ACEMİ SİHİRBAZ
Yazan: Fevzi Günenç
Arkadaşlar, ben buraya monolog anlatmak için çıkmadım. Eğer sizi güldürmemi bekliyorsanız havanızı alırsınız. Ben bir sihirbazım.
Ne yazık ki benim bir sihirbaz olduğuma kimse inanmıyor. Şimdi size bir gösteri yapacağım. Lütfen siz inanın. Sihirbaz olduğumu söyleyin.
“Aferin,” deyin bana. Bütün istediğim bu. Bir aferincik. O kadar zor mu bunu söylemek?
Şimdi dikkatle izleyin beni. Bakın ne yaman sihirbazmışım; görün, anlayın.
Başımda gördüğünüz şu şapka var ya. Bildiğiniz şapkalardan değildir bu. Aslında bir sihirbaz şapkasıdır o. İçinden neler çıkar neler…
Siz söyleyin, ne çıkartayım şapkamdan?
Tavşan mı? ..
O biraz zor. Bir sinek çıkartmamı istemez misiniz?
Çok mu küçük olur? Göremez misiniz? At sineği çıkartayım canım… biraz daha büyüktür o.
Ne? Kurbağa mı çıkartayım? İiiiiğğğ… İğrenirim ben kurbağadan. İnsanın elini siğiller içinde bırakır.
Evet, iyi tarafları da var tabii kurbağa çıkartmanın. Bazen prens olabiliyor kurbağalar. Ya da prenses… Ama bende o şans nerde. Bana çıksa çıksa bir cadı çıkar.
İyisi mi siz vazgeçin kurbağadan.
Efendim? Kuş mu çıkartayım? Bakın işte bu olur. Şapkamdan bir değil bir çok kuş çıkartabilirim. O kadar çok kuş çıkartırım ki, gökyüzü kuşlardan bir bulutla kaplanır. Bunu çok yaptım.
Bir defasında şapkamdan o kadar çok kuş çıkartıp göğe saldım ki… Meteoroloji uzmanları onları bulut sanmış. Hava tahminlerinde
“Bugün hava yağmurlu olacak” diye rapor vermişler.
Tabii ki yağmur-mağmur yağdığı yok. Boşuna şemsiye taşıdı herkes o gün. Boşuna beklediler başlarına bir şey düşsün diye.
Hiçbir şey düşmedi tabii. Başlarına taş düşecek, pardun kuş düşecek değil ya…
Tamam hemen işe başlıyorum. Şapkamdan yine kuş çıkartacağım. Hem de bir, iki, üç kuş değil. Onlarca, yüzlerce, binlerce kuş…
Aaa! Unutmuşum. Benim kuşlar grevde şu ara. Toplu eyleme geçtiler. Neymiş efendim, yemlerini az veriyormuşum. Fazla yemek iyi değildir arkadaşlar. Sağlığa zararlıdır.
Evet, can boğazdan gelir ama bazen de can boğazdan gider. O yüzden fazla yememek gerekir. Ben kendilerinin iyiliği için yemlerini azalttım. Ama onlar beni anlayamadılar.
Bakın geçende aynı şeyi eşeğim için de uygulamıştım. Şunun yemini azaltayım, dedim. Arpasını her gün bir avuç noksan vermeye başladım.
Eşeğim çok anlayışlı bir eşekti. Hiç itiraz etmedi. Ben de azalttıkça azalttım onun arpasını.
Yeni bir buluşa imza atmak üzereydim. Bir eşeğin arpa yemeden da yaşayabileceğini bütün dünyaya kanıtlayacaktım. Ah, işler nerede ters gitti anlayamadım.
Bir sabah ahıra girince ne görsem beğenirsiniz? Benim eşek nalları dikmiş… Açlıktan ölmüş…
Neyse, bunun konumuzla ilgisi yok. Yani sizin anlayacağınız kuşlarım grevde olduğu için şapkamdan kuş çıkartamayacağım.
En iyisi ben size şapkamdan kurdele çıkartayım. Renk renk kurdeleler… Buyurun, işte çıkmaya başladılar bile…
Bunlar kırmızı renkte kurdeleler… Bunlar da sarılar… İkisi bir araya gelince ne olur? Sarı kırmızı… Galatasaray yani. Kova… Pardon aslan diyecektim.
Yok mu aslan Galatasaraya bir alkış?
Yeter yeter fazla alkışlamayın. Ben Fenerliyim. Şimdi ne çıkacak bakalım şapkamdaaan…
Yaşasın lacivert kurdele çıktı..
Şimdi de, yine sarı. Sarı daha önce çıkmamış mıydı? Haaa, sarı lacivert olsun diye çıktı bu. Yani makarna. Ne makarnası? Kanarya! Yok mu sarı kanaryalı Fenerbahçe’ye alkış?
Şimdi de beyaz kurdele çıktı. Korkarım artından siyahı çıkacak. Öyle ya, Fenerle Galata çıkar da Beşiktaş çıkmaz mı? ,
Evet evet siyah kurdele çıktı! Karga karga! Ne kargası canım? Pardon, özür dilerim. Kartal diyecektim. Kartala alkııış!
Sıra neye geldi sizce? Benim içimden yine kırmızı geçiyor. Evet, kırmızı çıktı… Ardından?
Bu defa da siyah çıksa… Evet, siyah çıktı! Şahin şahin! Gaziantepspor! Yok mu alkış Gaziantepspor’a!
Kurdele bitti galiba. Nasıl biter? Asıl çıkması gereken renkler var. Evet evet yine kırmızı! İşte kırmızı! Yine beyaz! İşte beyaz!
Kırmızı beyaz! Şimdi ne oldu? Milli takımımız! Yok mu milli takımımıza bir alkış! ...
Eh, yeter artık. Bir sihirbazın şapkasından daha fazlası da çıkmaz herhalde.
Başka bir numara daha mı göstereyim? Bunu kim olsa yapar mı? Tamam canım, tamam…
Şimdi göstereceğim numaram her zaman başarılı olmuştur. Bir asistan lazım bu numarayı yapmak için bana.
Kim asistan olmak ister? Sen mi? Tamam, Sen asistanım ol. Buraya gelmene gerek yok. İşini oradan yapabilirsin.
Asistan, şimdi ben gözlerimi bağlayacağım. Sen oralarda dolaşacaksın. Elini neyin üstüne dokundurursan, ben gözüm kapalı olduğu halde, onun ne olduğunu bileceğim.
Haydi bakalım, işe başlıyoruz. (Gözlerini bağlar.) İşte gözlerimi bağladım. Dolaş bakalım orlarda.
Koy elini bir şeyin üstüne. Koydun mu? Koydun ha! Aferin, kıpırdamadan dur. Onun ne olduğunu bileceğim. Bu… parlak bir şey… Kocaman… Sert… Bildim bildim! Bal kabağı!
Değil mi? Peki ne? Yaşlı ve kel bir seyircinin kafası mı? Bal kabağı değil mi? Hay Allah! Yine nerede yanlış yaptım ben?
İzleyenleri selamlar, sahneden çıkar.
Kayıt Tarihi : 22.6.2009 12:15:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Fevzi Günenç](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/06/22/cocuk-tiyatrosu-30-acemi-sihirbaz-tek-kisilik-cocuk-oyunu.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!