Çölün Sırlı Yolcuları Şiiri - Özer Baba

Özer Baba
32

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Çölün Sırlı Yolcuları

Bir varmis bir yokmuş

Bir vakitler, çölün ortasında, rüzgârın sırlarını fısıldadığı bir vaha vardı. Bu vaha, aşkın yolcuları için bir mola yeriydi. Gecenin ayazında, üç yolcu aynı ateşin etrafında buluştu: Mecnun, Leylâ ve Kerem. Her biri aşkın farklı bir ateşiyle yanıyordu.

Mecnun, çöllerin divanesi, saçları dağınık, gözleri yıldızlara dalmış, elinde bir avuç kumla Leylâ’nın adını sayıklıyordu. “Leylâ,” dedi, “sen bir hayal misin, yoksa ben mi hayalim? Çöller seninle anlam buldu, rüzgâr seninle konuştu. Ama sen hâlâ uzakta, hâlâ ulaşılmaz…”
Leylâ, oturduğu yerde sessizce gülümsedi.

Gözleri, ateşin alevlerinde parıldıyordu. “Mecnun,” dedi, “sen beni aradıkça, ben senin içinde buldum kendimi. Sen çöllerde kayboldukça, ben senin gözlerinde yaşadım. Aşk, bulmak değil, aramaktır belki de.”

Kerem, biraz ötede, Aslı’nın yaktığı ateşin közlerini seyrediyordu. “Benim aşkım da bir yangın,” dedi. “Aslı’nın ateşiyle yandım, kül oldum. Ama o ateş, beni öldürmedi, yeniden doğurdu. Aşk, yanmaksa eğer, ben yanmaya razıyım.”

Üç yolcu, aynı ateşin etrafında, aşkın farklı hallerini konuştu. Mecnun, “Aşk, vuslatsızlıktır,” dedi. Leylâ, “Aşk, kendini bulmaktır,” diye ekledi. Kerem ise, “Aşk, yanıp kül olmaktır,” diye tamamladı.

Sabah olduğunda, her biri farklı yollara düştü. Mecnun, çöllere doğru yürüdü, Leylâ’yı aramaya devam etti. Leylâ, bir dağın eteğine gitti, Mecnun’un hayalini kalbinde taşıdı. Kerem ise, Aslı’nın izini sürmek için yola koyuldu.

Ateş söndü, vaha sessizliğe büründü. Ama o gece, aşkın üç yolcusu, birbirlerine dokunmuş, aşkın sırlarını paylaşmıştı. Ve çöl, onların hikâyelerini rüzgârla savurdu, dilden dile, gönülden gönüle taşıdı.

Özer Baba
Kayıt Tarihi : 28.1.2025 19:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!