Çıngırak Sesinde Saklı Tebessüm

Yaprak dallarından sarkan damlalar
Özlemlerimi ıslatmakta azar azar…
Bir tren vagonunda denk geldiğim
Kaygılı yüz ifadeleri düşlerimde gezinir
Ansızın, kirpiklerimden tutunarak
Kayıp bir zaman içinde silinir gülüşlerim
Çerçevesiz bir resim taşırım ruhumda
Gittiğim yerler de cana gelir süzülen gözleri
Gördükleri gördüklerime değer
Duydukları, çığlıklarıma yaslanır
Elleri koynumda büzülür, saçlarımla örtünür
Nefesinde gidilmeyen yerlerin meraklı türküsü
Sesinde efsunlu ekmek kokusu
Her şeye inat ben buradayım diyen o gizemli sıcaklığı
Tenimi yakar kavurur sarhoşluğuyla
Benden daha arzulu açar gözlerini sonsuz maviliklere
Heyecanları dizgine gelemeyecek kadar körpe
Coşkusu içine sığamayacak kadar serseri
Azimle attığı adımları bana nazaran daha tevekkül içinde
Küçük çakıl taşlarına değen beyaz köpükler gibi
Serzenişleri, belli belirsiz
Neşesi bir çocuğun uçurtmasında salınır
Gün ortasında, epey dingin
Heves ettiği her şey benden çok önce
Rüzgarla at başı gider, kızıl gün henüz semalarda
Dans ederken tüm heybetiyle…
Her gün yine yeniden aynı savruk yaşam keşkemekeşi…