yalnızlığına dalıp dalıp dalıp çıkıyorum
gözlerinden üç beş mercan çıkarıyorum her seferinde
bir vurgun daha yeyip
şarkımıza yasemenler ekleniyor, güller hanımeli
taşlar ayaklanıyor, başımıza tarih kuşu konuyor
yalnızlığına dokunup dokunup kaçıyorum
Allah biliyor,
eteklerim zil çalıyorum, gülüşüm elimde
dizimde bir yüz taşıyorum, saray kaçkını ucube
fışkırıyorum güneş yanıklarından
iyiliğinin yakasında bir çengelli iğne
eşiğinde nöbetini tutuyorum kuşluk güneşinin
merhametin bir sokak kedisini almıyor içeriye
biliyorsun dozunu iyileştirecek zehrin
fıtratım kendine geliyor, ayaklarım tutuyor yeniden
koşarak çıkıyorum yanardağlarına zemherinin
işte tuttu sözünü gül
rengi bulaştı bu yaz da güneşe
şu arsız sarmaşık uzadı gitti, birleştirdi iki ölüyü.
~
Kayıt Tarihi : 27.3.2024 14:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!