Çoban / Rezil Uyku Şiiri - İbrahim Çelikli

İbrahim Çelikli
1151

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Çoban / Rezil Uyku

“-ıslık çalarak
küçük taşlar atarak
sürü ile ekinlerin arasında durarak
elden geldik kadak
gözümü kırpmadım
koyunları ziyana sokmadım
gece geç yarıya gadak örüdüm
deyne(ği) me yaslandım
gece boyu sürüyü gütdüm

elimden geldikçene
zıyan olan yerlerden uzak durun
neye dersen
“serde genşlik var,
olur ya uyurun-muyurun”
bi dee Lelek Boladının geddiği yerlerden
geşmemeye bakarın
neme n(l) azım
“ite dalanma çalıyı dolan” demişler
adam zıyan verir,
senin aklın da bile yoğukana
geder bi de ispiyonnar
nerden geldiğini bilemezsin valla

ordan geşdin mi “geşdim”
geşmedim desen
“gösdert şahıdını” ne arar
gel de ayıkla pirinciyin daşını
el oğlunun dayısı-mayısı var
bizim de dayımız var emme ne yarar

onun uçu Goca Duzla’dan Mezerdüzüne öte
sürüyü Goca Balamıdın altında yatırdım
köpeklerin biri bi yanna, biri bi yanna,
eşeğin he(y) besini endirdim,
kepeneği çöğürün üsne atdım,
harbiyi çıkardım
içine donuz sıkısı depdim,
kırma tüfeği yasladım pinar çalısına
höyle bi galkamağa verdim sırtımı
gövyüzü parıl-parıl

hinci yavıklıyın damın garşısına varacan
damın başında bulaşık mı yuyo,
kekik mi demlemiş,
el etcen sana da getirecek
kendi eliynen garışdırmış,
höyle bol şekerli
kendi eliynen içirecek
ay-aydını, emme nassı,
duralakdan çomak köpek hırlamaya başladı
insanın gözü gamaşıyo ay aydınına da
bişiy seçilmeyo,
usulcukdan kel-gıraya doğru
gaykıldım,
“Sülemeeen”
Teberi ğomuş goyunnarın başına
neredeymiş Kör Irza çıkdı ğeldi,
gubat bi çeket geymiş,
kim bili(r) kimden galdı
çeket omuzlarından sarkıyo,
golları uzun gelmiş,
yaz gününe palto keymiş desem
tevatür olacak
neye dakardı o gözlüğü bilmen
camları şişe götü ğibi
silinmeye silinmeye
güneş gözlüğü yerine gullanıyo ellehem
böğüne gadak bu adamınan
hiş bi ala-verem olmadı
hinci bu neye çıkdı ğeldi deye
Allah var ya birez gıncıdım,

omzundakı azığını aşdı
çökeleğe sovan döğdü elinin kahıyna,
çomaç etdi
bi de “heş yeyesim de yoğudu len” deye
aklı sıra keyf bağışladı
matıraları da sıraladık gıyıcığa
mubarek de ne yeniyo ya!
oldu-olmadı dikdik depemize
girişdik yarenniğe

“-ee deliğannı
hinci senin yaşında olcağdım
valla iki köyde de
barnaklamadık bülüç gomazdım”
“-olumu öyle şey yau,
benimde var anam-bacım
çok şükür benim o daraklarda bezim yok”
“-hinci böyle dersiniz de
kuşlar uşmaya başladımıydı
“heyvah” dersiniz emme
ne fayda
benim bile döğmekden
dizlerim morardı”

“-yoğ emmi adımız çıkar
ondan sonura da, köyün gatına,
odaya-pacaya varamayız”
“-iyi ya len işde
adın çıkdımıydı
seğiden sana geli(r)
acıkan sana geli(r)
yanan seni bulu(r)
gıymata binersin,
adam yerine gonursun,
deveye diken,
bizim millete.iken yaraşır”

yarından sonura
benim gibi arayıp durun emme
bulaman valla
avcını yalarsın,
aklını başına de(v) şir asdanım
desdi su akarkana dolar, akarkana
sen uyursun emme el oğlu uyumaz
iki ğün sonura nası olsa
bencileyin arayan-soran olmaz
hinci geriye dönüp bakıyon daaa
işlemediğim bi-sürrü günah var
yapmadığına pişman olcağına
yap da pişman ol
bak hinci bana, ardıma dönüp de
anacağım bile hiş bişşiycik yok
anasına satayın

adamın birine sormuşlar
“emmi o işlerden n’aber” deye
o da “çelen panisi ğibiyin olum” demiş
“emmi ben öteki işleri deyon
yenge sağ mı
genş mi
seni genş dutuyo mu
hoş dutuyo mu deye”
“dedim ya olum
çelen panisi ğibiyin deye”
“emmi o işlerin
çelen panisi nası oluyo” deyinşe

“olum hani olura olmaza
yoldan geçennere çelenden
çemkirip duran çelen panileri vardır ya”
“eee”
“hani eve girip çıkannara, evdekinnnere
hiç ses etmez de”
..
“işde ben de o çelen panileri ğibi
yoldan geçenner hışarıyon da
evdekine…
hiş bişiy dediğim yok”
..
aynı benim gibi
anna gari
onun uçu bir bildiğimiz var haralda ki
sana benim duttuğum yannışı dutma
deyoruz demi”

bakdı benden iş çıkmaycak
senin ki, bi cığara doladı,
…………
meğrem, senin beğenmediğin Kör Irza
neler görmüş geçirmiş
ağaya neler demiş,
abılaya neler etmiş,
sanısın Gazanova, valla-billa
oyusa; onarın köyde de,
bizim köyde de
neler neler oluyomuş da…
herkeş ayakda uyuyo,
bu kör gözüynen her bi şeyin farkında
kim-kime netmiş,
kim-kiminen eyiymiş,
kimin-gönlü kimdeymiş,
falanın-filanınan arasında neler geşmiş
ve de kendisi ne tesirli bi adamımış
duyda inanma

kimde dapança varımış,
kim alcağmış,
kim kimden, nerden kaça almış
kimin ki nasılımış,
kimin ki “sağa çek”iyomuş,
kimin ki dutukluk yapıyomuş
kiminkinin neresinde ne varımış,
kiminki Çekozlavak
kiminki Urus malıymış
sankı valla hepiciğiynen
nişan almış,
hepiciğiynen daratmış,
bilmen kimin gönlü olmamış
kimden, kime mermi alıvımış,
ne de(yo) n boba sen,
adam alt tarafı dutma deği(l) de
sanısın adam Adnan Gaşşıkçı
dedi-ğodular,
gavgalar, nizalar
etirikalar,
menevralar,
al taka ver külahlar
ka-ta-kulliler,
ketempereler
abidik-gubidikler,
adam çapanoğlu gibi
her daşın altından çıkıyo
her işin içinde barnağı var
şaşdım galdım valla

goca köyde
aşna-fişne olmayan yer galmadı
daha neler neler,
yalınız ki
bizim akrabaların gıranına giriyo
bi adım daa atmayo,
“hıhn geliyo” deyon
gatliken o dallara basmayo
nuh deyoru da
peygamber yok,
gavırı,
yetmeeez!
“anan höyle mukaddes,
boban böyle erdem sahabı
var mı senin anan-boban gibi deyip
gapadıyo gutuyu
oyusa bilip duru(ru) n anam hadi neyise de
bobam aykırı, mencilissiz
gayfa-paca bilmez
dikguyruğun teki

valla hunun hurda boynunu gır
gırana goyvu
kim vurduya getsin
.mına godumun döyüsü
kim araycak,
kim sorcak emme
gel velakin…
okarda Allah var,
insan ganunda bile gorkmayo da
Canabı Allah’dan korkuyo,
vizdanımın sızlamaycağını bilsem

len ataş olsa cürümü ğadar yer yakmaz
boyuna-bosuna bakmaz
ele.mına godumun döyüsü
iyi de!
bu başka köyden gelmiş,
bizim köyde eşi-dosdu,
hısımı akrabası olmayan biri
bu adam bunnarı nerden duyuyo
nası uyduruyo,

ben bilmen Irıza kimin nesi,
kimin fesi,
pekey
o nerden biliyo
ben kimin nesiyin,
mefrat bişiy valla
anam avradım ossun
aradan bunca zaman geşdi
bu işin sırrının hala çözemedim
çoğu geceler uykum gaçar bu yüzden
pirincin daşını bi türlü ayıklayaman

seninkini ellemedim,
gari…
uzatdıkça uzatdı…
hemi lafın birini goyup, ötekine geçiyo
arkası arkasına ulayo mübarek
sankı tabakhaneye bok yetişdiriyo
he(y) beden bi alakelek çıkardım, getirdim
palasgaya bağlı boynuz saplı bıçağınan
gabıklı-mabıklı dilimledim,
bi dilim ya yedi ya yemedi
o habire üğüdüyo
bir-iki derken hepiciğini yedim
sildim-süpürdüm

çok mal haramsız,
çoğ (i) laf yalansız olmaz!
gariii, senin ki ha bire bişiyler zırvalayo
gözlerim gapanıyo
kendimden geçiyon
arada bi “hı-mı” deyon
da! narasın
o daraklarda bezim olmayınşa mı nedir
Kör Irza’nın keyik muhabbeti
beni hiş mi hiş sarmadı
güçccüğüm değil de akranım filen olcak
“-kak.iktir hurdan” demeden
alıp da depesine bi endirecen
hesabını soran olmaz emme

bereket versin, bizim taraflara do(ğ) ru
dıkkat ediyo bek yanaşmayo
o atdı savırdı, yutmuş göründüm, …
…… yutmadı,
haralda içimden geçenneri feyilledi
seni(n) kinin dabannarı dutmadı
gakınca ğetdi,

uykum gaşdı valla
gözlerimde hiç uyku yok
hurdan gakıp köye varacan
kim kimin anını kakıyo,
gapısını tıkılayo,
tığlacan,
geşceğ(i) yere pusacan
bakdın herifçioğlu
köşeyi aşıtlamış, sinece köpeg gibi
gıyıdan gıyıdan gelip-geli
yes etcen,
bi fıdılama yerleşdircen
adamın gafasına bile ğelse ses edemez
ya da endiri-endirivicen sırtına
kim vurduya gedecek deyyus

babıcımı baş altıma gelcek yere godum,
üsdüne kepeneğin alt yannını beceğ etdim
sivri sinek yok bek emme
guşun gafasını ganadının altına sokduğu gibi
gartal ganadı üst yannı yıkdım

narasın dünekdeki guş gadar
zabbah da “oldum oluyon” deyo
Ildız Depesinin başındakı ıldız
bi ğörünüyo, bi gayboluyo
ala ğeçi, dadandı karamık sıyırmaya
zili gıldırdadıkçana,
goyunnar yavaş-yavaş sökün etdi
Galabakdan söykeltdim, Gayaca Ağıla
üğül-üğül üğündü kendi kendine
aralaşannarı gocağöpek gıvratdı getirdi
gara eşşek beni takip ediyo
fazla ıralaşmayo
matırayı başıma dikdim,
zabahın guru ayazında
bakdım ön yannı baya aralaşdı
basdırıvıdım ön yanı gırıldı
-gartal ganadı - yay gibi
bi ucu taa Yenisuya
peşlerinden bile ğetmedim valla
kösüldüğüm yerden bi ğözel seyretdim,
valla seyrine doyulmayo
aşşada almalıklara erkenden gelenner var
zabahın zeherinde bu manyak kim ki
haralda burda yatmış döyüs
akdoncak,
demeye galmadı,
“ne! ”

ulen bi bakdım, Şaban Emminin yeğe
gök-gözlü bi şişeği varıdı
valla-billa o
anası topallayınca, seyikletmiş de
anasıynan evde galınca ele gelmiş
arbışmaya alışmış, çelenlere
Alla(h) p da belanı versin
yantırılamış getmiş taa
Gayacaağıl da geçi ğibi arbışmış ağaca
“hinci bi ğören olcak”

yalap-şalap yerimden sıçıradığım gibi
valla çalıların üsdünden bile hoplayalak
bi solukda inividim aşşa
ordan gatan edividim öğüme
etişdiğim yerde endirdim sırtına
olmadı fıcılattım zopayı,

Lafın birini ğor, birine ğeçerin
valla goyunukana goyun bile
suçunu biliyo
emme Lelek Boladı adamın yüzüne baka baka
“yemin-billah” ediyo yüzü gızarmayo,
ar perdesi çatlamış herifin,
taha sıra ona ğelmeden
üst ayağa gakıyo
“n’oldum-öldüm”
“-ben ordan geşmedim,
yedirmedim,
ben girmedim,
kimseyi ğörmedim”
“-len olum o yana ğedenneri deyvidin ya”
“-yedirdiğini görmedim”
sırf dubara

neyise senin yeğe goyun
benim öte yandan geldiğimi
görünce barabar
seninki yes etdi
ters yana gaşdı
emme eyi de zopa yedi
valla ömrümce öyle bi dayak atmadım

ordan gakdım-dutdum Pöfrengin
depesine atdım kepeneği
susayan, akışdı ğeldi Yenisuyun hatılına
ötekinner demişsin yayıla-yayıla
Şaban Emmi’nin yeğe şişek!
höyle az ötem de
gözümün içine içine bakıyo
gapba-malı
“Allan bi mahluku” bi de canım sıkıldı
içim sızladı ki
a gapberif, kösülüp durcağna
sürüyün başına varsan ya
eve varınca tavandan bi “deve çanı” endirdim
dilini bireş kısdım lonnng lon
Şaban Emminin yeğeye dakdım
bi zıyana arbışdı mıydı,
deragap habarım oludu
neyise

bakdım bizim çocuklar ovaya gediyo
sabah-sabah teze peynir çomacı, şekerli
nası da acıkmışıyın damarlarıma can geldi
derkene nerdeymiş Pandal çıkağeldi,
o zamannar köy bekcisi
ne ğadar izbar etdiysem de
“-valla zabah zabah heş yeyesim yok” dedi
emme çomacın yarısını da o yedi”
bana galısa baya bildiğin, has-öz beni tığlayo
“yeyesim de yoğudu” ağzından öylesine çıkıyo
ha varısa da, zati yemeyen,
acı sovan, datlı yavan,
mencilise girip de,
bohçaya sunmayan adamdan bek hazzetmen,
emme az, emme çok, banacak,
garın doyurmalık olmasa bile,
paylaşmasını bilecen
Allah razı olsun Pandal’dan

Yenisuyun gurnasına yanaşdık
“ooooooooohhhhh! ” elhamdürillah şükür
Allah ırazı olsun, yapandan
içenden, matırasını doldurandan,

bakdım daa epili vakıt var
Daşınbaşından Mullapak Depesine
ordan dah dedim Gölyeri, Cıngıdık Goyağı,
Kumluk, Kel Sülemen Daşı
Günsüzün Altı’ndan sulanırlar geliler gari
dedim ver elini Löpeli,
Gısır Aşa ne varısa gene kelek tarlasında,
evzinip duru,
selam versem boşa ğedçek,
hiş oradan daş galdırmadan,
bayırı dırmandım, çalıların arasından
koyuneşşe gılavuzları olunca barabar
kendileri akışdı ğeldi Duzlaya
Goca Hesne dam başında
valla ta ordan ters ters bakıyo,
canımı sıkdı,
bakdım söyleniyo,
uyuvusan, bela tütüp galcak,
get nalet olsun dedim
günsüzden yana dönüp, gamıtdım
o değilden, duymazdan geldim
sanısın daşda ekilmiş duzu var,
neytcen sanki, cık cık cık
Allah Allah… gatliken gönlü olmaz dı
ıramatlık”

**
kuşluk vahtı kuzuları,
gölgeli ağıla kapatılmış
koyunları kuzularına akışmış
koyun çanları, melemelere karışmış
toz-duman ortalık
çoban çok gerilerde kalmış

çoban evine geldiğinde; köpekleri yallanmış
kese yoğurdu, tuzlu peynir, pıransa
cırt firenge acıkmış
ya bastırıktaki toprak testiden su içmiş
ya toptasdasdaki taze ayranı başına dikmiş
elinin tersiyle bıyıklarını silmiş

sürü eşeğinden indirilmiş
kepenek bir köşede,
boşaltılmış heybesi
güneşin gözünde
darmadağınık dağarcığı
azık torbasında ekmeği kurumuş,
yeniden doldurulmuş,
sekideki deliğe –yel alması” için
yerleştirilmiş matarası,

kapının önünde Karabaş
kuyruk sallar depite doymamış
kuzular melemeyi kesmiş,
çan sesleri dinmiş
karısı oraya-buraya koşuşturmakta telaş içinde
çoban, sürü ve Karabaş evde!

yazlaya kendini
zar-zor atabilmiş çoban
ne yastık arar, ne şilte
ne çarşaf, ne yorgan,
sedirin bir köşesine uzanıvermiş
boylu-boyunca
rezil bir uykuya başlamış çoktan
onu terk etmiş kalaklı şapkası,
şapkası bir yanda,
dağarcığı bir yanda
deyneği merdivene yaslı
bir de kahrolası sinekler olmasa
yüzüne, kollarına,
açık paçasından baldırına
uçup uçup, konmasıa

şapkası başından düşmüş bir yana,
kolunun birisi başının altında ezik
diğer eli ayrı düşmüş, uzakta
arada bir yüzünü kolaçan etmekte
yüzüne konan sineklerden bezik

kol düğmesinin kalıbı çıkmış yüzüne
yüzünün teri karışmış yenine,
küflü toprak kokulu
bağcığı gevşek postalı ayağında,
pacaları eğilcen buturak dolu
mışıl-mışıl bir uykuda çoban
mışıl mışıl uykuda

belki;
yeni kuzular,
dünyaya geliyor
rüyasında
belki;
en güzel koçu kurban
sürüsüyle gidebildiği kadar
büyük bir dünya
sürüsüyle oynaşır rüyasında
bir dilber koyunları sağar
dilberin yavuklusu çoban

kızı anasının eteğinden,
oğlu ay boynuzlu koçun başından tutar
kendisi koçu gönlünce süsler-boyar
narçiçeği kırmızı,
portakal sarısı, çiğite
daha nice güzel düşler
daha neler düşler
çoban evde
çoban evde uykuda
karısı kimbilir nerde

besiye çekilir sürüdeki bütün kuzular
çobansalık alır körpe kuzulardan
sürüsüyle gidebildiği kadar
koskocaman bir dünya, koskocaman
sürüsüyle oynaşır,
rezil uykusunda çoban
rüyasında bile çobandır
sürüsünü sayar
yavuklusu süt sağar
dağlara gitmeye daha çok var,
……….
bırakın biraz uyusun,
bırakın biraz daha,
ne olur biraz daha
uyusun, ne çıkar
serde gençlik var

gürültü etmeyin sakın
uyandırmayın
üzülür onu bu rezil uykusundan uyandıran
bırakın biraz daha uyuyabilsin çoban

ayağına takılan çalıdan
ekin tarlalarının anlarından
yeni doğan kuzudan
sürüye salınan koçlardan
yüz toplamaktan
ayrılabilir mi et tırnaktan
bir çoban
hülyalarından
………..
…………
rüyasında bile çobandır
çoban,
uyanmasın rezil uykudan

İbrahim Çelikli
Kayıt Tarihi : 11.12.2006 08:40:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Çobanın bir günü, o sen uyurken ayakta, gündüz rezil uykuda.. üstüne bir de Kürd Irza zıyan mı.. gören olmazsa

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Çelikli