Feri kısılmış
Takatten tükenmiş
Mümkünü kesilmiş
Çekilmiş bıçaklardan sızı damlaları parlarcasına
İşareti çakar çakmaz
Yokuş aşağı salıverilmiş yankılara düdüksüz frensiz
Giriş çıkışlarında ızdırap bahşişleri sergileyen galeridir burası
Aralarında sessizliğin kol sözcüsünü seçer gibi
Gölgesiyle karşılaşmaktan bıkmış ve yanarak eriyip ilerleyen mumlara benzer
Saçakları sokaklara taşan mahzun muhayyerler rampası burası
Zamandan yılgın yorgun bakışlarıyla fotoğrafların
Muhacir günlerinde koza ipeğe, ferahfezaya tambur
Döşünü yolar
Eğnini tarar
Bulut dağıtırken iliklerine kadar kavrulmuş sönmüş otlarla
Sakisini meyhane etmek için segahlarda ikindinin
Ve ılık rüzgarlarla yakıcı titreyişleri sarılır koklaşır gibi yapraklar
Olgun ve dul
Festival yerleri fuar fuar sönmüş durulmuş
Tenha nüfusunu zayiye sözleşmesiz tembihidir fotoğraflar
Soğuk bir okşayış, suskun bir sesleniş ve üzgün bir kopuşun
Yoklama defterinde sarhoş provası çokça çalışılmış
Uğultusu hiç dinmeyen bir telaşa mahal veren
Devri geçmiş teselliye fitili tükenmiş çığlıklar sarıp
Ve savaşlar sürgünler arasına çakılmış kalmış öksüzlüğün
Kalburüstü adları adresleri ve öyküleri dahi bir birinin kopyası
Sağlam damardan el ve kalem tutarcasına dert, debdebe ve yara
Akrebi geçer geçmez yelkovanda duran kapılar önü
ışıktan emanet, sesten teselli, nefesten topraktan ödünç
Gardıropları ve aynasıyla hozan sessizliği kıvamında
Kainatlar arkası perdesiz kulpsuz eşiktir burası
Oysa bilmek..
Tanımak bulmak görmek duymak farketmek ve
keşfetmenin
Özünü içeriğini tanımlayan ve tamamlayan karşılığıdır
Emek zahmet cesaret sorumluluk isteyen
Meşaggatli masraflı iştir çünkü bilmekten yolunu sicilini kitabını bulur hayat
Aşkın sevgi mektebinden,
İnsanlığın kalbinden ve dilinden
Bakracını susuzluğa sarkmış sarnıçlar
Bakkalını çorak veresiye defterine
Ve tarlasını kıraca savmış sürmüş
Dağları ırmakları bırakıp gidenleri okacaktır dünyayı
Gidince hiç dönmeyenleri varlık yokluklar arasında doğanların..
Kavrucu yellerle gölgesi olmayan ağustosun öğleni gibi
Gürleyecek olan çarklar ve çarpıntılarla
Çubuktan çekirdektendi madem dönen makarası yaşam salkımlarının
Her nefes arası aşkın bakıp büyüttüğüdür, bilene...
Sincabın unuttuğu yerdir orman
Kar suyunun damladığı yer deniz, küllendiği yangınsa çöl..
Bulana bilene,
Niye anlamıyorsun senden öncekiler sana,
Senden sonrakilere sensizliktir dercesine hayat
Örtüsünü yorgun eşyalara serdiği sevinçlerde dağınık koyarak
Usuulca eğilip ben sana demiştim kapısından
Dolaptaki ve duvardaki eskilerini askısından sökerek
Seyri birden bire bulanır,
Donar kalır ayrılık damarı sökülüp kopunca saati
Yabancı bşr alfabe gibi kendi kendisiyle konuşmaya başlar
Çünkü değer bilmek hem başı hem sonuydu insan namına hayatın
Ve ucundan temmuzun yarımı çoktan geçmişiyle yaza
Çeyrek kalasına sessiz yollara ve ıssız duraklara sonbaharın
Harabıyla sendelenmekten muhayyer
Kırılan dalları ve dökülen yaprakları ısırganlara kaldığında güllerin
İlansız afişsiz kayıplarla bir yer yapılıyor, bin yer yıkılıyor da sanki
Buz gibi yaşamaya ara veren çay simit molasında olmakla beraber
Ve bilmemekle hüznü ispata suskun
Sarmaldan sarkaca bağsız bucaksız sakin ve sefil
Öte dünya raflarında giden gelen yolcuların..
Temmuz /22
Kayıt Tarihi : 6.7.2022 13:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!