Damarlarındaki kan akışına
Göğsündeki kalbin atışına
Sesleri vuruyor inanın başıma
Diyor ki; bunlar benim aşkıma!
O bir ‘’Muaşık’’ olmuş iken
Ben ona sevdalım diyebilsem!
Ne güzel lâtif ve mülâyim
Onun gibi olsa bir sevgilim!
Gecelerimin endam-ı şebnemidir
Nazları kendine celbedendir
Kendindeki hoş bir letafet
Bir başka cezp ettiği zarafet!
Onunla her sohbet-i muhabbet
Gönüldeki tefrici onunla gidermek
Verdiği safa ile eğlenmek
Bir başkadır onunla gülmek!
Gönlündeki o ahenkli safilikler
Hoşa giden bir başka güzellikler
Aşk-ı vuslat yapan zenginlikler
Lütf-i ihsan olsun sana bu incelikler
Alem-i Sır der; ey güzel senden
Nasip olabilse bana bir busen
Vazgeçemez bu gönül senden
Nere gitse seyyah-ı âlemden!
Alem-i Sır
Muaşık: (Işk. dan) Seven, âşık olan. Muhabbet eden.
Latif: Yumuşak. Güzel. Şirin. Küçük ve hoşa giden. Çok lutf edici. Derin, gizli.
Mülayim: Yumuşak. Yavaş. Uygun. Yumuşak huylu.
Endam: (Farsça) Beden. Vücut. Vücudun tenasübü. Vücudun görünüşü. Letafet. İntizam ve üslup.
Tenasüb: Uygunluk, uyma, tutma. Yakınlaşma. Nispet, kıyas. Edb: Mânaca birbirine uygun kelimeleri bir arada söze güzellik vermek maksadı ile zikretmek.
Şebnem: Farsça Çiğ. Rutubet. Gece nemi. Neda.
Safi: Katışıksız. Temiz, süzülmüş ve temiz. Bozuk olmayan. Hâlis.
Hâlis: Hilesiz. Katıksız. Saf. Duru. Saffetli. Pek beyaz.
Letafet: Hoşluk, lâtiflik. Cisimden alâkayı kesip bir nevi Nuraniyyet kesbetmek. Güzellik, nezaket, yumuşaklık, hafiflik.
Nuraniyyet: Nurlu olanın hali, parlaklık, nurluluk.
Kesbetmek, -der: Ar. kesb + T. etmek (nsz) (ke’sbetmek) Kazanmak, elde etmek
Cezb: Kendine doğru çekme. İçme.
Zarafet: Zariflik, incelik, kibarlık. Nâzik davranış. Muamelede, harekette ve giyimde hoşluk ve temizlik.
Tefric: Gönül açmak. Gam ve tasa gidermek.
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta