Çıplağız Çıplak Çırılçıplak Şiiri - Nil ...

Nil Alaz
275

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Çıplağız Çıplak Çırılçıplak

Arşimet yıkanmak için bir hamama gittiğinde, havuzunun içindeyken hamam tasının ağırlığının azaldığını hissetmiş ve 'Buldum, buldum' diyerek hamamdan fırlamış... Bir bilinmeyene ışık tuttuğu hazzınla ama çıplak!

Aynı duygu ile kendi küçük dünyamda gece yarısı sayıkladım durdum 'Buldum, buldum' diyerek... Peki, neyi buldum? Benden önce bu yaşlı dünyada bulan vardı tabi bu duyguyu...
İlk değilim ki... Son hiç değil. Abartılacak neyi var bunun demeyiniz sakın.
Kıvırmayınız burnunuzu. Patentini alacak değilim.
Ne kadar çıplak olduğumuzu buldum... Buldum.
Oturduğum yerden bakıp duruyorum... Ateş düştüğü yeri yakıyor*Bir kalem ile dünya fetih ediliyor, bir insan alaşağı ediliyor ve çoğu insan sessiz sıradan, sürü zihniyetiyle başınla onaylayıp çekip gidiyor... Dur bende fikrimi beyan edeyim demiyor... Aman sendecilikle yürüyor işler... Arada çıkıyor tiz sesler... Onlarda düşünce suçlusu oluveriyor anında... Asıyorlar kesiyorlar acımasızca... Ucuz kahramanız(!) Pek ucuz.
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın*Ülkesindeyiz. Hep koşturuyoruz, bitip tükenmiyor bu amansız koşuşturma adlarımız soyadlarımız farklı dillerimiz, renklerimiz, tenlerimiz ama hep koşturuyoruz... Çıplak... Çıplak. Elbiseler anlamını yitirmiş, çoğu dar geliyor ya da bol. Giyindiğimizi sanırken soyunuyoruz gerçeklerden...

Ve
Çıplağız
Çıplak
Çırılçıplak
Anamızdan doğdumuz an gibi

Lakin o kadar değiliz masum
Değiliz
Kirlendik
Simsiyah

Yaramız var yaramız, gözle görülmeyen, içimizde açar katmerli güllerimiz
İnceden sızımız, ağlar sazımız ikitellimiz
İnce, kalın akortsuz sesler
Tarumar olmuş ağlar lalezarımız
Ne çok ödün verdik ne çok, ne çok yok etmeğe çalıştılar.
Her defasında inadına dirildik
Dirildik canhıraş. Büyüdük... Büyüdük...
Tekrar tekrar
Çıplak
Çıplak
İki elimiz başımızın arasında ayaklarımız çıplak, ufaldık kaldık dağlar arasında sesimizi duyan olmadı
dümdüz ovalarda bile yolumuzu şaşırdık
nefesimiz öyle çıplak
Çıplak
Doğarken... Yaşarken... Ölürken açtık aç çıplak duygularla...
Vatana, millete, insana, kurda kuşa... Ve hiçliğe duyduğumuz sempati aşktı aşk.
Aşk ki güneş gibi biraz yakın olsa yakıyor uzak olunca donuyoruz hep birlikte.
Çoğu zaman, kötülük tohumları ekilmemiş bakire bir kız, keşfedilmemiş saklı bir bahçe cennet.
Küçük bir bilye, oynuyor kötü çocuklar hoyratça ellerinde, arka çıkmaz sokaklarda ne kadar yitik dünya

Çıplağız
Çıplak
Çırılçıplak
giydirmediler bizi sıkı inançla
Allahtan uzaklaştıkça soldu nurumuz

O ki karşılıksız verendir
imanla iste... Şiddetle arzula... Arzula...
Göreceksin sıcaklığı yansır şeffaf
Uzaklaştıkça mavi hülyalardan
Batıyoruz yerin dibine... Dibine...
Ey! Gerçeğin yüzü tut ellerimizden
Kırık dişlerimiz ısıramayız
Nasılda
Çıplağız
Çıplak
Bir kibrit çöpü ile yanar dibine erir bir mum
Aydınlattığı dar bir kuyu dar bir alan
Zehirlerken çocuklarımızın düşlerini
Yakınız sizler binlercesini usanmadan
Silkelenip çıkalım karanlıklardan
Silkelenip çıkalım arınalım riyadan
Çıplak
Çıplak

Açılacaktır ummadığımız yerden nice kapılar, her acıdan kapının ardında bir sevinç var çağlayan
Er geç hakikatler ortaya çıkar, bırakınız dönsün devran kendi halinde doğal... Doğal.
Delmeyin ozanı kapatın kara delikleri utanmadan.
Sakın ha sokmayın çomak arı kovanına
Önce sizi sokar
İğnesi
Çıplak
Çıplak

Serzenişte bedenler... Ayyuka çıktıkça feryat figan inler asuman
Doldu doldu sabır küplerimiz artık yok hiç bir şeye tahammülümüz, kemiriyor kafamızı o minicik kurtçuklar, ne zaman uzansa bir dost el şüphedeyiz..Ne kadar şüpheciyiz biz.
Çıplak
Çıplak
Uyanın
Uyanınız ne olur
Soyunun geceden doğacaktır şafaklar
Ananızdan doğduğunuz ilk an gibi
Ana sütü gibi ak temiz ücretsiz
Çıplak
Çıplak
Ve
Bir tohum atın çorak toprağa, merhametle yağsın yağmur... Yeşersin sevgi dallarda tomurcuk tomurcuk...
Sevgi ne güzel nimet, emek kokar anamın pişirdiği ekmek...
Temizlensin kötülükten yana ne varsa, yüreğinizden söküp atın kaldırım taşlarını
Teker teker
Çıplak
Çıplak
Ve
Aç bağrını aç, boşuna dövme dizlerini, ben geleyim ben... Koşarak geleyim sana ey insan!
Bizim için hala bir umut var... Yılmadan çalış çabala... Kulaklara küpe olacak cinsten ders almalıyız her olaydan... Her darbeden sonra çürüse de etlerimiz mor güller açsa da ruhumuzda, ardımızdan geleceklere olmasın engel ayıklayalım taşları yollardan.
Ve
Atın... Atınız
Ne varsa içinizde tutuşup yanmadan... Kurum yapmadan boşaltın bacalarınızı... Dumanınızdan boğulmadan komşunuz
Çıplak
Çıplak

İğneye ipliği... Çuvaldızı sokarak hatta etinize dikiniz keçeye ipeği... İstersek yapabiliriz....
Yaşayabiliriz istersek barındırır bizi bu dar çatı
Kardeşçe
Çıplak
Çıplak

Bir alaz işte yanar kendi halinde... Usulca.

Hatalarım olduysa af ola...

Nil Alaz
Kayıt Tarihi : 21.3.2010 20:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Erdal Ceyhan
    Erdal Ceyhan

    Bir Wagner ezgisi dinliyor gibi insan...ses sorguluyor; sonra vuruyor, tekrar vuruyor.. Kreşendo.. Bu artık dünyaya açılmış,çok hoperlörlü ..fazla bağırgan bir şiir. Fazlasıyla ÇIPLAK bir şiir. Evet düz yazının sınırlarında geziyor. Ama aynı zamanda sorguluyor.. Sonuna kadar işkence,sonuna kadar bir kafaya vurma..Tekrarlar ,tekrarlar..Hatırlatırcasına..Sadece ve sadece 'son satır'ını sevmedim. Alaz bunu her zaman yapıyor , neden? (ERCEY)

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Nil Alaz