Bir çığlık;
Gecenin en karanlığında.
Dağlardan kopup gelen.
Düşlerimi parçalayıp geçen.
Uzunca anlatmak istedim seni,
Hiçbir sözcük yetmedi sevgili.
Koca bir dünyayı sığdırdım da yüreğime,
Seni sığdıracak bir dünya bulamadım yine.
Uykunun en güzel anı derler ya,
Çatlacak bağrındaki tohumu toprak,
Şu daldaki tomurcuk elbet açacak.
Kıyısında şimdi sefa sürerken beyler;
Ortasında şu ummanın,
Bir gün boğulacak.
Bazen insan kaybetmeli,
Uzaklaşıp en sevdiklerinden,
Her şeyden umudunu kesmeli,
Bitti artık demeli.
En büyük uçurumlardan,
Bir küçük sözdür,
Git gide büyür.
Büyür de,
Gün gelir öldürür.
Bilemedik,
Uzaklaştıran her bir cümlenin,
Biz çaresizliğine yenildik.
Ne olduğunu bilmeden,
Hep öfkeler biriktirdik.
Kaç yıl oldu sustun söyle,
Kaç defa öldün öldün dirildin,
Çekilip en tenhasına yalnızlıkların,
Ömrünü mü yedi o anlatamadıkların.
Hangi pencerede kaldı bakışların,
Uyan kar yağıyor,
Birikmiş hasret yine aynı köşede.
O eski saçaklar yok.
Ama;
Kar suyu uzayıp buz tutmuş yine.
Ve toprak kokuyor işte.
Çitlerin ardındaki bakışlarım,
Sıra sıra uzayıp gidiyor.
Ufkun, grileşen o rengine kadar.
Kolay her şeyi bakışlarla aşmak,
Duyuyor musun içimde çatlayan acıyı?
His ediyor musun dağ gibi büyüyen sancıyı.
Et ile tirnak iken,
Oynuyoruz iki yabancıyı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!