ekin tarlalarını süratle geçip
baharın yedi rengine bezenmiş alana geldiler
bir taraf deniz diğer taraf Toros’ların yamaçları
pürenler çiçek açmış, neşe ile işveleşen karağan çalıları
ve taze kozalaklarıyla nazlı nazlı salınırken çam ağaçları
el ele tutuşup papatyaların süslediği bayırlara yol aldılar
gün onların günüydü
ne güzeldi mevsim günlük güneşlikti hava
ılık ılık esen bahar rüzgârı yalayıp geçerken yüzlerini
unuttular zaman mevhumunu
kaybettiler dönüşe götürecek yoldaki izlerini
uzandılar yeşillikler üzerine, bırakmadan ellerini
hadi bilmece oynayalım dedi biri
önce sen sor diye cevapladı diğeri
çiçek isimlerini say bana, hangisi dağ çiçeğidir
hangisi salon ve yayla
bir bir saydı çocuk, gül, karanfil
mimoza, ortanca, begonvil, erguvan
kız sûkut-u hayal ile düşündü
yoktu sevdiği çiçekler sayılanlar arasında
nergis, sümbül, mor menekşe, sardunya ve akasyalar
anladı ki ikisinin arasında dünyalar kadar fark var
ister misin bu gün her şeyi
hatta tüm tezatları bir yana bırakalım
yıldırmasın bizi ne uzaklar, ne de adını
sayamadığımız begonyalarla leylaklar
sen de biliyorsun, yıkılmaz surlarla
kapladığımız çelik zırhlar içinde
madem insana ve insan olana
büyük bir sevgimiz, saygımız var
izin verelim yüreklerimize onlar da şenlensin
çocuk olalım bu bahar….
Hatice AK/19.04.2010
Hatice AkKayıt Tarihi : 29.7.2015 22:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!