Ağlayarak geldim, ben bu dünyaya
Gülmek haram mı oldu ağlayana…
O gündür görmedim, mutluluk nedir ya
İsterdim, seninle gülüp, ağlasam da
Gönlümde yer etti, sevginle aşkım
Seni arayıp durdum şaşkın, şaşkın
Gidiyorum ben, şu hayat yolunda
Kâh düşüyorum, kâh kalkıyorum da
Seni arıyorum, hep etrafımda…
Bulamıyorum, kalmadı umudumda
Gönlümde yer etti, sevginle aşkım
Seni arayıp durdum şaşkın, şaşkın
Her şeyimdin sen aşkım, umudumdun
Dünya malından ne ki, hayatım oldun
Yoruldum artık, sen beni çok yordun
Ömrüm bitti, kalmadı umudum
Gönlümde yer etti, sevginle aşkım
Seni arayıp durdum şaşkın, şaşkın
Bir gün bir yerde, bir mezar taşında
Geçerken bir yolcu, okursa orada
Aşkını arayan âşık burada!
Bir Fatiha okuyun onun ruhuna!
Alem-i Sır
Dünya döner, kendi âleminde
Sırlar olur, acep ne deminde
Âlem ile Sır’ları, saklı içinde
Etle kemik gibi, bir bedende
Âlemde ayrılamaz, Sır’larından
Sen, aylarca karnında taşıyan
Evlâdın olarak dünyaya getiren
Besleyip, severek bizi büyüten
Cennet ayaklarının altında, anne!
Her nefesin, sesin bize hayat veren
ELÂ GÖZLER
O gözleri gördüm bir anda
Temessül demi yoksa rüyada
Parıl, parıl parlıyorlar da
Beni yakıyorlardı bir anda
SENİ! ..
Vazgeçtim gözlerinden
Diyorsun bana. Neden?
Bana ne olur, bilir misin birden!
Ben vazgeçemem inan ki, senden!
Hayatı sel olmuş önünde sular
Suların üstünde uçan martılar
Elinde şemsiye bekleyen insan
Dikili kalmış atmıyor adımlar
Bir toprak üzerindeki o güzel
Aşkın neyi yok ki,
İlginç olmasın!
Kimi yan, kimi eğri,
Yamuk, yumuk…
Ya da, düz gideri!
Damarlarındaki kan akışına
Göğsündeki kalbin atışına
Sesleri vuruyor inanın başıma
Diyor ki; bunlar benim aşkıma!
O bir ‘’Muaşık’’ olmuş iken
Ben ona sevdalım diyebilsem!
Ne güzel lâtif ve mülâyim
Onun gibi olsa bir sevgilim!
Gecelerimin endam-ı şebnemidir
Nazları kendine celbedendir
Kendindeki hoş bir letafet
Bir başka cezp ettiği zarafet!
Onunla her sohbet-i muhabbet
Gönüldeki tefrici onunla gidermek
Verdiği safa ile eğlenmek
Bir başkadır onunla gülmek!
Gönlündeki o ahenkli safilikler
Hoşa giden bir başka güzellikler
Aşk-ı vuslat yapan zenginlikler
Lütf-i ihsan olsun sana bu incelikler
Alem-i Sır der; ey güzel senden
Nasip olabilse bana bir busen
Vazgeçemez bu gönül senden
Nere gitse seyyah-ı âlemden!
Alem-i Sır
Muaşık: (Işk. dan) Seven, âşık olan. Muhabbet eden.
Latif: Yumuşak. Güzel. Şirin. Küçük ve hoşa giden. Çok lutf edici. Derin, gizli.
Mülayim: Yumuşak. Yavaş. Uygun. Yumuşak huylu.
Endam: (Farsça) Beden. Vücut. Vücudun tenasübü. Vücudun görünüşü. Letafet. İntizam ve üslup.
Tenasüb: Uygunluk, uyma, tutma. Yakınlaşma. Nispet, kıyas. Edb: Mânaca birbirine uygun kelimeleri bir arada söze güzellik vermek maksadı ile zikretmek.
Şebnem: Farsça Çiğ. Rutubet. Gece nemi. Neda.
Safi: Katışıksız. Temiz, süzülmüş ve temiz. Bozuk olmayan. Hâlis.
Hâlis: Hilesiz. Katıksız. Saf. Duru. Saffetli. Pek beyaz.
Letafet: Hoşluk, lâtiflik. Cisimden alâkayı kesip bir nevi Nuraniyyet kesbetmek. Güzellik, nezaket, yumuşaklık, hafiflik.
Nuraniyyet: Nurlu olanın hali, parlaklık, nurluluk.
Kesbetmek, -der: Ar. kesb + T. etmek (nsz) (ke’sbetmek) Kazanmak, elde etmek
Cezb: Kendine doğru çekme. İçme.
Zarafet: Zariflik, incelik, kibarlık. Nâzik davranış. Muamelede, harekette ve giyimde hoşluk ve temizlik.
Tefric: Gönül açmak. Gam ve tasa gidermek.
Batsın şu güneş artık!
Bakamıyorum, gözlerim yanık.
Bir mehtabın altında..
Seninle bir olamadık!
Ne sen! ..
İçin..için..ağlayan, akmayan yaşlar
Dudaklarıyla gülerken, içinden ağlar
Sevgi, güzelin yüzene değil gönlüne bakar
Tende olan güzellik, bir gün biter..
Gönüldeki güzellik, sevgiyle yaşar
Kavuşmak uzak değil, zor olandır!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!