Yaptığın hayırı unut
Hutbeyi sen aklında tut
Ağlayan yetimi avut
Tac giyersin inci yakut
Cuma hazırdır burağı
Ruh beden alır gıdayı
..
kimsesiz pazar günlerisin
isterim her anımız pazartesi olsun
hafta başı telaşı aşkı mesaisiz
cuma akşamı hüzünlerini unutarak
hazırlık yapmadan suskunluğa
..
Bir kez daha şans tanı, Tanrım bana ne olur!
Tövbe! Etmeyeceğim, bir daha aşka gurur.
Varsın her gidişimde, bağrıma hançer vursun,
Sarıp yaramı tekrar, diyeceğim yine vur.
29 Nisan 1989- Cuma / Ankara
..
Biliyor musun dostum, böyledir dünya hali,
Kimi mesut, bahtiyar; kimi divane, deli.
Bakıp Mecnun halime, benim için üzülme,
Leyla’sını yitiren, böyle olur be Ali!
13 Nisan 1984 – Cuma / Ödemiş
..
Annem Babamdan uzak, beni hasret koydun ya;
Sanki çöktü başıma, yıkıldı koca dünya.
Ne çocukluk yaşadım, ne gençliğimi bildim,
Helal etmem hakkımı, sana asla Almanya!
6 Mayıs 1983 – Cuma / Ödemiş
..
Ne feleğe küskünüm, ne de vefasız yâre,
Beni bende bırakın, dil dökmeyin boş yere!
Kimseye bir sözüm yok, tek isteğim yalnızlık,
Ruhumu dinliyorum, tenhalarda avare.
13 Ekim 1989 – Cuma / Ödemiş
..
Ya beni seversin ya da seversin..
Çünkü bundan böyle artık benimsin..
Sahibin değil, bil ki kölenim...
Ya beni seversin ya da seversin...
23.12.2005/Cuma
..
Cikamazsam
carsambadan persembeye
Soz
topraklarda sana acacagim
her cuma
seninleyim bil diye
..
Doldurmak lazım yarın için kalbimizi
Boş kalp neye yarar
Kalbimiz o kadar küçüktürki
İçine bir nokta sığar
03 ocak 2014 cuma
..
Vur neşteri be doktor, sök kalbimi derinden,
Bir bak iflah olur mu, yaralı her yerinden?
Öleceksem öleyim, çekecek hal kalmadı,
Kurtar beni bu dertten, ayır onu yârinden.
14 Eylül 1990-Cuma / Bilecik
..
Üç nolu çam ağacı, yine efkârlıyım ben,
Ağlamak istiyorum, kimseye görünmeden.
Sen de görüyor musun, yoksa yine mi hayal?
İyi bak O değil mi? Sessizce gelip giden...
27 Nisan 1984 – Cuma / Ödemiş Lisesi
..
Ne çok inandık kandık, hayat denen masala,
Bir varmış bir yokmuşuz, okunduğunda sala.
Omuzlarda taşındık, bir süre yas içinde,
El çekti dostlar bile, mezara çeyrek kala.
1 Mayıs 1987 – Cuma / Ankara
..
Ye kürküm ye! Çekinme, bu itibar hep sana,
Bakan yok hiç nasılsa, içindeki insana.
Mala mülke takılmış, herkesin aklı fikri,
Paraya tutsak olmuş, cümle alem baksana.
8 Mayıs 1998 Cuma / İzmir
..
Trenler gelir geçer, sen hala seyrindesin,
Dünyadan bihabersin, öküzüm pek sadesin,
Ho derlerse yürürsün, çüş derlerse durursun
Bir torba saman için her emre amadesin
6 Nisan 2012 – Cuma/ İzmir
..
Fakat 1973 yılında, bu grupla da yol ayrımına gelirler ve koparlar.Aynı yılın ağustos ayında üçüncü evliliğini, ilerde Oğlu Emrah’ın annesi olacak Feride Balkan’la yapar.O sıralar Ersen’le çalışan Moğollar grubu yine bir anlaşamamazlık yüzünden 29 Eylül Cuma günü Ersen’in işine son verdikleri açıklarlar ve 29 Eylül 1972 Cumartesi günü CEM KARACA- MOĞOLLAR ismi altında birleşirler.Aralarına katılan Binali Selman’ın katılmasıyla renk kazanan bu grup, sözleri Emrah’a, müziği Cem Karaca’ya ait çok güzel bir beste olan “El çek tabib” le beraber çalışmanın ilk meyvesini oluşturur.Her geçen gün,müzikal olarak birbirlerine daha çok alışan Cem Karaca ve Moğollar, çalışmalarına son hızla devam ediyorlardı. Cem’in yeni bestesi “ Namus Belası “ plağı 1974 Ocak ayının son günlerinde piyasaya çıktı listelerde ilk haftalardan itibaren bir numaraya yerleşti,Azeri etkilenimli son derecede yakalayıcı melodisi ile ve 6/8 lik ritmiyle herkesin dilindeydi çok büyük başarılara imza atan bu grup, Cem’in eski arkadaşlarıyla yeni bir sözleşme yapmasıyla nihayet buldu ve CEM KARACA-DERVİŞAN topluluğu doğdu.Şubat 1975 de bu değişim sürecinin ilk olgun meyvesi olan “Tamirci çırağı” şık bir kapak tasarımıyla piyasaya çıktı.1979 başında Amerika Birleşik Devletlerine giden Karaca yurda döndükten kısa bir süre sonra eşi ve oğlunu da alarak İngiltere ve Almanya’ya gitti. Eşi Feride,de Cem’in başka bir kadınla ilişkisi olduğu şüphesi doğmuştu, oğlunu da yanına alarak Türkiye’ye döndü. Eylül ortalarında Türkiye’ye dönen Karaca, Uğur Dikmen’le beraber albümdeki parçaların altyapısını ve şan partisyonlarını kotaran Karaca, klavyelerin ve vokallerin kaydedilmesiyle beraber 1980 yılının başında Almanya’nın yolunu tuttu.Cem’in Almanya’ya gitmesinden bir kaç ay sonra Uğur Dikmen, dönemin ünlü müzisyenlerini bir araya toplayıp, kendi klavyesiyle Karaca’nın da sesinin bulunduğu bantlara diğer enstrümanları da kaydederek albümü piyasaya çıkardı. Davulda, Cezmi Başeğmez, Basta, Melik Yirmibir, Gitarda, Berk Yenal,Flütte, Levent Altındağ ve Sazda, Osman Bayşu’nun bulunduğu bu albüm,1980 yılının Temmuz ayında sadece Almanya’da “Hasret” adıyla plak ve kaset formatında yayınlandı. 12. Eylül.1980 darbesinde Cem çalışmaları sebebiyle Yurt dışında bulunuyordu 12 Eylül yönetimi Askeri Hizmetler Koordinasyon Başkanlığı aracılığı ile bir bildiri yayınladı Şanar Yurtatapan, Melike Demirağ, Sema Poyraz, Selda Bağcan ve Cem Karaca’ya yurda dönüp teslim olmalarını, aksi takdirde vatandaşlıktan çıkarılacaklarını ihtar etti.15 Temmuz 1981 tarihine kadar ülkeye dönmesi için süre tanınmıştı,suçsuzluğunu ispat etmeye çalışan Karaca’nın tüm gönderdiği savunma ve kanıtları ile Annesi Toto Karaca’nın çabaları hiçbir şekilde kabul görmeyince ve verilen tarihe kadar yurda dönmediğinden, Cem Karaca Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Almanya’da çok sıkıntılı günler geçirdi, Yurt içinde kaset ve plakları da yasaklanmış ve eşinden de boşanmıştı. 1987 ‘nin yazında yedi senelik bir sürgünden sonra, Turgut Özal’ın desteğiyle yurda döndü onu sadece çok yakın arkadaşları ve akrabaları karşıladılar. Türkiye’ye döner dönmez, Avukatı Turgut Kazan’la beraber Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu yapılan başarılı bir duruşmanın ardından aklanıp, Türk Vatandaşlığına kabul edildi.1987 sonbaharında Cem Karaca’nın dönüş albümü “Merhaba gençler ve her zaman genç kalanlar” piyasaya sürüldü ve büyük bir başarı elde etti.1990 senesinde uzun zamandır yapmadığı bir işi yaptı ve bir müzik yarışmasına iştirak ederek Altın Güvercin Şarkı Yarışmasında “Yahya,Yahya “ adlı bestesiyle birinci oldu.Aynı sene 12.albümü “yiyin Efendiler (Yağma Sofrası) piyasaya çıktı.1994 senesinden 1996 yılına kadar bir ulusal Tv.de proğram yaptı ve sahne çalışmalarını birlikte yürüttü ve bu arada da, İlkim Hanımla (soyadını şu an hatırlayamıyorum) yeni bir evlilik kurdu. 07.Şubat.2005 tarihinde ardında kalıcı eserler bırakarak hakkın rahmetine kavuştu ama…maalesef ki, o derin sessizliğin içinde kendisini rahat bırakmadılar ve DNA testi için mezarını açtırdılar.Şimdi sanıyorum ki ruhu dinlenmiş olarak engin maviliklerde yüzüyordur. Rahat uyu benim ilk gençlik dostum ve arkadaşım Muhtar Cem Karaca….
..
Kerem senin Aslı’n var, Mecnun senin de Leyla’n,
İsmini söyleyemem, benimkisi bir ceylân.
Yaklaşsam kaçar gider, sisli dağlar başına,
Beklesem av olacak, aşkımız da bir yalan.
23 Mart 1984 – Cuma / Ödemiş
..
Ama böyle değildi, anlaşmamız, ahdimiz,
Bir ömür sevecektik ayrı düşsek dahi biz.
Unutmak ne kelime, aylar yıllar geçse de,
Aşkımız kalbimizde kalacaktı tertemiz.
25 Ocak 1991-Cuma / Bilecik
..
Sür atını akıncı, titresin serhat boyu,
Durulsun dize gelsin, Tuna’nın hırçın suyu.
Dağlardan yankılansın, gürleyen nal sesleri,
Haram etsin düşmana, bir dem tatlı uykuyu.
25 Mart 1994 – Cuma / Konya
..
Çocukluk bitti çoktan, gençlik de geçip gider,
Bitmeyen tek hasretlik, hep benimle beraber.
Yine pas geçti gitti, Postacı Tahir Amca,
Demek ki yok elinde, Almanya’dan bir haber.
25 Mart 1983- Cuma / Ödemiş
..
Dönüşün olmasa da bekleyeceğim gülüm,
Bir ömür sürse bile, ayrılık denen zulüm.
Her batan gün bağrıma, kor olup düşedursun,
Yanıp tükensem dahi, seni soracak külüm.
27 Şubat 1987 – Cuma / Ankara
..