İnan ben o gün öldüm, şunu bil ki evvela.
7 Nisan 1989-Cuma / Ankara
..
Evrende her olayın gayesi var besbelli,
Anlamsız hiç bir şey yok göremedin mi deli?
Bilesin bu çektiğim, hicran da boşa değil,
İşte bak şair oldum, burdan gittin gideli.
15 Ocak 1988 – Cuma / Ankara
..
Sabah oldu camide, hazin, yanık bir sala,
Yine birini bekler, kucak açmış musalla.
Ateş düştüğü yeri, yakıp geçmiş akşamdan,
Acep sessiz sedasız, göçüp giden kim ola?
12 Ocak 1990-Cuma / Ödemiş
..
Âlemi bir hırs sarmış, mal mülk için her dava,
Menfaat kol geziyor, sinsice çıkmış ava,
Bir bilse insanoğlu, her işin başı sağlık,
Sermayede o yoksa, gerisi hava cıva.
14 Nisan 2006 – Cuma / İzmir
..
Dumanlar içindesin, hayallerimde hapis,
An be an karşımdasın, eskisi gibi halis.
Dokunmak istiyorum, saçlarına uzanıp,
Dağılıyor bir anda, gördüğüm hülyalı sis.
23 Ekim 1987- Cuma / Ankara
..
Yerebatan Camii, Cemaaat Cuma Namazından çıkarken, camide medfun bulunan Sahabe-i Kiram Hazeratı, hayalen, kabirleri başında, inci yüzlü ve inci işli kaftan ve tac ile ayakta cemaate nazar etmekte, ben günahkar geda kalabalığın arasından sıyrılarak caminin arka kapısından çıkıp, elektronikçiler çarşısına doğru yürüdüm. Çarşıda yanıp sönen binlerce led lambanın ışıltısı bile o incili kaftan ve taçlar yanında sönük kalıyordu. Çarşıdan çıkıp rıhtıma doğru yürüdüğümde; Bayezid sırtlarından dönmekte olan güneşin limanı esir aldığını gördüm. Gözlerimi alan güneşi soluma alarak köprüye doğru yöneldim.
Galata köprüsünde onlarca olta denize salınmış, nasibini aramakta. Sarı kanat, kefal, izmarit, istavrit; az çok su dolu kovalarda boy göstermekte. Parıldayan ve yansıyan güneşin tesiri ile gözlerim kısık İstanbul’un silüetini seyre daldım. Bu güzel havada boğazın maviliği gizemli bir laciverde doğru dönmüş, çepeçevre buğulu bir mavilik istanbul’u daha da büyülü kılmış. Karşıya geçince yeni cami önünde, kestane simit tezgahları oturan ve fotoğraflar çeken insanlar ve vapur sirenleri eşliğinde Galata günün ışıkları içinde kalmış, halk yeni caminin gölgesi altında ürpertili bir neşeyle gülümsemekte…Dedim ki; İstanbul bu güzelliği ile sevgililerini karşılamakta.....
Mısır çarşısına gitmek üzere Yeni Camiyi dolanarak yürümeye başladım. Aslında çiçekçilere uğrayıp geçecekken ayaklarım beni bilinçsiz bir şekilde mısır çarşısının içine götürdü. Kak ve baharat kokularının sarhoşluğu herşeyi unutturmuş olacak ki; hiçbirşeye dikkat etmeden geçtim boydan boya çarşıyı. Çarşının Sirkeci yönüne çıkan kapısı önünde, bir sigara yakarak ve gayri ihtiyari vitrinlere bakarak yürüdüm. Postane binasının önünden geçip, köşedeki son vitrinde sigaramı söndürdükten sonra, sağa dönüp, Bab-ı Ali yokuşuna tırmanmak üzere, derin bir nefes aldım.
..
Sultan doğsan ne olur, tahtı var devleti var,
Emrine tabi olsa, en muhteşem ordular.
Nihayet bir fanisin, gelip geçici sen de,
Sürecek saltanatın, ancak bir ömür kadar.
27 Mart 1998 – Cuma / İzmir
..
Diz çökmüş huzurunda; nice han, nice sultan,
Titretmiş dört bir yanı, buyurduğu her ferman,
Ne var ki aşkı için, tutsak olmuş Hürrem’e,
Köleye köle olmuş, o Muhteşem Süleyman.
7 Ocak 2011- Cuma / İzmir
..
Sanır mısın seni ben, yeni sevdim hey şaşkın!
Kalu Belâ’dan beri, ruhumda gizli aşkın.
Binyıllardır bekledim, bıkmadım usanmadım,
Mahşeri de beklerim, sakın olmasın kuşkun.
10 Ekim 1986 - Cuma / Ankara
..
Bırak bu hikayeleri bana yutturamazsın
Ölüm karşımda duruyor kandıramazsın
Varsa bir çare sende göster bana
Rabbime gidiyorum çekil önümden caydıramazsın.
(09/12/2011 Cuma)
..
var mı ötesi…
perşembeyi saymazsak..
Cuma Cumartesi..
sonrası Pazar..
ölmeyiz..
yaşarız belki….
..
Ayaklardan başlar ölüm
Soğukluk önce ayaklara gelir
Sen iki kaşının arasında beklerken
Sana en uzak canın ayaklarında iken.
Çekilir yukarı doğru, sana yaklaşır ölüm
15 Kasım 2013 Cuma
..
Aç gözlü adamların nazarında gezme.
Namussuz erkeklerin hayaline girme.
Tesettür sadece kumaş değil bacım.
Sana emredilen “Ve karne fî buyûtikunne”
26.09.2014 Cuma
..