çok çabuk geçti yıllar
aslında birlikte büyüdük
bir çok şeyi öğrendik
daha önce hiç görmediğimiz dramları
trajedinin en acıklısını
komedyanın bol alkışlısını
işte terlikler orada
kanepe karşıda, masa şurada
lakin o boşlukta tüm eşya benimle konuşur
hepsinin ya bir ruhu var
ya da ben kendi ruh halimi
o eşyaya bir elbise gibi giydirmişim
diyelim ki uzun bir yolculuğa çıkacağım
ama otogarda bir sorun çıktı
ve evime döndüm
döndüğümde bütün ev
ve eşyalar hüzünlü
kapının girişindeki terliklere bakar
onları aceleyle nasıl iki yana
eğreti bir şekilde savurduğumu görür
hüzünlenirim
bir şeyler değişir
yavaşlar
ruhun kumlu sahilinden
hayatın kayalıklarına doğru yürüdükçe
ve hüzün ,
meyyal hale gelir
eş zamanla
yıkım başlar yürekte
bu yaşların kaderidir bu
yaklaştıkça daha bir sarılırlar
sarıldıkça
daha da hareketsizleşirler
zamanın akışındaki kimsesizliği
öğrenmek için
dolu dolu gülmek için
topraktan geldiğimi hatırlatırlar bana
ağaçların ve kuşların fısıltıları
bir ağaca verdiğimde sırtımı
gün batımlarında
güneşi kovalayan gündöndü tarlasında
bir tuhaf halle
geçerim altından gök kuşağının
gizli bir heyecan
kuş olup gelir konar hıfzıma
neler yaşadığımı anlatamam
Allah korusun
bir şeyler yolunda gitmez
elimi sıcaktan soğuğa sürmek zorunda kalırsam
ve bedeviliğe dönersem
gerisin geri
hayır
böylesi bir geçmişi
kendimle birlikte
sonsuz bir sessizliğe mahkum bırakmak
haksızlıktır
şafak boyaları üzerine derin çentikler atılırken
türküler söylerim
saz daha inmeden duvardaki yerlerinden
geçmiş günlerden
bir duygu düşer gönlüme
boşlukta kalır gözlerim
hasretlere
ayrılıklara alışık
karanfil damlası mısralar yansır
kentin yitik sesinden
yüreğimin yitik adresinden
dalga dalga her harfinden
yeni baştan
portakal kokusu sarar şehri
portakal çiçeği renginde
nasılsa güneş doğar birazdan
ve ben buhar olup uçarım buralardan
yani şöyle
okurken şarkıları
bakıp içine ufukların
aynı anda
sanki kopya çeker gibi
üstümden geçer bulutlar
yani sadece bana
selam vererek
sigara paketini
ve çakmağı yoklamak gibi
duman soluyarak
tütüne gizlenmiş o zehri gırtlağımda hissederek
güne başlamak kadar
rezil bir duygu yoktur sanırım dünyada
ama olsun
hayatın daha keyifli yanına denk geldik de
yaşamaya itiraz mı ettik yani
pencereyi döven yağmur damlaları
içimdeki narın zihnimde çizdiği resim
gözümün önünden gitmiyor
sözcükler vurucu satırları tetikleyip duruyor
bu kısır döngünün kaçıncı evresi
bilmiyorum
redfer
Kayıt Tarihi : 21.6.2025 12:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!