Ölgün suların ham öfkesinde büyüyen
El değmemiş yakamozun ışıltısıdır yalnızlık
Gölgelerde unutulmuş son sözlerin
Her köşe başı gözyaşıdır yalnızlık (F.D.E.)
Sabaha beş kala buğulu gözlerin
Kirpiğinden düşen bir damla yaştır yalnızlık
Kapalı perdelerin gerisinde gecede sızıp kalan
Anıların sessiz çığlığıdır yalnızlık(C.A.)
Bir annenin enkazlar arasında feryadıdır, çaresizliğine
Nedenini bile soramadan, sessizce ağlamasıdır kaderine
Ana sütü bekleyen barut kokulu kundaktaki bebeğine
Ninni yerine o kızıl kıyamette, ağıtlar yakmasıdır yalnızlık(M.M.Ö.)
Dünyanın tüm seslerine ahrazlık
Tüm renklerine ammalıktır yalnızlık
Kalabalıklar içinde can sıkıntısının yoklamasıdır yalnızlık
Çekildiğin kuytuda kalp atışının ağır gelmesidir yalnızlık
Yaşlı bir insanın geçmişi düşünürken
Dile getiremediği iç sesidir yalnızlık
Hasretle dolup taşan, yürekten esirgenen
Bir su serpintisidir yalnızlık
Zamansız ve habersiz gelen akıbetin
Ayak sesidir yalnızlık
En nihayetinde senin olmadığın her yerin
Genel adıdır yalnızlık (N.Ö.)
Dolunay sessizliğini, ağlayan medcezir bastırdığında
Uykudaki martının kanatlarına konan gizemdir yalnızlık
Mersadan kalkan geminin kara dumanında yükselen
Nümayan ayrılığın son gülce busesidir yalnızlık
Ey menfa gözlerimden deryalar damıtan yalnızlık
Ey malihülya geceleri karla kuşatan alaca karanlık
Ey Hallacı Mansur’un ahıyla dört nala koşan sır
Ey Âdem’den miras kalan asırlık acı tortu: Ey yalnızlık(M. Aheng)
13.12.2014
Kayıt Tarihi : 13.12.2014 22:47:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Muhammed Aheng](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/12/13/cok-sesli-yalnizlik-2.jpg)
Aslında böylesi güzel bir çalışmaya ben de katılmayı düşünmüştüm. O aralar çok çok özel bir durumu olduğundan katılma fırsatı, daha doğrusu yazma fırsatı bulamadım.
Katılımcıların yazdıklarıyla anlamlı ve güzel olmuş bir çalışma...
Özellikle senin yazdığın iki kıtaya değinmek istiyorum.
Edebi dil, günlük dilden, konuşma dilinden elbette ki farklıdır. Ancak, yeteri kadar yabancı kelimenin girdiği dilimize çok az kullanılan yeni kelimeler eklemeye gerek var mı?
Misal; Liman zaten Türkçe olmayan bir kelime. Mersa da girmeli mi?
Nümayan, yine öyle. Nümayişi eskiler çok kullanmışlar. Unutulmuş, devrini doldurmuş. Gösteri, görünen, protesto giib anlamlarda kullanılan nümayiş gibi “nümayan” için de buyur mu demliyiz?
“Menfa, menfaat; malihülya, kuruntu, karasevda” gibi…
Yüzyılların ötesinden Fuzulî bile Türkçemizi yüceltmeye, edebî dil yapmaya gayret ederken…
Güzel çalışmaya katılanları ve zatınızı gönülden kutluyorum.
Sevgi ve saygılarımla değerli kardeşim.
Kutluyorum kalemini ve o naif yüreğini.
Sevgi ve selamlarımla...
TÜM YORUMLAR (9)