Şehrin tüm ışıklarını söndürebilir miydik?
Bir mum olsun yanmaksızın
Bedenimin ışıkları söndü sanki
İnsancıllığımı da aldırdım
Hoyratım, savruğum
Senli nefes alırken
Yavaş yavaş daralıyorum
Sessizliğine alışamıyorum
Enerjim de kalmadı
Karar verdim
Bugün ölmek istiyorum...
Çok zor
Verdiğim sözler
Aklın menteşelerini yağlar gibi
Kayganlaşıyorum
Savunularım da yok artık
Serseri mayın derler ya işte öyle
Çarpan kendine gelemiyor bir daha
Virüs gibiyim
İyileşemeyiz de artık
Biliyorum...
Çok zor
Sokağa çıkıp gördüğüm ilk kediye anlatacağım
Çocukken de öyle yapardım
Onlar öyle bel bel bakarlardı suratıma
Gözleri elimdeki yemek kasesinde
Anlatırdım, dökerdim içimi
Dinlemenin mükafatı koca kase dolusu yemek olurdu
Artık büyüdük de, olmuyor öyle
Delilik oluyor adı
Doğru ya akıl lazım bize
Nedense?
Anlatamıyorum artık...
Çok zor
Penceremin önünde oturuyorum
Mis yağmur, toprak kokuları süzülüyor odama
Ilık nefesini, sıcak kucaklayışını yeniler gibi
Hatırlıyorum tek tek...
Tüm anlar ki
Ne kadar az..
Az çoktu, bildik/sustuk
Susmadan mütevellit yazdık da doldurduk boşlukları
Aşıktık biz adam, hem de çok aşık
Öylesine nefes almak gibi değil
Ciğerlerini orman kokusuyla harmanlı soluyan bir nefesle
Öylesi aşıktık ki korktuk/kaçtık
Şimdi biz olmak...
Çok zor
Sensiz eğlencelerden dönüyorum
Bedensel varlığın anlamındaki sensizlikten
Senli düşüncelerle kıvrılıyorum ritmik namelerin içine
Bir kadeh dikiyorum kafama, vakur şerefine
Gülümsüyorum dolunayın gülümser silüetine
Yineliyorum sessiz haykırışları
Cevapsız mektupların adını sen koyuyorum
Vaadedilmemiş tebesümleri sıralıyorum peşisıra
Böylesi olmalıymış kabulleniyorum
Anlamak mı?
Anlamıyorum...
Çok zor
Bir çocuğumuz olsa nasıl olurdu dersin?
Güzel olurdu, iyi olurdu, çokça şaşkın, üretken olurdu
Kendi ruhunun rüzgarını dinleyebilen bir çocuk
Masal kahramanlarına bürünmez, kendi kahraman olurdu
Düşüncesi bile bu kadar güzel
Gerçeği nasıl olurdu?
Cesur çocukları bırakalım cesur ebeveynler doğursun, değil mi?
Olurdular olmaz
Olması...
Çok zor
Matematiksel işlemlerin hareketi oynak
4 işlemde saklıymış hayat
Topla mutlulukları, aşkları, başarıları
Çıkar nefretleri, hataları, pişmanlıkları
Çarp zaferleri, cürretli başkaldırışları
Böl yıllara, günlere, anlara
Son aldığın nefese neticen düşer
Elde var bir, o da sensindir
İki kalmak...
Çok zor
Paylaşımların zaferleri eksikse hayatta
Varsın günahın elması da sallansın dalında
Nesillere vesile olamamak kadar eksik kalırsın
Bir başına
Çift şeritli bir yolun gelen ve giden yolcusu
Yolları bitiren varışlarsa
Devamlılık aynı şeride yolcu olmak değil midir?
Varışın, başından beri yanındaysa
Yolculuğun bir ömür boyu değil midir?
Aynı sularda yıkanmak, aynı göğün altına uzanmaksa
Damlaların kaçı sana, kaçı bana düşer saymak niyedir?
Paylaştığımız gökler bizi harmanlamak için değil midir?
Avucunu sıkıp da şah damarını onun damarına vurmadan
Aklını alıp da onun aklıyla katık, alim olmadan
Her uyandığında burnunun ucundan onun nefesini solumadan
Geçecekse bir ömür, yaşamak niyedir?
Hayat anlamlı paylaşımlarla yaşamak için değil midir?
Yoldaşım
Sensiz...
Çok zor
Arsız gerçekler var hani kuralsız
Kahve bahane muhabbet şahane der gibi
Sen bahane, aşk şahane sevgilim
Yoksun ya artık yarınımda
Garantisi aşkın canımda
Aşk eskimez, yıpranmaz, devrilmez
Özlemler sevişir en şiddetlisinden
Yanındaki en sevilesi, aşık olunasıdır belki
Olamazsın
Yanındayken...
Çok zor
“Tesadüf yoktur”
Bakışmalar, tartışmalar
Anlaşmalar, karışmalar
Yenilikler, kadimlikler
Tatlı tatsız atışmalar...
Dengeyle serpiştirilmiş lekeleri gibi tuvalin
Adı konmazdan önce
Sebepli yolculuğumuzun boyaları tükenmez
Bizi biz yapana
Tesadüf demek...
Çok zor
Yakalamak parmak ucundan
Olta ucunda balık
Ağaç dalında yaprak
Alnından bir perçem saç
Yakalanmışların hatırına salınır aşkın
Eskicinin yalpalayan arabasından
Tutamacı kalmamışların pazarına yolcu
Avaz avaza bağarır
Eskici...
Yenilenmek...
Çok zor
Sabahlara sırılsıklam ayarım
Başucumda günaydın mesajın
Avuntuya mecali kalmamış, yorgun
Tekele teslim acım
Yastıkla flörtüm sonlanır
Yarınların rüyalarına dolarım
Dolandığım telefon kabloları da iletmiyor
Gelmiyor artık mesajın
Bu bekleyiş...
Çok zor
Devlet adamları kıskanır
Böylesi adil kaypaklığı
Ve baltasını saplayan
Yaraladıktan sonra geri kaçan
Bir daha aslaları
Tomruklarla nehirlerde yüzen baltacıları
Üzerlerinde çocukları oynar
Babaları kaypaktır
Sözünden döner
Oyunlara vesiledir
Umursamazlar
Ve bilmezler
Kesilen dev bir sekoyadır.
Pişmanlık/Geri dönüş...
Çok zor
01.09.03
Ben de acıdım
Doğarken batan güneş
Kaderin demi
Yakındır vuslatın gömü
Tahta kültablaları gibi
Söndür sigaranı
İzsiz kalmak...
Çok zor
Ot bitmez topraklara
Bahar gelmez yaşamlara
Düşen ilk damlayla
Çoşan taze aşklara
Sormak lazım
Su nedir?
Çöllerde filiz vermek...
Çok zor
Kaygı teknesine yolcu
Çizgisi silik ufuk adlı kadın
Dongun denizde saçlarım çizgi
Salınır, süzülür
Gözlerine bakar arkadaş
Sırtın dönüktür
Yolcuya yer sormak...
Çok zor
Pürüssüzdü tende dokun
Yalansızdı uykuda kokun
Zafersizdi ayık şafaklar
Kalabalıktı ölüm
Yalnızdı doğum
Şifalar saklıdır
“C” diyen sesinde
Aydınlanmak gözde
Yalvarmak dizde
Savaşın değil cephe
Yüreğinin siperinde
Kazanmak...
Çok zor
Oyalı örtüleri tığlar
Destansı masalları babaanneler
Koca duvarları ustalar
Verimli toprakları köylüler
Bir de beni şiirler işler
Şiirsiz kalmak...
Çok zor
Buz mavisi adında
Tadın da canımda
Çok zor diye diye
Bugüne de vardım
Yarınlara ne kalır
Sensizim...
Sensizim...
Sensizim...
Mayıs 2005
Yasemin SezerKayıt Tarihi : 8.12.2005 12:03:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yasemin Sezer](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/12/08/cok-zor-17.jpg)
tebrik ediyorum
TÜM YORUMLAR (1)