Divâne olmazsa veli bilinmez
Bal akıtan dilhâneler bilinsin
Çölde mevlâ varken Leyla olunmaz
İbret için efsâneler bilinsin
Sır dudaklar arasında esirdir
Çıkınca da çıkarana nesirdir
Felâh bulmak olmayacak tesirdir
Penceresiz çulhâneler bilinsin
Ektiğidir Âhirette biçilen
İstihzâyla bakılarak geçilen
Girilince AB’ı hayât içilen
Tahir olan meyhâneler bilinsin
Ellâh Âşkı ile coşar hepisi
Derisi yüzülendir Nesimisi
Hallacı mansur, behlül dânâ gibi
Velî olan divâneler bilinsin
Yahudinin yiyeceği zekkumu
Yetiştiriyor ki çöllerin kumu
Hamasın tımarın ettiği omu?
Dağıtılan çayhaneler bilinsin
Susunca olunur dut yemiş bülbül
Haykır ki desinler kükreyen düldül
Mazlum-Ellâh arasında yoktur tül
Kenetlenen ihvâneler bilinsin
Sap ile samanı karıştırandan
Ruhunu şeytanla barıştırandan
Hakk ile bâtılı yarıştırandan
Gayriye açık haneler bilinsin
Hengâmeden kurtulunca nazarlar
Yerden kalkıp gökyüzünde gezerler
Bivefâlar ahdi misak bozarlar
Doldurulmuş peymâneler bilinsin
AMASYA’da kayaları yarınca
Aka, aka su şirine varınca
İbrâhimle nâra giden karınca
Hep varolan mihmâneler bilinsin
Vefâsızdır Hakk! Diyeni taşlayan
Sabâ Melikesi ile başlayan
ZÜLEYHÂ’nın benliğini hoşlayan
Nâr kaynayan külhâneler bilinsin
İSLÂMİ dediğin ârife ı’yân
Etmişsin esrârı ayân ve beyân
Hakikât dehrinde azminle dayan
Bâtındaki, sırhâneler bilinsin
Kayıt Tarihi : 30.11.2023 19:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!