-biz elimizde iki mum, iki nehir seliyiz,
deli divane gibi, öyle akar gideriz…
diyelim ki biz gecede ve göz gözü görmeyen karanlıkta, göz gözeyiz
sen bende yıldızsız geceleri yakıyorsun, ben sende güneşsiz günleri
gözlerimiz karanlık içinde sanki aşk gibi, birbirine birer ateş böceği
sen bana yıldız-yıldız bakıyorsun, ben sana yeni doğmuş güneş gibi.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Cevat bey,
dğerli üstadım, ben bu şiiri kaç kez okudum hatırlamıyorum :)) bu kadar güzel bir akıcılık, bu kadar güzel bir tema işlemesi ve konu seçimi nadide bir eser yapmış şiirinizi.. tebrik ederim tek kelime ile, çok güzeldi... gönlünüze, ömrünüze sağlık :))
iki mum kardeşlik ve sevgiye yansın..
kutlarım
namık cem
***sen bende yıldızsız geceleri yakıyorsun, ben sende güneşsiz günleri *** çıkarız aydınlıklara, doğarız yeniden sevgilerle....kutluyorum ( +10 ) sevgi ve saygılarımla....
Harika dizeleri beğeni ile okudum,yürek sesiniz hiç susmasın,saygı ve sevgi ile her şey gönlünüzce olsun.Tam puan.
diyelim ki biz hiç yaşamadık ve çorak topraklarda siz tek başınasınız
bir garip halaya durmuşsunuz gölgenizle, kulağınızda ölü ağıt sesleri
derken iki bulut örter gözlerinizi, biri doğudan gelmiş, batıdan diğeri
ve bir damla yağmur düşer anne gibi, tohumdan çiçek olup açar yüreği.
/ya güvercinlerin gözleri, onlar başka görür gelecek günleri/
Cevat Çeştepe
Yüreğinize sağlık Cevat bey başarılı bir çalışma olmuş beğeniyle okudum dilerim gönül sesiniz hiç susmasın yolunuz daima aydınlık umutlarla dolu olsun kaleminiz hiç durmasın nehir olup çağlasın yarınlarınız mutluluklar içinde olsun saygı ve sevgilerimle
''Kırın o sert ağır kabuklarınızı.
Kurtulun bu yükten.
Korumuyor o kabuklar, aksine zarar veriyor bize.
Yalnızlığa mahkum ediyor bizleri.
Hem hepimiz bir yıldızız.
Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi.'
tagorenin şiiri düştü aklıma peşisıra....sorular cevaplar...hem özne hem yüklem insanoğlu...güzeldi...tebrik ediyorum...saygıyla...
Sevgiden ve güzel duygulardan yana
kaleminiz ve o güzel duyarlı yüreğiniz
hiç incinmesin böyle güzel eserleri
bizlere sunduğun için doyulmaz bir paylaşım
yürekten alkışlıyorum sen sevgili kardeşimi
kutlarım başarılarınızın devamını dilerim
Muhteşem eserlerinize bir yenisini eklediniz ve paylaşmak için sundunuz bize; teşekkürler.....Her dizesinde ayrı bir hikmet olan bu güzel şiirinizi, bir kez okumak yetmez...Gönül dolusu, selam sevgi ve tebriklerimle kutluyorum...Esenlikler dileğimle, nice şiirlerde buluşmak üzre hoşça kalın büyük usta...
Harika bir calışma kutluyorum antoloujjime aldım tam puanımı bırakdım efendim saygılarımla
ağrı eteğinde buzu eritir sancı ve akdeniz kıyısında horlanmışlığın çadır kenti. an kala ölüme görüntülendi.kör sağır dilsiz erk. güvercin gözlerine kilitlendi..ateşlenen tetik günah keçisi toprakla kucaklaştıkca tohum yasallığın dışında ne çabuk boy veriyor aşk ve sevda inadına gülümsüyor yürekler...sevgim saygımla kutluyorum şiiri ve şairi...
Bu şiir ile ilgili 85 tane yorum bulunmakta