ucundan tutulmayacak ne kalmıştı,
kocaman bir daire, dört ucu kapalı
bir sen vardın içinde bir de ben.
ikimizde başka boyutlarda
derinliksiz bulutlar gibiydik,
gökyüzündeydik.
Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin;
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Ey akıl, nasıl delinmez küfen?
Devamını Oku
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Ey akıl, nasıl delinmez küfen?