çingenem,
endamında isli bir güz...
topuklarında sokağın tozu,
gecemi uyandıran bir yankı gibi
savrulur düşlerime.
eteğin,
hayalimde sarkık bir söğüt;
gölgesinde çocukluğumun uykusu.
hangi rüzgar savurdu seni buraya?
hangi yoksunluktan geçip geldin bana?
gözlerin,
kaybolmuş bir şarkının içinden
bana kalan tek mısra.
ve ben...
hiç kıyamadım
ona dokunmaya.
ay ışığını cebinde taşır gibisin.
yürüdükçe eksiliyor içimdeki sessizlik.
adını bilmeden sevdiğim
çingenem.
geçerken senden
kırılıyor içimde bir şey.
adı yok...
ama hep seninle ilgili.
bir gölge düşüyor omzuma
ve ben,
sen sanıp sarılıyorum boşluğa.
sustukların çalıyor kulağıma,
bir çingene melodisi gibi kırık;
biraz sen, biraz hiç kimse.
o yüzden
gülüşün bir hüzün,
sözlerin sanki yarım kalmış bir vedanın sonu.
şimdi bir resmin var içimde,
silinmeye direnen.
adını unuttum ama
yüzün hâlâ yüreğimdeki karanlıkta
ışığı azalan bir yıldız gibi...
belki birazdan sönecek.
kabul ettim…
bazı yollar yarım kalır,
bazı insanlar sadece iz olur
ve bazı sevgiler
dillendikçe eksilir içimizde.
yine de
bırakamadım seni geçmişte.
zaman taşıyamadı adımlarını;
bir tek ben,
hâlâ oradayım,
gözlerinin ilk sustuğu yerde.
ve bekliyorum:
belki bir rüzgar,
belki de seninle gelen o eski melodi
bir daha çalar
kulağıma, gece yarısı.
çingenem...
bilsen,
hiç tanımadıklarım arasında
en çok seni özlüyorum.
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 25.7.2025 11:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!