Sekiz cennetin kapısın gördüm
Yedi cehnemin deryasın buldum
Çok öldüm çok dirildim
Bilmeyenler gelsin bana
La mekanda epey gezdim
Nav u nîşanêmin gelekin,
Dost u yarêmin melekin,
Sewgilîyêmin çav reşu çav belekin,
Bê min kesek min nizane.
Ez hem jinim hem mêrim,
Helali haramdan seçmeyen
Ayet ile konuşmayan
Vereseliğini bilmeyen
Haşa süme buna alim diyemem ki.
Söyleyip kendi tutmayan
Kerbela çölünde kumun dumanı
Bulunmaz yezid’in din u imanı
Çoktan yürüttüm aşkın kervanı
Vurma Yezit vurma şehitler şahı
Dumanlar kalkıyor göz gözü görmez
Sen şehidi Kerbela’sın ya Hüseyin
Çeşmi yaşi Mustafa’sın ya Hüseyin
Zülbi Ali Mürteza’sın ya Hüseyin
Sen fedayiyı dini Mustafa’sın ya Hüseyin
Sen betni Fatma’tül Zehra’sın ya Hüseyin
Yapıcı ol olma yıkıcı
Edebli ol olma kırıcı
Tevhit ile gir meydana
Kalbinde eyle fiğanı
Tevhit ilmi Hakk Hüda’dır
Hak şairi Kul Hüdavendi bize rüya misalinde bir olayı anlatıyor. Rüya diyorum ama aslen rüya değil gerçektir. Bu söze kulak verin iyi dinleyin. Ehl-i ihvanlarıma söylüyorum. Bu sözümü kabul edenlerin muhakkak imanı tamdır.
Ben Hak Aşıkı Kul Hüdavendi, bunu söylemek mecburiyetinde kalıyorum, aslında söylemezdim. Ancak iki cihan serveri s.a.v hazretleri bana dedi bu olayı ümmetime bildireceksin. Bende bunu söylemek mecburiyetinde kaldım.
Sizlere söylüyorum,
1999 yılının Leyletül Kadir gecesiydi, bir ihvan kardeşimin yanındaydım. Gece saat 02 – 03 civarında o ihvanımdan ayrıldım. Eve geldim, baktım evin etrafını askeri müfreze sarmış, askerleri şimdiki askerlere benzemiyordu. Başlarında çelik miğfer, bazılarının elinde mızrak, bazılarının elinde kılıç vardı. Evin havlu kapısına geldiğimde, biri bana dedi. Şeyh efendi yürü, Hazreti Resulullah s.a.v seni bekliyor. O anda aşkından sersem oldum. Bina kapısından girdiğimde baktım Hazreti Ömer r.a. binanın kapısında duruyordu. Hemen eline ayağına sarıldım, o da beni kucaklayıp belimi ovdu. Dedi ya şeyh Cevher Hazreti Resullulah s.a.v seni içerde bekliyor. İçeri girdim baktım hazreti Resullulah s.a.v benim postumun üzerine oturmuştu. El ve ayaklarımın üzerinde sürüne sürüne yanına gittim. Elini ayağını öptüm, yüzümü ayağının altına sürdüm, el pençe adabıyla karşısında durdum. Baktım hazreti Resullulah s.a.v min gül benzi solmuş, kızgın vaziyette oturuyordu. Ağladım dedim ya Resullulah sen benden mi kızmışsın, yoksa bıyıklarımdan mı kızıyorsun. Dedi yok Şeyh Cevher ne senden ne bıyıklarından kızarım. Ben bu ümmetimin haline acıyorum. Korkuyorum onların başına büyük bir felaket gelecek, hepsi helakete gidecek. Sordum ya Resullulah ne içindir.
Yunus ol dal ümyana
Sende kalma gümana
Uzakta gezme sultana
Sen sana gel sen sana
Kendinde ara bulursun
Vücut şehrinde gezdim dolaştım
Bir taraf küfür bir taraf iman gördüm
Bu ikisinin halını sordum
Vücut şehri misli şehir bulunmaz.
Gezdim dolaştım her yeri varı
İmam Ali’dir on iki imamın babı
İmam Hüseyin’dir günlümün sevabı
İmam Hasan’dır alimler babı
Yol on iki imamın yoludur
İmam Zeynel Abidin’dir marifet tacı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!