COŞUP TAŞSIN MEVCÛDÂT
Tatlı yağmurlarla gelir nîsân
Yağmur şarkılarıyla coşar her yan
Sebil inciler saçılır gülşene
Yaprakta zümrüd olur, gülde mercân
Rahmet melekleri iner semâdan
Ne hoş şey, şu pür-nûr seylâbı seyrân
Mis gibi yayılır toprak kokusu
Hayat bulur sayısız tâze fidan
Yağmur, toprağın bağrından pınarlar
Yüce dağlardan ırmaklar coşturan
Mâvi göğün yeryüzüne indiği
Deniz diye göründüğü bir destân
Yağmurun, nehirlerin son varış ufku
Uçsuz bucaksız, sâhilsiz bir ummân
Ummân, ufku sonsuzlukça uzayan
Dalgaları göğe varan galeyân
Ummân, suların arzuladığı su,
Suların özlem coşkusu çağlayan
Âşıkların vuslat umduğu deryâ
Aşk u sevdâ menbâ'ı cömerd sultân
Eller ona uzanır, yollar ona
Bütün sevdâkârlar yollara revân
Bir ufuk ki güneşle şen bir gülşen
Hayat tebşîr eder, ağarınca tan
Yol gösteren odur vuslat yolunda
Dosta seferde canlar kervân kervân
Şân u kerem sahibi, cömerd bir dost
İkrâmı ikrâmdır, ihsânı ihsân
Fevc fevc gelir gönüller kapısına
Mevc mevc coşar selâm olsun o cânân
Mevlâ sevmiş onu, melekler sevmiş
Kâinat sevmiş, sevmez mi hiç insân ?
Dağlardan ovaya inen su gibi
Selâm sunan kalblere sevgi saçan
Yanık yanık ötse bülbüller ne gam
Böyle bir gül, başka görmez gülistân
Yumuşacık teni nâzik gonca gül
Bedeni misk kokar, nefesi reyhân
Nergis bakışlı, sümbül salınışlı
Karanfil dokunuşlu elvân elvân
Fesleğen râyihâsınca letâfet
Yâsemince nezâket onda inan
Yüzü gül, sözü nûr, böyle buldu şân
Alnında parlayıp duran nûr nişân
Gönüllere bir lûtuftur sevdâsı
Bahtiyârdır onu görüp tanıyan
Müjdeler tahtının son tâc sâhibi
Fermânı fermân merdliği pek yaman
Kutlu aşk yoluna çağıran rehber
Bir şâh ki pek yiğit, onundur meydân
Odur hâlis âşıkların sultânı
Aşk meydânına hükmeden pehlivân
Çöllerden yayılır hükmü dünyâya
Aşkıyla şehirler alır o aslan
Ne aslan, parlar gerçek aşk yurdunda
Tahtına yaraşır bir ulu hâkân
Dağlarda hüküm sürmede rakibsiz
Kükremesiyle yankılanır orman
Kabarmış yelesi, heybeti müdhiş
Haşyetinden sinmiş bir yere kaplan
Vücûdu yay gibi gerilir avda
Bakışı yürekleri delen peykân
Aşkla bend olmuşlar, hepsi tutsağı,
Gönüller kâhir pençesinde ceylân
Göklere yükselen bir taze fidan
Omuzladığı yük gîran mı gîrân
Kurbanlıklar bağının tek goncesi
Bütün zamanlar için nûr-i zamân
Âşık köle, mâşuk sultân kavlince
Önce candan bir kul, sonra hükümrân
Kutlu sevgiye ermekte bütün iş
Dünyâ boş, başka sevgilerse yalan
Kutlu yol cennet yoludur varana
Gerçek yola gönül verdi âşıkân
O kutlu âşıkların has yolunda
Yol gösterir her lâhza yâr-ı zîşan
Vuslat yolunun rehberidir o şâh
Has yolun hânı sultânı bîgümân
Mesleği kalblere aşkı nakşetmek
Yâr seyrine mazhar cümle bendegân
Nûruna râm olur bakıp gören göz
Bir nazarıyla cezb olur nâgehân
Çağrısına dayanamaz tenle cân
Sarar kalbleri tatlı bir halecân
Sevdâya dâvet tüm gönülleri bu
Hakîkî kurtuluş yolunu i’lân
Kutlu bezminde toplanır ehl-i aşk
Birliğe koşar cümle âşık yârân
Ümid kapısı, bağış kapısı bu
Gelenleri sarar bir hoş heyecân
İnsan ölünce kopar kıyameti
Yokluğa karışır mal, mülk, hânumân
Ölümü unutup anmamak olmaz
Hayat-ölüm bir diyendir kahraman
Hayâtı hayâle çevirir ölüm
Bu sona denk olmaz zelzele, tûfan
Sona erer her şey bir gün nâgehân
Yalan dünyâ yıkılır kalır vîrân
Dağlar sürüklenir, gökler dökülür
Ne temel kalır yerinde ne tavan
Dehşet veren bir korku dalgasıyla
Helâk olur, ne varsa, insan, hayvan
Şiddetle yakalar sarsar ânîden
Harâb olur şehirler, kalmaz bünyân
Yerle bir olur ma'mûreler kamu
Yeryüzünden silinir gider umrân
O güzelim kâşâneler vîrâne
O köşkler saraylar hâk ile yeksân
Serin gölgeliklerde zevk u safâ
Hani gülistân hani bağ u bostân
Sesler kısık şimdi, bülbüller suskun
Ne ev kalmış cihanda ne âşiyân
Acımasız hükümdârlar silindi
Mağrûr zenginliklerin sonu hüsrân
Bugün sesi çıkmaz taş kalplilerin
Varlığın gerçek sâhibi tek kalan
Nerde o mülküyle kibirlenenler
Fayda vermez bugün servet ü sâmân
Ne yardım eden bulunur, ne örtü
Sıyrılır topraktan bedenler uryân
Hesap görmek için toplanır herkes
Büyük-küçük, şâh-gedâ, ricâl-nisvân
Ağızlar mühürlenir, diller susar
Ellerden beklenir ahvâli beyân
Sağdan-soldan uzatılır defterler
Doğru-yanlış için kurulur mîzân
İyi-kötü yapılanlar tartılır
Zerre mikdârı bir iş kalmaz pinhân
Yanlış yollara düşenler ayrılır
Tâ ezelden böyle verilmiş fermân
Bir ateş ki öfkesinden kudurur
Nârından kurtulmaya var mı imkân ?
Bugün yalnız sevdâlılar, sâdıklar
Aşkla ölenler, has dostlar şâdumân
Övülesi tahtında gözyaşları
Hem vesîle âşıklara hem kalkan
Sevdâlılar, has dostlar bağış diler
Dostlara sığnaktır nûr-i cihân
Aşkı hatrına örtülür hatalar
Ona bağışlanır ümmet-i ihvân
Dilerim ki o dost yükselsin her ân
Zarar vermesin gizli açık düşmân
Şânına, ehline, sevenlerine
Kem söz, kem bakış atmasın bir nâdân
Vecdi yedi denizi aşıp taşsın
Aşkıyla coşsun semâda kehkeşân
Sonsuz hoşnudluk olsun ona hemdem
Kutlu cennet ise ebedî vatan
Som altın, saf gümüş, hâlis inciden
Vuslat otağı sayısız köşk, eyvân
Ölümsüz lezzetler, nûrdan sofralar
Dosttan davet getiren hûri gılmân
Has âşıklarla cem' olsun müjdecim
Eşsiz yâr dîdâriyle mest ü hayrân
Merhametle açılır ancak cinân
O cân bu rahmete kılınmış şâyân
O mâh için coşsun lûtuf denizi
Sonsuz lütufla o dost olsun kâmrân
Tamam olsun nîmet artsın durmadan
Âşıklara gelmesin hiçbir ziyân
Sevdâlıları bugün, yarın, her dem
Dâim berâber ola dâim şâdân
Kutlu yolun o hâlis sevdâsına
Eriştirsin hepimizi Yaradan
Dünyâyı sarmış bir karanlık buhran
Müjdeci yârimdir bu derde dermân
Kara bulutlar karartmış kalbleri
Sevdâsıyla aydınlansın bu zindân
Aşkı hürmetine bağış dileriz
Hayatımız baştan sona hep isyân
Fânî dünyâya gönül bağladık da
Ne nîmet kadrini bildik ne şükrân
Rûhlar cisimler rızıklanır durur
Nankör nefsin bildiği yalnız küfrân
Nîsan yağmurları gibi yaşlarla
Gerçeğe döndük hepimiz bin pişmân
Onun yolunu tuttuk aşk u şevkle
İçten yönelip ettik ahd ü peymân
Sevdâlılar için iki cihân da
Cennet baharıdır olmasın hazân
O Sevgili aşkına felâh bulsun
Mahzûn âşıklar kalmasın perîşân
Ümîdle bekleşir sevenler hazîn
Cennet rüzgârıyla bitsin bu hicrân
Sevdâsıyla birliğe ersin kalpler
O eşsiz birlik olsun vird-i zebân
Selâm sunsun coşup taşsın mevcûdat
O ummâna çağlasın kevn ü mekân
Salih Şanlı
Kayıt Tarihi : 13.6.2017 14:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!