Hani demiştim ya;
Erdemli’de küçük biraderim,
Hah işte; o.
Salatalık ekmişti serasına;
Büyümeye başlayınca fideler;
Fidelerin filizlerini yemek için;
Musallat olmuş kuşlar.
Güz mevsimi olduğundan,
Yanları açık olur seraların;
Boylu boyunca,
Tül çekmek lazımdır..
Bizim biraderin de;
Olmadığından tül alacak parası;
Çıngıraklar asmış seranın içine;
Çıngıraklara bağladığı upuzun ipin ucunu da,
Evine kadar germişti.
Zaman zaman ipi çeker;
Çıngıraklar öter;
Çıngırak sesinden korkan kuşlar da;
Seradan uzaklaşırdı.
Biraderin, bir komşusu vardı;
Sadık adında...
Haberi yokmuş adamcağızın;
Biraderin çıngırak astığından...
Bir gece, bizim birader;
Küçük abdest için,
Dışarı çıkar;
Mâlum, hela dışarda...
Karanlıkta çıkarken de;
Eli ipe dokunur.
Seranın çıngırakları
Öter doğal olarak!
O gün evine gelen;
Komşu Sadık Ağabey de;
Duyunca serada çıngırak sesini;
'Eyvah, Bilal Ağa’nın davarları;
Seraya dalmış' diyerek;
Koşar seraya.
Sadık Ağabey gelir de;
Ne davar var, ne birşey!
Ortasına kadar ilerler,
O ilerleye dursun karanlıkta;
Bizim birader, heladan döner!
Tam kapıdan girerken;
Eli tekrar dokunur ipe;
Bu sırada, seradaki adam da,
Tepesinde öten kalın çıngırak sesiyle;
Korkusundan bayılır!
Ve sabah olur;
Hiçbirşeyden habersiz;
Birader, seraya çalışmak için girer;
Bakar ki;
Sadık ağabey, yerde, baygın yatmakta;
Üstelik;
Altına da yapmış söylemesi ayıp;
......
Sadık Ağabey uyanır, gelir kendine;
Şaşkın şaşkın bakar biraderime;
'Ne oldu bana; neredeyim ben;
Geçilmiyor bu sera, şeytandan, cinden!
Neden böyle ıslak elbiselerim?
Gece kim getirdi beni evimden! '
Kayıt Tarihi : 6.6.2008 17:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Olay gerçek.. İşin gidişatı da çok ilginçti.. O günden sonra Sadık Amca; biraderimle hiç konuşmadı, Küsmedi de...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!