Çığlık Şiiri - Murat Sayan

şimdi kendi içime
kabuğuma çekilirken
çığlık olan adın,pimi çekilmiş sevdan içimde patlıyor.
gözleri petrol mavisi
bir yanı Kürd,
bir yanı Türk olan adın.
uzak tarafın Türk,özlem tarafın hep Kürd.
sende olmayı istemek ise sesiz sahipsiz
çığlık...

bin yıllık susamışlığa çare tenin uzak.
her özlem vuruluyor kendi içinde
failli meçhul biçimde
şaft damarı kesilmiş aşkın
ensesin kurşun sıkılmış anıların
hani
sağır gece
yani
haykırsam dili kesilmiş
çığlık...

bir yanım Erzurum Ermeni rivayeti
ve
Kürd ten armağan aldığın
ağacı kan ile sulamış dilsiz kaval.
yapanın,satan tarafından vurulduğu
kardeş ihaneti
tam da sabah ezanına çeyrek kala.

beyaz yakalılar yalan ürettikçe bilimsel
laboratuarlarda,
sana kurban olan ise benim,
bütün istila edilmiş coğrafyalarda.
annemden selam getirdim sana
heybemde hastalıklara derman otlarla
dağlardan toplanmış,en temiz dualarla
şifası kalbinde,
kederi yasaklı
şimdi sen oldun ona evlat acısı.

kavruluyor her sabah esmer tenim
Ağrı da
ruhum çığlık iken Ege'de
bu akşam
seni görmeli seni yaşamalıyım
parmaklarınla Kürdçe bir şarkı yazmalıyım
tüm yasaklar anlamsızlaşsın diye
hain gecelerden hesap sormalıyım,
bin yıllık öfkemle...

kırmızının iki anlamı vardır düşlerinde sevgilim.
biri kalbinin anlamı
öteki anlamlandıramadığın kandan zülüm
içimde yumruk gibisin teni benlim.
yasaklı dilime adı sürgün kokan duygum
saçları güneşten armağan
gülüşü yangından
düşlerimde gölge sevgilim
dokun ruhuma şefkat ile
dokun çığlık ile

şimdi
sana varamazsam bu kent öksüzleşir.
sabahı zehire bürünür tüm balıkçıların
uyan
rast gitmez işi seyyar satıcıların
uyan
avuç içi ile dokunayım yüzüne
rengi annemden bana armağan
çığlık
ile...

sol yanım hep AĞRI
ağır yenilgilerden armağan
imgesi çığlık olan
bir ben
kimliğinde yasaklı harfi bulunmayan
bir sen
hani
bir bilsen...

mitolojik bir anlamdır Mardin
tüm Avrupalı düşlerde
kalorisi düşük yoksulluk sofrasıdır
Siirt
düşmanın olsa bile intikam istemem istilacıların elinden.
çünkü
uzak gibi görünen her zülüm
anlamadığın dillerdn misafir olur sana
üstelik sen
Türkçe derken
Kürdçe kıvılcımlar yakar yüreğini

anlımda taze bir serinlik iken her gün sevdam
her sabah aşk yelidir
Muş ovasında
dört mevsim zülümdür
Dersim'de
tüm magazinel deyimler anlamsızdır
Hakkari'de
bozkır kuşanıp geldim sana
yani
Batman'da intihardır
sana olan
sevdam...

annem gibi
avuç içi ile dokunuyorum her kaybettiğim sevgiye
rengim Kürdçe
imgem Türkçe iken
gıramersiz acılar yaşıyorum umut yolculuklarında
aksakallı ölüm müjdesi oluyorum
Nuseybin'de
ağlasam
Diyar i Bekir olursun yoksulluğumda
ki
her ağlama yankısız çığlıktır
Van'da

evcil hüzünlerimden arta kalan gözlerime
sürmesin
yosun kokmalıyım bu gece sana
Bozkırlardan gelme özüm ile
kehribar şafaklar armağan etmeliyim
içindeki çocuğa

uyan...
sana varamazsam kendimden uzaklaşırım
uyan....

Gramersiz Acılar kitabından...