Çocuktuk,
Gülümser mevsimler geçerdi gözlerimizden
Geleceğe meyilliydi dilimizdeki tüm fiiller
Annemizi çokça severdik,çok ağladığı için belki
Ya da pek tanıyamadığımızdan babamızı
Bütün babaları getiren akşam düşmandı bize
Solan bir hayatın gençliğini silerdik penceremizde
Yutkunduk,
Ellerinde reçelli ve sarelleli ekmeği bölüşenlerde
Köftenin mayonezle birleşimini gizlice hayallendik
Suyumuzun kesik olduğunu ve elektiriğimizin
Dayak yedik de öğretmenimize bile demedik
Günlük harçlıklarını harcayanları da gördük
Çocuk gözlerimize bakmamayı öğretemedik
Gocunduk,
Teneffüslerde kalemi kaybolanların yaygarasından
Ders aralarında habersizce yapılan aramalardan
Hiçbir yerimizde (kalbimiz hariç) olmadığı halde yaramız
Sökülen ayakkabımızı gururla dikti de anneciğimiz
Yoksulluğun günden güne büyüyen deliğine
Denk gelmeyecekti o günlerde hiçbir yamamız
Utandık,
Zaman zaman lastik çizmelerimizden,silik defterlerden
Sümerbankın pazenleri ve patiskaları dillenirdi sırtımızda
Kömür tozundan tezek yaparken öğrendik kışın karalığını
Akdenizin koynunda ısınınca ellerimiz zamanla
Bizi terk eden şehri de unutturacaktık hafızamıza
Yoksulluğun utanç olmadığını babamızla öğrenecektik
Umuttuk,
Beyaz bir tülbentin mavi boncukları kadardık
Hastalanmadan geçirdiğimiz her kışa bahardık
Sobamızda çıtırdayan kayısı çekirdeğinden ala
Tavuk kırıntısıysa soframızdaki o gün bayram
Ah annemizin tebessümü ahh babamız evde
Vallahi bugün bayram billahi o gün bayram
Tutunduk,
Eylülün saçlarından akdenizin sarp yamaçlarına
Çocukluğumuzun yutkunmasıydı umutlarımız
Şehrimiz terk ederken bizi eprimiş bir kamyon şarkısında
Veda etmeyi bilemeyecek kadar uykuluydu masalımız
Bütün acılarını beydağına sadaka verir gibi savuran
Ağlamayan ve uyumayan tek daldı anamız
......
malatya,ikibinon
Keziban ArpacıKayıt Tarihi : 3.3.2010 11:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bozkırın toprağı yabanım
Annesini unutmuş zavalı
Gönülde anonim türkü tutmuş
Gülüyor nasır tutmuş ellerine..
Nasıl söylerdi zaten
Kadın esref mahalesinden
Garip,teriyle karnını doyuran
Üzülmemek için..az görse sevinridi
Eli ayağı titrek korkak heycan
Tuttuğu hep kazma kürekt...
Nasılsa yetiyor hulyası kendine
Müebbet etmiş türkü gözlerine
Mutluluk, yok küçüğü büyüğü
Ulaşılmaza erşimenin yolu..
AZIĞI! soğan ekmek bayramm
KATIĞI! ruyasındaki birazcık SEN
ve iyi ki yaşandılar.
muhabbetle..
o da öldü gülümseyerek ..
üşüyordu..
utansa da gözlerim ceketim şahittir ;
üşüyordu
ve içimde beyazdan siyaha dönüyordu zaman
ölüyordu..
zaman yutkunmak için zaman isteye dursun
ölüm anlaşılmak için ruh..
gocunmak yok Azrail'e..
her şey gibi annem de O'na dönüyordu..
:(
tebriklerimle.umutların var olmasını dilerim hocam
TÜM YORUMLAR (10)