Cihan Hakimiyetine Giden Yol-Makale-

CİHAN HAKİMİYETİNE GİDEN YOL

En sadık dostlarımız kitaplar olmalı. Her zaman başumuzda bir tanesi bulunmalı. Sadece sıkıldığımız zaman değil, ihtiyaç duyduğumuz her an kitabın o kendine mahsus iklimine girip, sayfalar arasında seyehat etmeli, bir sonraki sayfayı iştiyakla çevirmeli insan. Bazen tarihin derinliklerine inecek, bazen ilmin hakikatlerini gözlemleyecek, bezen de kalbinin tellerini sızlatacak.
Şimdi sizlere şanlı tarihimizin kuruluş safhasından, imparatorluk bölümüne kadar Osmanlı tarihinin analiz edildiği bir kitaptan bahsedeceğim. Yazarı ile sık görüşemesek de Sakarya’da yaşaması, bazende değişik mekanlarda bir araya gelmemiz, kitaba olan ilgi ve alakamı biraz daha arttırdı.
KİTABIN ADI: CİHAN HAKİMİYETİNE GİDEN YOL
YAZARI: MUSTAFA TURAN
BASIM: TÜRDAV YAYINLARI
BASIM YILI: 1998
Ertuğrul Gazi’nin Anadolu’ya Sögüt ve Domaniç bölgesine yerleşmesi ile başlayan yol ve yolculuk, üç kıtaya nasıl yayıldığının tarihi kısa, etkili ve akıcı bir uslüp ile anlatılıyor. Ertuğrul Gazi izlediği siyaset ile diğer beyliklerin aksine hedefini Bizansa ve ötelere çevirince Allah’ın yardımı da beraberinde geldi. 400 çadır ile kurulan beylik kısa zamanda uçbeylik olunca zaferler ve büyüme beraberinde geliverdi.
1281 yılında Ertuğrul Gazi’nin ölümü sonrasında Bey olan Osman Gazi, Kayınpederi Edebalı ve Dursun Fakıh elinde yoğrulmuş, gördüğü rüyanın temellerini atmak için hedefini Bizanslılar olarak belirlemişti. 1299 yılında ise küçük beylikleri kendisine bağlayarak Osmanlı devletini kurmuş, İznik, Yenişehir, Kocaeli, Mudanya’yı beylik topraklarına katmıştır. Çok arzu ettiği Bursa’nın fethinide hasta yatağında öğrenip öyle ruhunu teslim etmiştir.
Ertuğrul Gazi’nin belirlemiş olduğu siyaseti torunu Orhan Bey’imiz de izlemiş, Bursa ‘nın fethi ile Bizansa bir adım daha yaklaşmış. Oğlu Süleyman Şah Çanakkale’den Gelibolu yarımadasına geçmiş İstanbul’un fethinin alt yapısını oluşturmuştur adeta.
Murat Bey ile artık Rumeli topraklarındaki hakimiyetimiz dahada perçinleşmiş, Rumeli’deki topraklarımız Anadoludaki topraklarımızla eşitlenmişti adeta. Niğbolu, Sırpsındığı savaşlarındaki zafer Haçlı Dünyasını perişan etmiş, haçlı ordularının önü avrupa yakasında kesilmeye başlandı.
Adı ile müsemma Yıldırım Beyazıt ile fütuhat ilerlemiş, kültür ve sanat alanında kalıcı eserler verilmeye başlanmıştı. Bursa Ulu Cami bu dönem yapılan eserlerden biri. Timur ile yapılan savaşta bazı beyliklerin ihanetine uğrayan ve savaştan mağlup ayrılan Osmanlı 12 sene fetret devrini yaşayacak Çelebi Mehmet zor olsa da Türk Birliğini sağlayıp idareyi eline alıp, avrupa ve asyadan gelecek tehlikeleri bertaraf edecektir.
Düzenin tekrar ihsas edildiği bir dönemde başa gelen 2.Murat korkusuzca oğlunu başa geçirecek kendisi Manisa’da istiharata çekilecek durumda idi memleket. Avrupadaki ve asyadaki fetihler tüm hızı ile devam ediyor İstanbul hala beni niye fethetmiyorsunuz der gibi Fatih’in gözlerine bakıyordu. Fetih Fatih ile müyesser oluyor, çağ açılıp, çağ kapatılıyordu.
2.Beyazıt’ın ardından Selim ve Süleyman ile asya, afrika ve avrupa kıtasının büyük bir bölümü İslam diyarı oluyor Türkün gücünü, adaletini, ahlakını dünya tanıyordu.
Tarih tekerrür olarak kalmasını istemiyorsak ibret alıp, yapılan hatalardan dersler çıkarmalıyız. O zaman olan şimdi neden olmasın demeli, işin üzerine dört elle sarılmalı. Zira dünya adaletimizi ve ahlakımızı çok ama çok özledi. Dünyada hak haklıdan yana değil, güçten yana.
Güçlü olup Hakka hizmete var mısınız dostlar.