İçim bir buz hanesi azizim
Sanki donmuş duyguları barındırıyorum
Yağmurlar yağıyor da insanların üstüne
Bir tek ben mi ıslanamıyorum
İstanbul ağlıyor diyorlar ya
ben ağlıyamıyorum
Ey nasipsiz nen kurumuş derler bana
İstanbul ağlıyor da, ben ağlıyamıyorum
Duydum ki Yoncalar damları sarmış
Damımıza bilmiyorum hangi garib yârmış
Renkleri bildiğimi sanardım oysa ki
Meğer hayatımız, yanlızca siyah ve beyazmış
Kanyolların daracık menbaında
Sanki mühebetine yaşıyoruz
Duygular dünkü kadar teze, amma
Biz her saniye, her an yaşlanıyoruz
Yürümeye dermanımız yok, Yoksa
Yüremeye inancımız mı, bilemedim
Çok Çabuk soldu yanan, şu garip ruhumuz
Bilmem hangi sözün zanlısıyızda, kelepçelere vurdurulmuşuz
Esir alınmış hatrına sevdaların adamlığı mı bu
Artık hiçbir gülü koklamak da gelmiyor içimizden
Sanki kayıplara karışmış da gururumuz
Sevdanın mahsun yüzü düşerken gönlümüzden
Bu yol nereye çıkar, bu kerven nereye
Uçsuzluğa adım atar gibiyiz
Yolu bilmeden yürümek, güzeldir de bazen
Yolunu kaybedenler kervanından bile değiliz
Şimdi bir derman, şimdi bir ilaç
Sanma ki Sendedir, Sanma ki bende
Ruhuna şifa isteyen, rabbine saçıl
Bu karanlık sende değil, azizim bende
Geçen ömrün her saniyesine bir yakıyorum
Yaktıgım bitiyor, ben bitiyorum
Şimdi kimseyi yakmadan usulca, karanliklar mabedindeki
Ezelden yazılmış yerime çekiliyorum
Aramasın dostlar beni, sormasın kimselere
Sanma, kim olduğunu bilenlerin yeriymiş
Ben kimim diyenin, kimliği cebinde azizim
Sevdasızlar kentinin vatanı cehennemmiş
Yürüyordum ya hani rotasiz, izansız
Edebi olmayan kimseler sanma ki imansız
Allah derde kul, hangi karanlıklar aydınlanmazmış
Bizi kelamından alı koyan, yarâb bilmem hangi günahımızmış
Her yükün bir hamalı var bilir misin azizim
Bilmem hangi yükün hamallına yazılmışız
Sevdanın hamallığını, istemem mizanımda
Kalsın, Tek başına şiirler daha anlamlıymış
Aşkı yaşat ki şiirler yaşasın derim ben
Meşkin çizgisinde, ne nazmım kalır nede hecem
Satırlar doğrar o vakit kalemi mi de
Meşkin zincirini vurmayın boynuma, istemem
Ben yanlışım, ben meczubum, ben sahte
İnsan gölgelerinden kaçar da dururum her gece
Gündüzleri yaşar insanlar, başlar şiirlerin zamanı
Güneş ufukta bir mızrak boyu gizlenince
Bu yorgunlukların sebebini, nefsimize yazıyorum
Beslediğimiz iti her vakit de kınıyorum
Yanlızlığımıza kitaplar yazılır azizim, büyük mü konuşuyorum
Bakma yöremizdeki insanlara, ruhumuzdaki yıldızlara, gönlümüzdeki lisanlara
Bir bilsen Ben, hergün mezarımı ahlarla kazıyorum
Vah ki nemdi bu ıssızlığın sırrı bilmedim
Çözemedim azizim, çözemiyorum
Bin bilinmeyenli bir denklem gibi hislerim
Bugün güzel, yarın ölümüne susuyorum
Kimin gülüşünü andırıyor, yazın ağaçları
Yaprakları soluyor, gülüşleri unutuyorum
Her mevsimin yeşiline sevdalı değilim oysaki
Ben yazın, o yemyeşil zeytin ağaçlarını özlüyorum
Denizin mavisini, gülün kırmızısını
Toprağın kahvesini, güneşin sarısını
Bir bilene sorun derim, azizim
Ben beni bilmezken, başka ne bilirim
Susuyorsam dilimin lâlına, gönlümün kışına bakınız
Göremiyorsanız beni bende, ey güzel insanlar
Üzmeyin kendinizi bunca, dertlenmeyiniz
Ben içime, siz de işinize bakızınız
Kayıt Tarihi : 15.11.2022 04:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!