Günaydın.
Daha kış gitmeden üç beş gün güneş açarsa çiçeğe dururmuş erik ağaçları.Kanarmış hemen.Çünkü ağaçlar arasında güneşe en tutkunu ,en çabucak kananıymış da ondan.
Her ayazda da dökermiş çiçeklerini.Gelecek her yalancı baharda kanmaktan geri durmazmış.
Pandemi olarak tanımlanan Korona Virüsü ile başa çıkmaya çalışıyor ülkeler.Baharın gelmesine bir türlü izin vermeden kasıp kavuruyor ortalığı.Yaşlı-genç,varsıl-yoksul demiyor,türlü yönlerden ayrımcığa yönelmeden öldürmek için didişiyor insanlarla.
Her gün sanki borsayı izler gibi izliyoruz ikiye üçe katlayan sayıları.Ülkemizde daha on gün önce bu beladan bir olan yaşamı yitiren dün akşam itibariyle yüz ikiye ulaştı.Bugünün rakamları bakalım ne olacak.
Ben ölümün korkunç olduğunu düşünmüyorum,diyor J.L.BORGES.Sahi korkunç değil midir ölmek?Kendi yazgısını yazanlardan İranlı Sadık Hidayet’i anımsadım.Diri Gömülen,Kör Baykuş …gibi çok sayıda yapıtın ünlü yazarını.
1951’de Paris’te haftalarca doğalgazlı daire arar,bulur.Havagazı musluklarını sonuna değin açar ve ölür.Kendini öldürdüğünde tıpkı Kör Baykuş ‘un kahramanı gibi iyi giyinmiş,tıraşını olmuş ve her şeyini yakmıştır.
Çin büyük bedeller ödeyerek hakkından geldi Corona’nı.Şimdi Avrupa ,ABD ve çoğu ülkeler bu belayı yok etmek için amansız bir savaşıma girişti.Ülkemizde de durum farklı değil.
Özellikle İtalya ve Fransa’dan gelen görüntüler çok acı verici.Hastane köşelerinde kıvrılmış halde duran ölüleri gördükçe tüylerim ürperiyor.
Daha bahar gelmeden açan erik çiçekleri gibi virüsün pençesinde ölüp gidiyor insanlar Fransa’da doğal gazlı dairlerinde. Sadık Hidayet gibi değil ama başka türlü ölümle yüzleşiyor insanlar.
Her birimiz sanki suçumuz sabitmiş gibi o an’ı düşünür olduk,o an’a koşullandık.Böyle bir psikoloji içinde geliyor geçiyor günlerimiz.
Bir şiirinde :
‘’ Ay ışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni’’ diyordu Cemal Süreya.
Bu günlerde yaşasaydı eğer böyle bir riski göze alarak bileğinden öpebilir miydi sevgilisinin,diye düşünüyorum.
Ya Edip Cansever :
‘’Eldivensiz ve sıklımış
Hafif hafif terliyor
Görüyorum karşımda
Burnuyla dudakları arası
Böyledir Tomris’in özel yası…’’ diyordu Tomris Uyar için yazdığı bir doğum günü şiirinde,Şair .
İnsanlar,gitgide seyrekleşen cadde ve sokaklara eldiven takmadan çıkmaz oldular.Ellerimizin değil terlemesi ,birbirimizin eline değmesi bile sakıncalı.Burun ve dudaklar arası ise virüsün pusu kurduğu en tehlikeli bölgelerimiz.
Güm güm atıyor yüreklerimiz…
Bir görsek güneşi,bir görsek ! Sizin için de bir güzel öpeceğim ‘bileğinden’ güneşi dostlarım.
Bütün küfürleri savuracağım bizi bu durumlara düşüren belanın yüzüne…
Yine de yaşamdan yana olmak zorundayız her şeye karşın.
Necdet ArslanKayıt Tarihi : 7.4.2020 12:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!