Ay mehtaba durmuyor
Ruhum, kalbimin kapısına
Öyle içten vurmuyor
Orkide renkli duygular
Benliğimde kudurmuyor
Şu garip, yaşlı dünyanın
Hırs atına binmeyi
Canım hiç çekmiyor.
İnsanların yüzü neşe saçmıyor
Hal, hatır sorulup
İçten gelerek sohbet yapılmıyor
Vişne ağacı altında
Başkalaşan, katılaşan gölgeler
Stresi derinden alan
Çocuk seslerini bilmiyor
Yürekler aynı müziğin
Tatlı ritmiyle atıp
Tavşan renkli çaylar
Eskisi gibi içilmiyor.
Çok geç kaldık
Çok geç…
Birbirimizi anlamada
Gönül, hatır sormada
Çıkar işinden uzak kalarak
Kalbimizin saf özüyle
Şefkatle örülmüş
Gönül gözüyle
“Merhaba” demek için
Çok geç kaldık
Çok geç…
Çok geç kaldık
Çok geç…
Merhamette, acımakta
İçimizi yansıtmada
Yanıbaşımızda insanlar
Dövülüyor, öldürülüyor
Artık hepsini normal karşılıyoruz
İnsanların hatasına kızıp
Aynı hatayı kendimiz yapıyoruz.
Yeter ki bir kişinin
Açığını bulalım
Medya kuruluşunda çalışan
Bir gazeteci gibi
Hemen yayım yapıyoruz
Örtmede, örtünmede
İlk önce kendimizi ayıplamada
Çok geç kaldık
Çok geç…
Tek gözlü canavarları;
Bilgisayar ve telefonu
Zaman hırsızı televizyonu
Bir an olsun kapatıp
Anne, babalar çocuklarına
Ya da çocuklar anne, babalarına
“Nasılsınız” demek için
Beş dakikayı feda etmede
Çok geç kaldık
Çok geç…
Azrail’in soğuk nefesini
Can kökümüzde hissetmede
Doğrular etrafında
İnadına birleşmede
Ölmeden bir insanın
Değerini bilmede
Bu dünyaya neden geldim,
Vazifem nedir? Sorusuna
Cevap vermek için
Çok geç kaldık
Çok geç…
Kayıt Tarihi : 20.12.2012 15:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!