Aklını savaşta bırakanlar; aydınlığınız da, karanlığınız da sizin olsun.
Kirli emellerinizle bizi de kirletmeyiniz. Us’umuza savaşı bulaştırmayınız. Kulaklarımız yırtıldı bomba seslerinden, gözlerimiz âmâ! ..Sebep kara kaplı yürekleriniz, bitmek tükenmek ve doymak nedir bilmeyen hırslarınız ve karartılmış arzularınız...
Bir an bile olsa düşündünüz mü hiç? Bu dünyaya bizi neden getirdiniz?
Gözyaşının, kederin, acı ve ölümlerin bekçiliğini yapmak, baharlarımızı çalmak için mi? Hatırlayın bir, neler vadetmiştiniz bizi kucağınıza almadan önce?
Hani nerde? Yarınlarımızı süsleyecek çiçeklerimiz, uçurtmalarımızı özgürce havalandıracak gökyüzümüz? Hani nerde huzurun adresi vatanımız? Siz bunları bize verebildiniz mi?
Biliyor musunuz, kalem tutamadan kırılan şu parmaklarımızın, dünyanın güzelliklerini göremeden kör olan şu gözlerimizin, bedenimizden eksilen şu organlarımızın sorumlusu siz savaş sevenlersiniz...Bunların hesabını varabilecek misiniz?
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman