Çocuk Tiyatrosu Oyun: 01
YUMURCAKLAR SINIFI
Yazan: Fevzi Günenç
KİŞİLER?
BAYAN ÖĞRETMEN
SUNA ABLA
SELİN ABLA
BETÜL:
CEREN:
GÜLER
MURAT ABİ
ALİCİK
VELİCİK:
CANCAN
NURİ
CİMİ
DEKOR:
Mini mini Birincilerin sınıfı. Karşıda Beyaztahta, çevrede oyuncaklar. Duvarlarda çocuk resimleri.
BAYAN ÖĞRETMEN:
Çocuklar bugün harfleri öğrenecektik. Ama ben rahatsızlandım. Şimdi eve dinlenmeye gideceğim.
ALİCİK:
Dersimiz boş mu geçecek öğretmenim?
BAYAN ÖĞRETMEN:
Boş geçer mi hiç? Büyük sınıflardan ablalarınız, ağabeyleriniz geldi. Harfleri size onlar öğretecek. Size tanıtayım onları. Bu Suna ablanız.
SUNA ABLA:
Merhaba çocuklar.
ALİCİK: (Parmak kaldırır.)
Benim adım Ali. Arkadaşlar bana Alicik diyorlar. Seni sevdim öğretmen abla. Sen de Alicik diyebilirsin bana.
SUNA ABLA:
Peki Alicik. Bir şey mi soracaksın?
ALİCİK:
Evet.
SUNA ABLA:
Sor bakalım.
ALİCİK:
Bana mı dediniz?
SUNA ABLA:
Neyi?
ALİCİK:
Merhaba dediniz ya…
SUNA ABLA:
Haa, evet… Herkese dedim. Bu arada sana da demiş oldum tabii.
ALİCİK:
Bir daha söyler misiniz?
SUNA ABLA:
Elbette. Merhaba… Merhaba Alicik!
ALİCİK: (Arkadaşlarına döner, sevinçle)
Bana merhaba dedi…
BAYAN ÖĞRETMEN:
Bu ağabeyinizin adı da Murat.
MURAT:
Günaydın arkadaşlar.
HEPSİ:
Günaydın Murat abi!
ALİCİK: (Parmak kaldırır)
MURAT ABİ:
Tamam Alicik, tamam, sana da günaydın dedim.
BAYAN ÖĞRETMEN:
Bu da Selin ablanız.
SELİN ABLA:
İyi günler arkadaşlar…
ALİCİK:
Bana arkadaş dedi…
BAYAN ÖĞRETMEN: (Çocuklara)
Öğreticilerinizi tanıttım. Siz de kendinizi tanıtırsınız artık.
ALİCİK:
Ben kendimi tanıttım.
BAYAN ÖĞRETMEN:
Aferin Alicik. Ben gidiyorum artık. Size iyi öğrenmeler. (Öğreticilere) Size de iyi öğretmeler gençler.
SUNA ABLA:
İyi günler efendim.
MURAT ABİ:
Güle güle öğretmenim.
SELİN ABLA:
Geçmiş olsun.
ÖĞRETMEN:
Var olun.. (Çıkar)
MURAT ABİ:
Eveeet… Şimdi dersimize başlayabiliriz. Konumuz neydi çocuklar?
VELİCİK: (Güler)
MURAT ABİ:
Niçin güldün arkadaşım?
VELİCİK:
Benin adım Veli. Arkadaşlar bana da Velicik diyorlar.
MURAT ABİ:
Peki… Tanıştığımıza sevindim Velicik. Şimdi söyle bakalım. Demin niçin güldün?
VELİCİK:
Siz bize bir şey öğretemezsiniz. Ona güldüm.
MURAT ABİ:
Neden öğretemeyecekmişiz?
VELİCİK:
Baksana konumuzu bile bilmiyorsunuz. Konumuz neydi çocuklar diye bize soruyorsunuz.
SUNA ABLA:
Sizinle işimiz var.
SELİN ABLA:
Ana okulu değil, miniklerin hababam sınıfı burası galiba.
SUNA ABLA:
Bilmediğimizden sormadı o soruyu size Murat abiniz çocuklar.
VELİCİK:
Niçin sordu ya?
SUNA ABLA:
Sizinle iletişim kurmak için.
VELİCİK:
Öyleyse ben de onunla iletişim kurayım. Konumuz neydi Murat abi?
MURAT ABİ:
Harfler… Harfleri öğreneceğiz.
VELİCİK:
Aferin, bildin.
HEPSİ: (Alkışlar)
MURAT ABİ:
Artık derse başlasak iyi olacak.
CANCAN:
Bence sakıncası yok.
MURAT ABİ:
Sen kimsin?
CANCAN:
Ben Cancan’ım.
MURAT ABİ:
Tanıştığımıza memnun oldum Cancan.
CANCAN:
Tanıştığıma diyecektiniz galiba.
MURAT ABİ:
Neden?
CANCAN:
Ben daha tanıyamadım ki sizi. Tanıdıktan sonra söylerim memnun olup olmadığımı.
MURAT ABİ:
Peki… Şimdi harfleri öğrenmeye başlayalım. (Beyaz tahtaya bir A, bir de a) yazar. Farkında olmadan A’yı biraz küçük, a’yı biraz büyük düşürür. A’yı gösterir.) Bu büyük A arkadaşlar. (a’yı gösterir) Bu da küçük a’dır.
CİMİ:
Yanlışınız olmasın öğretmenim?
MURAT ABİ:
Kendini tanıt da öyle konuş.
CİMİ:
Ben Cimi’yim. Asıl adım Cemil ama arkadaşlar Cimi diye çağırır.
MURAT ABİ:
Peki Cemil…
CİMİ:
Cimi derseniz daha çok sevinirim. Çünkü fena halde alıştım buna.
MURAT ABİ:
Peki Cimi… Söyle bakalım yanlışım neredeymiş?
CİMİ:
Siz küçücük yazdığınız A’ya büyük A, dediniz. Büyücek yazdığınız a’ya da küçük a, dediniz.
MURAT ABİ: (Kendi kendine)
Çattık balaya. (Tahtaya yazdıklarını siler, iki harfi de aynı boyutta yazar. Şimdi oldu mu?
CİMİ:
Oldu galiba.
MURAT ABİ:
Öyleyse sen oku bakalım bu harfi. Neymiş?
CİMİ:
Neymiş?
MURAT ABİ:
Aaa…
CİMİ:
Ne oldu?
MURAT ABİ:
Neye ne oldu?
CİMİ:
Aaa, dediniz ya. Neye şaşırdınız?
MURAT ABİ:
Bir şeye şaşırdığım yok. A harfini okuyorum A… Tekrar et.
CİMİ:
Aaa… Ben de şaştım bir şeye ama neye şaştım bilmiyorum.
MURAT ABİ:
(Sınıfa) Siz de tekrarlayın:
HEPSİ:
Aaa! ..
MURAT ABİ: (Seyircilere döner) Aaa… Siz de söyleyin… Aaa…
SEYİRCİLER: (Söyler)
MURAT ABİ:
Tamam, A’yı öğrendik. (Tahtaya B yazar) Be… (Cimi’ye) Tekrar et… Be…
CİMİ:
Edemem.
MURAT ABİ:
Neden?
CİMİ:
Ben kimseye “be” diyemem. Ayıp olur.
MURAT ABİ:
Bu B o “be” değil. Senin öğrendiğin yeter. Şimdi de başka birine soralım. (Tahtadaki B’yi gösterir.) Beee… Kim söyleyecek…
BETÜL:
Betül söylesin.
MURAT ABİ:
Betül kim?
BETÜL:
Ben…
MURAT ABİ:
Söyle öyleyse Betül.
MURAT ABİ:
Beee…
MURAT ABİ:
Aferin… (Sınıfa) Bakın, ne kadar kolay… Şimdi hep birlikte söyleyelim. Bee…
HEPSİ:
Beee…
MURAT ABİ: Aferin… (Seyircilere döner) Bee… Siz de söyleyin…
SEYİRCİLER: (Söyler)
MURAT ABİ: (Seyircilere)
Size de aferin. (Tahtaya C yazar) Şimdi de Ceee… Oku bakalım Betül.
BETÜL:
Ceee…
MURAT ABİ:
Aferin. (Tahtaya Ç yazar) Bunu da oku. Ç…
BETÜL:
Çeee…
MURAT ABİ:
Çok iyi. Şimdi sıra D’de. Deee…
BETÜL:
Ne diyeyim?
MURAT ABİ: “D” de… “D.”
BETÜL:
Tamam, diyeceğim ama ne diyeyim?
MURAT ABİ:
D harfini söyle. Deee…
BETÜL:
Böyle desenize. Deee.
MURAT ABİ: (Tahtaya E yazar) Şimdi de Eee… Evet Betül?
BETÜL:
Ne?
MURAT ABİ:
Eee…
BETÜL:
İyilik, sağlık.
MURAT ABİ:
Ne iyiliği? Ne sağlığı? ..
BETÜL:
Eee? Dediniz ya. Yani eee, ne var ne yok anlamında sormadınız mı?
MURAT ABİ:
Tanrım, sen benim aklımı koru. Ne zor şeymiş öğretmenlik… Lütfen başka biri kalksın derse.
CEREN:
Ben kalkabilir miyim? Siz sormadan söyleyeyim. Adım Ceren.
MURAT ABİ:
Peki Ceren… (Tahtaya F yazar) Bu F’dir. Oku.
CEREN:
Feee…
MURAT ABİ:
Sonunda aklı başında biri çıktı. (Tahtaya G yazar.) Şimdi de şunu oku bakalım.) G.
CEREN:
Geee…
MURAT ABİ: (Tahtaya Ğ yazar.)
Sıra yumuşak ge de. Oku bakalım Ceren.
CEREN:
Yumuşak g…
MURAT ABİ:
Aferin be. Ben söylemeden bildin. Şimdi de okunduğu gibi söyle.
CEREN:
Yumuşak g ile başlayan harf yok ki.
MURAT ABİ:
Başlayan yoksa biten de mi yok? Dağın sonundaki gibi söyle.
CEREN:
Hangi dağın?
MURAT ABİ: (Sinirlenir.)
Kaf dağının!
CEREN:
Kaf dağının sonunda ğ yok ki…
MURAT ABİ:
O zaman yağın sonundaki gibi söyle.
CEREN:
Ne yağının?
MURAT ABİ:
(Sinirlenir) Margarinin!
CEREN:
Tereyağının olmaz mı?
MURAT ABİ:
Tanrım! Şu ders bir bitseydi…
SUNA ABLA:
Biraz da ben öğreteyim Murat. Şöyle otur, sen dinlen biraz.
MURAT ABİ:
Teşekkürler Suna. Bu iyi oldu işte. Şimdi de Tanrı senin yardımcın olsun.
SUNA ABLA:
Yumuşak g’den sonra H gelir çocuklar. (Yazar) H budur işte. Söyleyelim. Hee…
CEREN:
Yanlışınız var Suna abla. He denmez.
SUNA ABLA:
Ya ne denir tatlım?
CEREN:
He kaba olur, evet demeliyiz.
SUNA ABLA:
Ama bu harfin adı evet değil. He…
CEREN:
Çok kaba bir adı varmış. Sevmedim.
SUNA ABLA:
Sevsen de sevmesen de öğreneceksin Söyle bakalım: He…
CEREN:
Affedersiniz… Heee…
SUNA ABLA:
Şimdi yeni bir arkadaş kalksın derse.
GÜLER: (Parmak kaldırır.)
SUNA ABLA:
Sen mi kalkacaksın? Adın ne senin?
GÜLER:
Güler…
SUNA ABLA:
H sonra I gelir Güler. (Tahtaya I yazar) I da budur işte. Söyle bakalım. Iıı…
GÜLER: (Ağlar)
Iıı…
SUNA ABLA:
Niçin ağlıyorsun Güler?
GÜLER:
Size yardım ediyorum.
SUNA ABLA:
Ne yardımı bu?
GÜLER:
Ağlama yardımı. Siz ııı diye ağlıyorsunuz ya…
SUNA ABLA:
I ağlama sesi değil. Alfabede H’den gelen sonra gelen harfin adıdır. Tanıdın mı şimdi onu.
GÜLER:
Tanıdım. Tanıştığımıza de memnun oldum. Keşke eli de olsaydı.
SUNA ABLA:
Ne yapacaktın elini?
GÜLER:
Tokalaşırdık.
SUNA ABLA:
Şimdi de “İ” ile tanış bakalım… (Tahtaya İ yazar.) İii… Söylesene, “İ” mi, değil mi bu? ..
GÜLER:
Sormadan bilemem ki. İzninizle sorayım. (Seslenir) Nasılsınız!
SUNA ABLA:
Kime sesleniyorsun Güler?
GÜLER:
Tahtadaki harfe…
SUNA ABLA:
Tahtadaki harfe niçin soruyorsun bunu?
GÜLER:
İyi mi değil mi, dediniz ya. Cevap vermediğine göre iyi değilmiş demek.
SUNA ABLA:
İ… İ… bu. İ…
GÜLER:
İyi mi? Madem iyi olduğunu biliyorsunuz, bana niçin soruyorsunuz?
SUNA ABLA:
Seni gidi büyümüş de küçülmüş seni… Aklınca benimle eğleniyorsun değil mi, yaramaz! ..
GÜLER:
Pek eğleniyor sayılmam. Bu ders biraz sıkıcı.
NURİ:
Suna abla, Güler arkadaşı biraz eğlendireyim mi?
SUNA ABLA:
Eğlendir bakalım.
NURİ: (Şarkı söyler)
Nuri attı iki taş
Kırdı bir cam bir de baş
Nerde kaldı terbiye
Doğru söyle arkadaş…
HEPSİ: (Alkışlar.)
SUNA ABLA:
Aferin Nuri. Şimdi de J eğlendirsin sizi biraz. (Tahtaya J yazar) Oku bakalım: J…
GÜLER:
Je…
SUNA ABLA:
Aferin be! Şimdi de K… L…(Tahtaya K, L yazar.)
ALİCİK:
Ben söyleyeyim mi Suna abla, ben söyleyeyim mi?
SUNA ABLA:
Söyle bakalım Alicik.
ALİCİK:
Hasan Şaş.
SUNA ABLA:
Anlamadım. Hasan Şaş’ın ne ilgisi var şimdi alfabemizde?
ALİCİK:
K… L... dediniz ya. Hasan Şaş da kel.
HEPSİ: (Güler.)
SUNA ABLA:
K ile L’yi de öğrendiniz. Şimdi sıra M’de. (Tahtaya M yazar) Söyleyelim: Meee…
HEPSİ:
Meee…
VELİCİK:
Hepimiz kuzuyuz, hepimiz kuzuyuz. Yaşasın! Meee…
HEPSİ:
Meee….
CANCAN: (Seyircilere)
Siz de meleyin siz de meleyin. Meee… Meee…
SEYİRCİLER DE MELER.
CİMİ:
Hiç de sıkıcı değilmiş ya, alfabeyi öğrenmek.
SUNA ABLA: Öyleyse N’ye geçelim. (Tahtaya N yazar.) Okuyoruz: N… Neymiş Cimi?
CİMİ:
Ne okuyoruz?
SUNA ABLA:
Söyledim ya. Ne?
CİMİ:
Siz söylemeden nerden bileyim ne?
SUNA ABLA:
N… N…
CİMİ:
Nene mi?
SUNA ABLA:
Hayır nene değil Ninenin başındaki harf.
CİMİ:
Ninemin başında harf ne arar? Onun başında saç var. Saçlarının ağardığı belli olmasın diye kına yakıyor başına ninem. Biliyor musunuz?
SUNA ABLA:
Tamam tamam… Evdeki evde kalsın. Nine sözcüğünün başındaki harf N’dir.
CİMİ:
Haaa…. Yaaa… Öyle mi?
SUNA ABLA:
Neyse boş ver anlamadın ya anladın sayalım.
SUNA ABLA: (Tahtaya O yazar.) Şimdi de O. Ooo…
CANCAN:
Kapıdakini içeriye çağırayım mı Suna abla?
SUNA ABLA:
Neden? Kim var ki kapıda.
CANCAN:
Ne bileyim… Ooo dediğinize göre sevdiğiniz biri olmalı.
SUNA ABLA:
Kapıda imse yok. Biz dersimize bakalım.
CANCAN:
Maden yok, neden Ooo! diyorsunuz?
SUNA ABLA:
O alfabenim harflerinden biri.
CANCAN:
Ya… Ben de ikisi sanmıştım.
SUNA ABLA:
Otur yerine! Dalgacı Mahmut! ..
SELİN ABLA:
Sinirlerin bozuldu kardeşim. Şimdi de sen dinlenmeye geç. Ben kendimi harap edeyim.
SUNA ABLA:
Teşekkür ederim Selin. Tam zamanında yetiştin. Bittim, tükendim… Bitirdi beni bu minik “Ha babam”cılar. (Bir sıraya oturur.)
SELİN ABLA:
Biraz da ben kendimi harap edeyim.
GÜLER:
Neden böyle düşünüyorsunuz ablacığım?
SELİN ABLA: Az bile düşünüyorum. Size bir şey öğretmeye kalktığımda kendimi aslanların önüne atmış gibi oluyorum. Neyse, işimize bakalım. (Tahtaya Ö yazar.) Bu da Ö harfi. Ööö…
GÜLER:
Selin abla öcü olmuş… Boşuna uğraşma Selin abla, ben öcüden korkmam. Hen öcü diye bir şey yok ki… Onu bebeleri uyutmak için uydurmuşlar.
SELİN ABLA: A (Tahtaya P yazar.) Bu P… Paranın başında P vardır.
GÜLER:
Ben paranın başında hep veznedarların durduğunu sanırdım.
SELİN ABLA: Sen öyle sanmaya devam et. (Tahtaya R yazar.) Bu R’dir. Radyonun başında bulunur.
CİMİ:
Televizyonun başında ne bulunur?
GÜLER:
Anan bulunur.
CİMİ:
Yok, bizim evde hep babam bulunuyor. Kumanda aletini kaptırmaz kimseye.
SELİN ABLA: Şimdi de S yazıyorum. (Tahtaya S yazar.) Bu da S oluyor. Islık çalan bir yılan düşünün. Tıpkı ona benzer. Sııııs…
NURİ:
Islık çalmayan yılanlar S’ye benzemez mi?
SELİN ABLA: Hayır, onlar sana benzer. (Tahtaya Ş yazar.) Bu da Ş… Ş de yılana benzer ama kuyruğunda çengel var. Ona Şışşşt… diyebilirsiniz.
NURİ:
Şışşşt…
HEPSİ:
Şışşşt… Şışşşt… Şışşşt…
ALİCİK (Seyircilere siz de katılın… der gibi işaret eder.) Şışşşt…
SALONDAN UĞULTA HALİNDE ŞIŞŞŞT SESLERİ GELİR.
SELİN ABLA: İmdat, boğuluyorum…
MURAT: (Seyircilere) Susun susun! .. Susmazsanız oynuna devam etmeyiz ha…
SELİN ABLA:
Oh… Hamamın suyu kesildi. (Tahtaya T yazar.) Bu T’dir.
NURİ:
T neye benzer?
SELİN ABLA:
Tek ayaklı masaya.
NURİ:
Harika, T, tek ayaklı masa!
SELİN ABLA: A (Tahtaya U yazar.)
CİMİ:
U’nun neye benzediğini biliyorum. Söyleyeyim mi?
SELİN ABLA:
Söyle bakalım.
SELİN ABLA: (Tahtaya Ü yazar.) Bu neye benziyor peki? Bilen var mı?
CEREN:
Var…
SELİN ABLA:
Söyle…
CEREN:
Ü Harfi… U dönüşü ile onun başımda bekleyen iki trafik polisine benzer.
SELİN ABLA: (Bitkin görünür.)
İyi benzetme… Bu arada ben de muşmulaya benzedim.
MURAT ABİ: Ben biraz kendime geldim. Şimdi de sen dinlen Selin. Ben kafayı yiyeyim.
SELİN:
Teşekkürler Murat. Buna gerçekten ihtiyacım vardı. Zira bu çocuklar yedi bitirdi beni.
MURAT ABİ: (Selin’e) Önemli değil, kardeşim. ((Tahtaya V yazar. Çocuklara) Bu harf V harfidir arkadaşlar. İster öğrenin, ister öğrenmeyin.
NURİ:
Öğrendik gitti.
MURAT ABİ: Bu da Y harfidir. (Tahtaya Y yazar.) Tıpkı alfabenin “A”sında şaştığınız gibi çıkardığınız şaşkınlık sesine benzer bunun sesi de. Y’yi başka bir şeye benzetmek isteyenler benzetebilir.
CANCAN: Ben kuş avlama süngerine benzetiyorum Y’yi.
MURAT ABİ: Çok iyi… Devler de senin gibi insan yavrularını avlama süngerine benzetebilirler onu.
CANCAN:
Anaaa…
MURAT ABİ:
Alfabemizin son harfi Z’dir. (Tahtaya Z yazar.)
NURİ:
Aman ne iyi! Demek Z son harf.
MURAT ABİ: Evet, son…
NURİ:
Hoş geldiniz Sayın Z… İyi ki geldiniz. Bu harflerin sonu gelmeyecek sanıyordum.
MURAT ABİ:
Şimdi… İçinizde bütün harfleri sıralı olarak sayabilecek biri var mı? ,
ALİCİK:
Var Murat abi, ben…
MURAT ABİ:
Say öyleyse Alicik…
ALİCİK:
Ey, bi, si,di, ay, cey, key…
SELİN ABLA: (Öteden)
Dur dur dur… Bu ne? (Yanlarına gelir.)
NURİ:
Alfabenin harfleri.
SELİN ABLA:
Ne alfabesinin?
NURİ:
İngiliz alfabesinin…
SELİN ABLA:
Ama biz Türkçe alfabeyi öğreniyorduk. Ne işimiz var İngiliz alfabesiyle.
NURİ:
Oooo… Siz yaya kalmışsınız Selin ablacığım. Biz Türkçe’yi çoktan bitirdik, İngilizce’ye geçtik. Onu da öğrendik, şimdi sıra Almanca’da. Bakın sayayım. Öğrenebilmiş miyim bakalım? (Sayar) Ayn, zvay, dray…
MURAT ABİ:
Dur dur!
NURİ:
Ne oldu?
MURAT ABİ:
Bunlar Almanca harfler değil, sayılar.
NURİ:
Sahi, birbirine karıştırmışım. Almanca harfler nasıldı? Nasıldı nasıldı? .. Aklıma gelmiyor. Onu da öğrenirim, gelecek derste sayarım artık.
ZİL ÇALAR
SUNA ABLA: (Dışarıya doğru kaçar.)
Gemisini kurtaran kaptan.
SELİN ABLA: (Dışarıya doğru kaçar.)
Kaçalım arkadaşlar…
MURAT ABİ: (Dışarıya doğru kaçar.)
Canını seven bu sınıftan kaçar!
ANA SINIFI ÖĞRENCİLERİ KAHKAHALARLA GÜLER.
NURİ: (Arkaları sıra seslenir.)
Dersinizi çalışmadan gelmeyin ha…
BİTTİ
Yazarla İletişim:
Tel: 0342 338 16 18 – 0505 553 47 44
İleti: fev27mynet.com –
MSN: fev27hotmail.com
Web: fevgun.com
Kayıt Tarihi : 17.6.2009 19:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!