ÇIK GEL
Ikına ıkına omuz yükü iz tutmuş, şakağına da damla damla ter ve sağanak.
Belini eğmişsin umudun yüzüne, astar dip tutmaz. Hamal taşımaz aşkı, yük kervan kadar gezgin bir zula. Gizemli bir gölge var perde perde ve sıralı. Güneş haps olmuş perdelerin ardında, sıcakmı sıcak gölgeler serilmiş yerlerde. Dil leblerden dökülmekte, kekeme bir söz ilişir buseye.
Paslanmış hıçkırıklar çok yaşama tununur, temenni sembolik bir uyanışın gözlerini ovalıyor. Çapaklar gözlerinde firari bir kaçkın.
Ha uyur gözlerine dolar uzaklar, ha uyur rüyalarına dolar tuzaklar. Bu kaçıncı karabasanlar şiirde, Bu kaçıncı yer ve zaman neyi sayar sıfırın değersizliginde.
Birazdan leblerinde kıracın kurak türküsü dökülür tenezenin tellerine, ne tel dem tutar, ne bu yürek sensizliği yutar.
Çık gel gözlerimdeki duraklardan, çık gel ilk vesayitle.
Bekleyen onca umudu sokaklara dikti şair. Caddeler kalabalıklar da bom boş, bütün ayak seslerinde yalnızlık senfonisi. Çık Gel-Çık Gel- Çık Gel Artık Oralardan- Çık Gel.
Barış KUL
Kayıt Tarihi : 29.9.2020 20:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!